Tolga Kuru : “Bafra Pidesi Dünya Birincisi Olmuş Bir Lezzettir”

Tolga Kuru : “Bafra Pidesi  Dünya Birincisi Olmuş Bir Lezzettir” Tolga Kuru : “Bafra Pidesi Dünya Birincisi Olmuş Bir Lezzettir”

Bafra Pide Salonu’nun İşletmecisi Tolga Kuru, Geleneksel Lezzetleri Modern Tekniklerle Nasıl Harmanladığını Klass’a Anlattı Bir fırın ve bir masadan oluşan küçük bir dükkânda çıraklık yaparak mesleğe adım atan, bugün ise Türkiye’nin en çok müşteriye sahip olan pide salonlarından birisinin işletmeciliğini üstlenen Tolga Kuru, dünyanın en lezzetli pidesi seçilen Bafra pidesini özenle hazırlayarak müşterilerine sunuyor. Özel tariflerle hazırlanan hamurun meşe ve gürgen odunu ateşinde pişmesiyle hazırlanan ve muhteşem bir lezzetle dönüşerek damaklarda iz bırakan Bafra pidesini, çağa uyum sağlamak adına modern tekniklerle de harmanlayan Tolga Kuru, ustası olan babası Coşkun Kuru’nun esnaflık anlayışını da sürdürüyor. Başarılı iş insanı küçük bir esnaf dükkanında başlayan yolculuğunda müşterileriyle sıcak ve samimi bir bağ kurdu ve Bafra Pide Salonu’nu İstanbul’da bir marka haline getirdi. Bafra Pide Salonu’nun kurucusu Tolga Kuru ile kökleri çok eskiye uzanan kuruluş hikayelerini, iyi bir pidenin sırrını Klass okurları için konuştuk.  

Tolga Bey, Bafra Pide Salonu ile oldukça üne sahip birisiniz. Okuyucularımız için öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
İstanbul doğumluyum. Babamın yanında bu mesleğe başladım. Fırının önünde çıraklıktan yetiştim. Aynı zamanda da çalışırken Uludağ Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdim. Daha sonra da turizm otelcilik bölümünden mezun oldum. İki üniversiteyi bitirdikten sonra burslu olarak gastronomi yüksek lisansı yapmaya başladım. Üçüncü üniversitem bitmek üzere. Eğitim benim için yaşam boyu devam eden bir yolculuk. Bu işi babadan öğrendim. Motor kuryeliği ve bulaşıkçılıktan tutun işin en ince detaylarını öğrenmek adına her türlü işi yaptım. Bugün ise üniversitede ders veriyorum. Hayatım bu şekilde devam ediyor.

“PİDE YEMENİN EV SOFRALARINDA BİRLEŞTİRİCİ BİR ÖZELLİĞİ VARDI”
Bafra Pide Salonu’nun kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz?
Bizim yolculuğumuz 1960’lı yıllarda Samsun Bafra’da başladı. Aslında pideler eskiden ekmek fırınlarında yaptırılırmış. Bu orada bir gelenek haline gelmiş. Pide yemenin ev sofralarında birleştirici bir özelliği vardı. Herkes bir sofra etrafında toplanırdı. Babam da o dönemde fırınlarda çalışmaya başladı. Daha sonra ilk pide satışı yapılan yeri Bafra’da arkadaşlarıyla açtı. Sonrasında askerlik vasıtasıyla 70’li yıllarda İstanbul’a geldiler. 1980 yılında annemin de teşviği ile bir masa bir de fırından oluşan küçük bir pideci açtılar. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra o dükkândan Cumhurbaşkanlığına pide söylenmeye başlıyor. Çırağan Sarayı’na pide gidiyor. Sanatçılar, sporcular bizim pidemizi tercih ediyor. Hikâye burada başlıyor.

Bafra pidesi denince akla ilk siz geliyorsunuz. Sizi diğer pidecilerden ayıran en önemli özellikleriniz nelerdir?
Bafra pidesi diğer pidelere göre gerçekten farklı bir lezzete sahip. Mayalama şekli çok farklı. Hamur bir gün boyunca mayalanır. Böyle olunca hamurun içinde mikro tüneller açılır. Hamur süngerimsi bir yapı haline gelir ve tereyağının tadı, malzemenin tadı o süngerimsi yapıda hamurun her noktasına nüfuz ediyor. Bu lezzeti veren özelliklerden biri bu. Her zaman yöresel, Karadeniz’den getirilen malzemeler kullanıyoruz. Odun fırınında meşe ve gürgen odunu kullanarak aromatik bir lezzete ulaşıyoruz. Meşe ve gürgen odunun kendisine has bir kokusu, adeta sihirli bir çekim gücü var. O aynı zamanda pideye de sirayet ediyor. Ustalık faktörü de çok önemli. Bu işin ustası artık kalmadı. Karadeniz göç veren bir bölge. Göçlerle birlikte mutfaklar da değişime uğruyor.

Sizce iyi bir pidenin sırrı sadece malzemede midir?
Az önce bahsettiğim faktörlerden bir tanesi bile olmazsa lezzet eksik kalır. Hepsi birbirini tamamlıyor. Pidenin en iyi şekilde çıkması için gerekli dört unsur hamur, malzeme, odun ateşi ve ustalıktır. Çağımızda iyi bir işletmecilik de bunlara eklendi. Beşinci faktör ise reklamdır. Ne kadar iyi bir ürün yaparsanız yapın bunu duyuramasanız başarılı olamazsınız.

“GELENEKSEL LEZZETLERİ MODERN TEKNİKLERLE HARMANLAMAK GEREKİYOR”
Pide yapım sürecinde geleneksel yöntemleri mi tercih ediyorsunuz yoksa modern tekniklerden de faydalanıyor musunuz?
Bafra pidesi dünya birincisi olmuş bir lezzet. Ben ulusal kanallarda birçok yayına katıldım. Akademik olarak da bunları anlatıyorum. Tüketiciye de doğru bilgi vermek gerekiyor. Geleneksel yöntemi kullanmak işin özünü kaybetmemek, lezzeti kaybetmemek adına önemli. Nereden geldiğinizi unutmamak gerekir. Ancak bunu modern tekniklerle de harmanlamak gerekiyor. Çünkü yeni bir jenerasyon geliyor. Bu yeni jenerasyon dünyadaki gelişmeleri takip ediyor. Sağlık faktörlerini dikkate alıyor. Birçok vegan, vejetaryen açılımlar var. Biz bu geçişi çok iyi sağlayan işletmelerden bir tanesiyiz. Sebzeli seçenekleri de menümüze ekledik. Bulunduğumuz lokasyona, buradaki insan profiline de uyum sağladık.

Müşterilerinizle kurduğunuz bağ hakkında neler söylemek istersiniz? Bu bağlılık neye borçlu olduğunu düşünüyorsunuz?
Burada babam Coşkun Kuru’nun prensipleri aklımıza geliyor. Babamın en büyük prensibi samimi olmak ve müşterinin konforlu hissetmesini sağlamaktır. Müşteriye dokunmak gerçekten önemli. Buraya gelen misafirlerimizle sohbet ederken şunu anladım ki Türk halkı ilgi ve alakayı çok seviyor. Bu tarz işletme anlayışına sahip işletmeleri tercih ediyor. Gelmeden önce telefonla beni arayan müşterilerimiz var. En büyük sırrımız bu.

Bafra Pide Salonu’nun gelecek hedefleri nelerdir?
Biz ailecek 1980’li yıllarda bu işe başladık. Yıllar sonra bu işi yalnızca ben üstlendim. Pandeminin ardından 2021 yılına geldiğimde adeta küllerimden doğdum. Sosyal medya ve geliştirdiğimiz yeni stratejilerle başarıyı yakaladık. Bize farklı yerlerden teklifler de geliyor. Kendimizi hazır hissettiğimiz zaman yeni şubeler açabiliriz. Oğlum büyüdüğünde bu işi devam ettirmek isterse ona devredebilirim. Yurt dışından da ciddi bir teklif gelirse değerlendirebiliriz.