Didem Özevin : “Maida, Sadece Bir Marka Değil; Sevgiyle, Bağla Ve Hayalle Kurduğumuz Bir Hikaye”
Didem Özevin : “Maida, Sadece Bir Marka Değil; Sevgiyle, Bağla Ve Hayalle Kurduğumuz Bir Hikaye”
Başarılı Genç Girişimciler İrem Özevin Ve Didem Özevin, Maida’nın İlham Verici Tasarım Yolculuğunu Klass’a Anlattı Tasarım ve estetiğe olan tutkularını profesyonelliğe taşıyarak Maida markasını yaratan İrem Özevin ve Didem Özevin, hayal güçlerini çalışma disiplinleri ile birleştirerek ilham verici bir girişime imza attı. Elegant zevklere ve özgün bir tarza hitap eden takı ve giyim koleksiyonları ile dikkat çeken Maida markası, kısa sürede moda ve cemiyet dünyasında dikkat çekmeyi başardı. Her bir detayı ince bir işçiliğin ve büyük bir emeğin ürünü olan, klasik bir anlayış ile modernliği buluşturan, zarafet ile asilliğin eşsiz uyumunu yansıtan tasarımlarını takı ve moda tutkunlarının beğenisine sunan İrem Özevin ve Didem Özevin, amaçlarının insanlara ilham verecek, sofistike ve cesur parçalar sunmak olduğunu söylüyor. Maida markasının kurucuları İrem Özevin ve Didem Özevin ile markalarının kuruluş sürecini, Maida’nın tasarım dilini, yeni tekstil koleksiyonlarını ve gelecek hedeflerini Fairmont Quasar İstanbul Hotel’in muhteşem atmosferinde Klass okurları için konuştuk.
Biz, Maida markasının arkasındaki iki kardeşiz. Birimiz hukuk, birimiz yazılım alanında ilerliyor. Bölümlerimiz farklı olsa da ortak noktamız her zaman tasarım, estetik ve kendi tarzımızı yaratma isteği oldu. Farklı alanlarda okumamız aslında bizi tamamladı. Birimiz detaylara, diğerimiz ise yaratıcılığa odaklanıyor. Maida’da tam bu dengenin içinde doğdu ve hem hayal gücüyle hem de disiplinle büyüyen bir marka haline geldi.
“MAİDA BİZİM İÇİN KÖKLERİMİZİ TAŞIYAN BİR ANLAM”
Marka kurma sürecinizi ve Maida isminin nereden geldiğini anlatır mısınız?
Her şey, tasarıma ve estetiğe duyduğumuz ortak tutkunun bir gün gerçeğe dönüşebileceğini fark ettiğimizde başladı. Takılar, giyim, detaylar… Kendimizi en çok bu alanlarda ifade ettiğimizi gördük ve bu tutkuyu bir markaya dönüştürmek istedik. Böylece Maida doğdu. Maida bizim için sadece bir isim değil; ailemizin baş harflerinden oluşan, köklerimizi taşıyan bir anlam. Logomuzdaki üç yıldız ise üç kız kardeşi simgeliyor. “Birlikte parlayan, birbirine ilham veren üç yıldız…” Bu yüzden Maida, sadece bir marka değil; sevgiyle, bağla ve hayalle kurduğumuz bir hikaye.
Genç yaşta iki kardeş önemli bir başarı elde ettiniz. Marka oluştururken yaşadığınız zorluklar oldu mu?
Elbette, her başlangıç gibi bu süreçte de zorluklar yaşadık. En çok da her detayı kendimiz yapmak istediğimiz için zaman zaman yorulduk ama bu bize çok şey kattı. Tasarım aşamasından üretime, markanın kimliğini oluşturma sürecine kadar her adımda öğrenerek ilerledik. Bazen doğru malzemeyi bulmak, bazen hayal ettiğimiz tasarımı gerçeğe dönüştürmek düşündüğümüzden daha uzun sürdü. Ama her zorluk, Maida’nın karakterini biraz daha şekillendirdi. Şimdi dönüp baktığımızda, o zorluklar aslında markamızın en değerli parçalarından biri olmuş.”
Peki bu zorlukları nasıl aştınız?
Bu süreçte en büyük destekçilerimizden biri annemiz Arzu Özevin’dir. Her zaman yanımızda oldu hem fikirleriyle hem de tecrübeleriyle bize yön verdi. Bazen sadece bir cümlesi bile motivasyonumuzu yeniden kazanmamızı sağladı. Markanın oluşumunda o kadar içten bir şekilde yer aldı ki, Maida aslında bir anlamda onun emeğini de taşıyor. Biz kardeşler olarak tasarım tarafında ne kadar heyecanlıysak, o da aynı heyecanla arkamızdaydı. Bu yüzden Maida bizim için sadece bir kardeş markası değil, aynı zamanda annemizin sevgisiyle büyüyen bir aile markası.
Markanızın tarzını ve tasarımlarınızı
nasıl anlatırsınız?
Maida’nın tarzı, özgünlük ve detaylara verdiğimiz özenle şekilleniyor. Tasarımlarımızda klasik ve moderni bir araya getirirken, zarafet ve asilliği ön planda tutuyoruz. Her parça hem şık hem günlük hayatla uyumlu; takılarımız ve tekstil ürünlerimiz sadece aksesuar değil, aynı zamanda kişinin kendini ifade etme biçimi. Amacımız, insanlara kendi tarzlarını yaratırken ilham verecek, sofistike ve cesur tasarımlar sunmak.
Hedef kitlenizden de bahseder misiniz?
Maida olarak hedeflediğimiz kitle, kendi tarzını yaratmayı seven, detaylara önem veren ve özgün parçalar arayan kişiler. Takılar ve aksesuarlar bizim için sadece bir tamamlayıcı değil, bir ifade biçimi; bu yüzden tarzını ön planda tutan herkes Maida’yı kendine yakın bulabilir. Özellikle genç, yaratıcı ve kendi stilini ortaya koymaktan çekinmeyen insanlar bizim için ilham kaynağı.
“TASARIMLARDA SINIR TANIMAMAK BİZİM İÇİN
ÇOK ÖNEMLİ”
Yakın zaman önce tekstil koleksiyonu da çıkarttınız. Bu fikir nasıl doğdu? Farklı konseptler de görecek miyiz?
Tekstil koleksiyonu fikri, Maida’yı sadece takı ve aksesuardan öteye taşımak, tarzımızı ve yaratıcılığımızı farklı alanlarda da ifade etmek isteğimizden doğdu. Tasarımda sınır tanımamak bizim için çok önemli, bu yüzden koleksiyonlarımıza her zaman farklı dokunuşlar, farklı konseptler eklemeyi planlıyoruz. Yakın zamanda da hem takı hem de tekstil tarafında özgün ve sürprizli tasarımlarla takipçilerimizi buluşturmayı hedefliyoruz.
Mağazalaşma hedefiniz var mı? Şu an hangi satış kanallarını kullanıyorsunuz?
Şu an satışlarımızı öncelikle web sitemiz üzerinden yapıyoruz ve zaman zaman bazı vakıf etkinliklerinde de ürünlerimizi sergiliyoruz. Mağazalaşma fikri bizim için her zaman hedeflerimiz arasında oldu ve gelecekte böyle bir adım atmayı planlıyoruz. Ama şimdilik önceliğimiz, ürünlerimizi daha çok kişiyle buluşturmak ve markamızı sağlam bir şekilde büyütmek.
Gelecek hedefleriniz neler?
En büyük hedefimiz, Maida’yı sadece Türkiye’de değil, dünyada da tanınan bir marka haline getirmek. Tasarımlarımızı ve hikayemizi uluslararası bir kitleyle buluşturmak, farklı kültürlerden insanlara ulaşmak istiyoruz. Tabii bu süreçte markamızı sağlam temeller üzerine kurmak, her adımı özenle atmak bizim için çok önemli. Maida’yı global bir marka haline getirmek hem hayalimiz hem de motivasyon kaynağımız.