Melek Angun : “Sevgi Dünyayı Değiştirebilecek Kadar Büyük Bir Enerji, Ben Hayvanları Dilsiz Melekler Olarak Görüyorum”

Melek Angun : “Sevgi Dünyayı Değiştirebilecek Kadar Büyük Bir Enerji,  Ben Hayvanları Dilsiz Melekler Olarak Görüyorum” Melek Angun : “Sevgi Dünyayı Değiştirebilecek Kadar Büyük Bir Enerji, Ben Hayvanları Dilsiz Melekler Olarak Görüyorum”

Monart Chocolatier Kurucusu Ünlü İş Kadını Melek Angun, Evcil Hayvanlara Karşı Duyduğu Güçlü Sevgiyi Klass’a Anlattı Monart Chocolatier Kurucusu ünlü iş kadını Melek Angun, iş yaşamındaki başarıları kadar hayvan sevgisiyle de gönüllerde taht kurmuş bir isim. Bir yavru kedinin büyümesine şahitlik ederek başlayan bu sevginin yıllar içinde büyük bir duyarlılık ve hassasiyete dönüşmesiyle hayvanlarla çok özel bir bağ kuran Melek Angun, bugün sayısız sokak hayvanının beslenmesinden sağlığına kadar birçok ihtiyacını gidererek bu yönüyle topluma örnek oluyor. Türkiye’de yarattığı Monart Chocolatier markasıyla yakaladığı başarıyı yurt dışına da taşıyan Melek Angun, minik dostlarıyla kurduğu güçlü bağın annelik içgüdüsünden kaynaklandığına ve sevginin dünyayı değiştirebilecek güce sahip yegâne duygu olduğuna inandığını söylüyor. Melek Angun ile hayvanlarla kurduğu bu özel bağın sırrını Klass okurları için konuştuk.  

Melek Hanım, siz hayvan sevgisi ve bu konudaki hassasiyetinizle takdir toplayan bir isimsiniz. Minik dostlarımızla çok güzel bir iletişiminiz var. Hayvan sahiplenmenin ebeveyn olma güdüsüyle bir alakası olduğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle alakalı olduğunu düşünüyorum. Kendim de bir kadın olduğum için bunu söyleyebilirim. Ben 30’lu yaşlarımda bir kediye bile dokunamazdım. Korkardım. Fakat 33’ten sonra bende büyük bir değişim yaşandı. İlk olarak ağabeyimin ve annemin evine bir kedi alınmasıyla başladı bu süreç. Ben de o kedilerin yavru hallerini görünce onlara bakabileceğimi düşündüm. Sonra Leyla’ya kavuştum. İlk kedim Leyla oldu. Leyla ile birlikte bütün hayvanlara bakış açım tamamen değişti. Evden ayrıldığımda aklım hep onda kalıyordu.

“BUGÜNE KADAR BİRÇOK SOKAK HAYVANININ AMELİYAT OLMASINI SAĞLADIM”
Evcil hayvanınızla aranızda güçlü bir bağ, anne-evlat ilişkisi olduğunu biliyoruz. Büyük bir sevgi içeren bu bağı okuyucularımızla paylaşabilir misiniz?
Zamanla sokaktaki hayvanları da beslemeye başlayınca başka bir kediyi daha sahiplenmek istedim. Sonra Leyla doğum yaptı. Ben henüz anne olmamıştım. Benim yaşayamadığım şeyi Leyla yaşasın istedim. 6 tane yavru kedisi oldu. Onları da çok güzel insanlara sahiplendirdik. Son olarak onun bir yavrusunu kendime ayırdım. Amacım Leyla’nın yalnız kalmamasıydı. Onun da adını Süleyman koyduk. Ben böyle isimleri çok severim. Süleyman yaklaşık 11 ay boyunca annesini emdi. Fakat ameliyat oldu ve bir süre sonra vefat etti. Benim için çok acılı bir süreçti. Sonrasında da sokakta Osman’a denk geldim ve onunla olan maceram başladı. Şu anda evde Karaca var. Onun da özelliği üç ayaklı bir kedi olması. Onun da ameliyatını yaptırmıştım. Sokakta dördüncü ayağı ters bir halde dolaşıyordu. İş yerinde de sahiplendiğim sokak kedilerim var. Etrafımdaki kıymetli insanlara da veriyorum. Bugüne kadar birçok sokak hayvanının ameliyat olmasını sağladım. Bu şekilde hiç görmediğimiz hayvanlara da dokunabiliyoruz. İpek Kıraç benim için en üst noktada. Onu hayranlıkla takip ediyorum. Onunla aynı platformda çalışmayı çok isterdim. Annelik içgüdümü bu şekilde tatmin ediyorum.

“ETRAFIMDAKİ HERKES KEDİSEVER. ZATEN KEDİ SEVMEYEN BİRİYLE HERHALDE ÇALIŞAMAM VE AYNI ORTAMDA BULUNAMAM.”
Yoğun bir iş kadınısınız. Bu yoğunlukta kedilerinize nasıl vakit ayırabiliyorsunuz?
Çok zorlanıyorum. Bu konuda bana destek olan bir yardımcım var. Çok sevdiğim komşularım da var. Onlardan da yardım alıyorum. Etrafımdaki herkes kedisever. Zaten kedi sevmeyen biriyle herhalde çalışamam ve aynı ortamda bulunamam.

Bundan sonra da evcil hayvan sahiplenmeyi düşünüyor musunuz?
Tabii evimin belli fiziksel şartları var. Bundan dolayı evdeki kedilerimin de rahatını bozmamak adına belli bir sayıyı geçemiyorum. Diğer kedilerimin depo ve dükkanlarımızla barınmalarını sağlıyorum. Bazen arkadaşlarıma sahiplendiriyorum. Sokakta da çok fazla kediye baktığım için sayımızı çok bilmiyorum. Şu anda evde üç tane kedim var. Barınak konusunda da sosyal çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ekonomik olarak çok güçlendiğimde bir veteriner açıp hayvanların bakımını ücretsiz olarak yapmak istiyorum. Ben onları dilsiz melekler olarak görüyorum. Dolayısıyla onları korumamız gerekiyor. Kötü durumda olan veya saldırgan bir hayvanın daha önce kötü bir muameleye maruz kaldığı için o hale geldiğini düşünüyorum.

Peki, ilerde köpek sahiplenme fikrine nasıl bakıyorsunuz?
Köpek almayı da düşündüm. Ancak fiziki şartların onlar için daha uygun olması gerekiyor. Eskinden büyük bir köpeğim vardı. Çok sevimli bir köpekti. Sonra vefat etti. Büyük köpekler sokakta saldırıya uğrayabiliyor. İri yapıda oldukları için onu kucağınıza alamıyorsunuz. Bu yüzden onları daha iyi bir şekilde korumak zor oluyor. Ancak ileride neden olmasın?

“SEVGİ DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLECEK KADAR BÜYÜK BİR ENERJİ”
Anneler Günü’nün en güçlü duygusu olan sevginin sizin için ne anlama geldiğini paylaşabilir misiniz?
Sevgi, dünyayı değişebilecek kadar büyük bir enerji. Mutsuzluğumuzun temel sebebi sevgisizlik. Sevgi dolu annenin kucağında büyümüş bir çocuk kendisini özgüvenli ve tamamlanmış hissediyor. Bu yüzden çok kıymetli. Ve sevgi bence her şeyin ilacı. Bu anlamda eksik büyümüş çocuklar ileride arızalı olabiliyorlar. Sevgi demek bir çocuğun her istediğini yapmak demek değildir. Onu sevdiğini hissettirebiliyor olmak demektir.

Peki, sizin anne olmakla ilgili düşünceniz nedir?
Çok anaç ruhlu bir insanım. Ancak çocuk sahibi olmak benim için bir proje değil. Fakat son iki senedir bununla ilgili kendimi çok hazır hissediyorum. Kendimi bu anlamda çok donanımlı buluyorum. Bunun için yakın zamanda neden olmasın diyorum.