Murat Erat : “Asortie Mobilya Şu Anda 57 Ülkeye İhracat Yapan Bir Dünya Markasıdır”

Murat Erat :  “Asortie Mobilya Şu Anda 57 Ülkeye İhracat Yapan Bir Dünya Markasıdır” Murat Erat : “Asortie Mobilya Şu Anda 57 Ülkeye İhracat Yapan Bir Dünya Markasıdır”

Asortie Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Murat Erat, Asortie Mobilya’nın Markalaşma Sürecinde İzledikleri Stratejileri Klass’a Anlattı Asortie Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Murat Erat, Asortie Mobilya’nın bugün 57 ülkeye ihracat yapan bir dünya markası olmasında kaliteye, el işçiliğine ve müşteri memnuniyetine verdikleri önemin belirleyici olduğunu söylüyor. Global ölçekte farklı pazarlarda yer almanın markaya hem ilham hem de tanınırlık sağladığını belirten Murat Erat, en güçlü oldukları pazarların Avrupa, Orta Doğu,Körfez ülkeleri olduğunu; son dönemde ise Afrika ve Orta Asya’da hızlı büyüdüklerini ifade ediyor. Afrika’da özellikle büyük, gösterişli ve varaklı mobilyaların yoğun ilgi gördüğünü; bu pazar için “Africa Collection” adını verdikleri özel bir seri geliştirdiklerini söylüyor. Afrika pazarını stratejik görmelerinin nedenini genç nüfus, artan refah seviyesi ve Türk ürünlerine duyulan güven olarak açıklayan Asortie Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Murat Erat ile Asortie Mobilya’nın başarısını, markalaşma sürecinde izledikleri stratejileri, güçlü oldukları pazarları Klass okurları için konuştuk.  

Murat Bey, Asortie Mobilya olarak dünyanın 57 ülkesine ihracat yapan bir marka konumundasınız. Bugün geldiğiniz noktada bu başarının arkasında hangi temel faktörler yer alıyor?
Asortie Mobilya’nın bugün geldiği noktada en önemli temel faktör; kaliteye, el işçiliğine ve müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemdir. Kurulduğumuz ilk günden itibaren kısa vadeli kazançlardan ziyade uzun vadeli bir marka değeri oluşturmayı hedefledik. Ürünlerimizin her birini özel birer sanat eseri olarak gördük ve geleneksel el işçiliğine bağlı kalarak modern üretim teknikleriyle harmanladık. Bunun yanında dünya trendlerini yakından takip ederek, her coğrafyanın kültürel beklentilerini doğru analiz ettik ve bu doğrultuda koleksiyonlar geliştirdik. Güçlü tasarım kabiliyetimiz, kalite standartlarımız ve müşterilerimizle kurduğumuz güven ilişkisi bizi bugün global ölçekte tercih edilen bir marka haline getirdi.


Küresel ölçekte 57 farklı ülkeye ihracat yapan bir marka olarak, geniş bir coğrafyada faaliyet göstermenin size sağladığı en büyük avantajlar ve beraberinde getirdiği zorluklar nelerdir?
Farklı coğrafyalarda yer almak markamızın hem tanınırlığını artırdı hem de farklı kültürlerden ilham almamıza olanak sağladı. Bu çeşitlilik tasarımlarımıza estetik anlamda zenginlik kattı. Diğer taraftan her ülkenin kendi ticari mevzuatlarına, lojistik dinamiklerine ve kültürel hassasiyetlerine hâkim olmak ciddi bir bilgi birikimi gerektiriyor. Birçok ülkede faaliyet göstermemiz bizim bu bilgi birikimini kazanmamızın itici gücü oldu. Bir pazar için çok başarılı olan bir ürün farklı bir pazarda aynı ilgiyi görmeyebiliyor. Dolayısıyla her ülkeyi ayrı değerlendiren esnek bir yapı kurmak zorunda olduğumuzun farkındaydık. Gerek ürün geliştirme gerekse de pazarlama alanlarında bu esnek yapımız sayesinde hedeflerimize daha hızlı ulaştığımızı söyleyebiliriz. Operasyonları doğru yönetmek ve yerel partnerlerle koordinasyon sağlamak da ayrı bir sorumluluk getiriyor. Bizi rakiplerimize göre öne çıkaran en önemli özelliklerimizden biri de yerel partnerler ile çalışmak oldu.


‘ÜRÜNLERİMİZ SADECE ASORTİE’Yİ DEĞİL ASLINDA TÜRK MOBİLYA ENDÜSTRİSİNİ DE TEMSİL EDİYOR’
Hem Türkiye hem de dünyada tanınan bir marka olmak size nasıl bir sorumluluk ve misyon yüklüyor?
Hem Türkiye’yi global arenada temsil eden bir marka olmak hem de lüks ve klasik mobilya alanında öncü bir oyuncu olmak bizlere ciddi bir sorumluluk yüklüyor. Ürünlerimiz sadece Asortie’yi değil aslında Türk mobilya endüstrisini de temsil ediyor. Bu nedenle her koleksiyonumuzda yüksek kalite standartlarına bağlı kalmak, ülkemizin kültürel mirasını modern bir yorumla yansıtmak bizim için bir misyon haline geldi. Aynı zamanda sektöre, iş ortaklarımıza ve genç tasarımcılara ilham veren bir rol üstleniyoruz. Lüks segmentte Türkiye’nin en fazla mobilya ihraç eden markası olmak bizleri gururlandırırken, daha fazla çalışmak için de bazı sorumluluklar yüklüyor.


“ASORTİE MOBİLYANIN ‘GELECEĞİN ANTİKALARINI ÜRETİYORUZ’ MOTTOSUNUN TEMELİNDE ÜÇ KELİME YATIYOR. İLGİ, GÜLERYÜZ, GÜVEN”
Markalaşma sürecinizde izlediğiniz stratejiler nelerdi?
Markalaşma sürecinde sürdürülebilir kalite, özgün tasarım ve güvenilir hizmet üç ana stratejimiz oldu. İlk etapta doğrudan satıştan ziyade uluslararası fuarlarda yer alarak markamızı tanıttık. Üretim kabiliyetimizi gösterebilmek için butik ölçekte ama güçlü koleksiyonlarla pazara giriş yaptık. Sonrasında her ülkede yerel kültürü dikkate alarak stratejik iş birlikleri kurduk. Dijital platformlarda da markamızı destekleyecek güçlü bir marka dili oluşturduk. Böylece istikrarlı bir büyüme yakaladık. Asortie mobilyanın “Geleceğin Antikalarını Üretiyoruz” mottosunun temelinde üç kelime yatıyor. İlgi, güleryüz, güven… Üretim planlamamızda “Her Koşulda Kalite” ilkemize olan bağlılığımız ile pazarlama planlamamızdaki ilgi, güleryüz, güven politikamız eşgüdümlü olarak dizayn edildi.


Global arenada rekabet gücünüzü korumak için ne tür yatırımlar yapıyorsunuz?
Global pazarda kendine bir yer edinmek ve artık tartışılmaz bir marka olmak ne kadar zorsa, yükseldiğiniz alanda kalabilmek de o kadar zor bir süreç. Bu hususta Ar-Ge ve tasarım yatırımlarımızı kesintisiz sürdürüyoruz. El işçiliği geleneğimizi korurken üretim teknolojilerimizi sürekli güncel tutuyoruz. Bunun yanı sıra teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyor ve dijitalleşmeye özel bir önem veriyoruz. Müşterilerimizin online olarak projelerini takip edebileceği altyapılar geliştirdik. Markamızı uluslararası arenada güncel tutmak için dünyanın birçok ülkesinde fuarlara düzenli katılım sağlayarak marka bilinirliğimizi güçlendiriyoruz. Bunun yanı sıra B2B görüşmeler organize ederek pazardaki yerel yatırımcılarla olan etkileşimlerimizi artırıyoruz.


Dünyada farklı kültürlere hitap eden bir marka olarak, tasarımlarınızı bu çeşitliliğe nasıl uyarlıyorsunuz?
Her ülke için önce kültürel analiz yapıyoruz. Müşterilerin yaşam alışkanlıkları, mimari dokuları ve estetik beklentileri doğrultusunda özel koleksiyonlar tasarlıyoruz. Aynı modelin renk, kaplama veya ölçü alternatiflerini farklı pazarlar için yeniden yorumluyoruz. Dolayısıyla tek tip ürün anlayışından ziyade kültüre göre adapte edilen, global kabul görmüş ulusal bir tasarım yaklaşımı benimsiyoruz.


Afrika pazarında en çok ilgi gören ürün gruplarınız hangileri? Afrika ülkelerindeki müşterilerin mobilya tercihlerinde Türkiye’ye kıyasla ne gibi farklılıklar gözlemliyorsunuz?
Afrika’da en fazla talep gördüğümüz ürünler gösterişli koltuk takımları, yatak odası grupları ve “royal style” olarak tabir edilen oymalı ve varaklı tasarımlar. Genel olarak daha büyük ölçülerde mobilyalar tercih ediyorlar ve renklerde altın, gümüş ve zümrüt gibi dikkat çekici tonlara daha fazla yer veriyorlar. Türkiye’ye kıyasla daha ihtişamlı detaylar talep ediliyor. Afrika kültüründe büyük ve görkemli desenler çok önemli. Bunun için bizler Afrika’ya yönelik yaptığımız ürünlerde büyük desenli kumaşlar ve parlak cila renkleri tercih ediyoruz.


Afrika’daki lüks mobilya pazarı ile Avrupa veya Orta Doğu pazarlarını karşılaştırdığınızda ne gibi farklar görüyorsunuz? Bu kıtada markanızı konumlandırırken karşılaştığınız en büyük zorluklar neler oldu?
Afrika pazarında görsellik ve gösteriş çok ön planda. Müşteriler ihtişamı doğrudan hissettiren tasarımlara ilgi gösteriyor. Avrupa’da ise zarif ve sade çizgiler daha fazla tercih ediliyor. Orta Doğu pazarında da zengin detaylar beğeniliyor ancak Afrika’da renk kullanımı çok daha cesur. En büyük zorluk ise kıta genelinde lojistik altyapının bazı ülkelerde sınırlı olması ve yerel bürokratik süreçlerin zaman zaman uzun sürmesi oldu.