Yaşadığın Hayat ve Hayallerin İçin Bedel Ödeyecek ve Emek Vereceksin,Bir Yolu ya Sapasağlam Yürürsün ya da Yürümezsin

Yaşadığın Hayat ve Hayallerin İçin Bedel Ödeyecek ve Emek Vereceksin,Bir Yolu ya Sapasağlam Yürürsün ya da Yürümezsin Yaşadığın Hayat ve Hayallerin İçin Bedel Ödeyecek ve Emek Vereceksin,Bir Yolu ya Sapasağlam Yürürsün ya da Yürümezsin

Hay Clinic Kurucu Ortağı Benan Kurtuluş Saraç, yeni projelerini ve hayat felsefesini ilk kez Klass’a anlattı.  

Amerika’da uluslararası işletme bölümünü okuduktan sonra uluslararası ithalat ve ihracat firmasında çalışan, Türkiye’ye döndükten sonra ise ailesinin havayolu şirketinde işletme, finans, satış-pazarlama, operasyon gibi çeşitli departmanlarda görev alan Benan Kurtuluş Saraç, geniş iş tecrübesiyle eşi Dr. Ender Saraç ile kurduğu Hay Clinic’in işletmeciliğini başarılı bir şekilde sürdürüyor. Yurt dışında da şubelerini açarak geniş kitlelerle buluşma hazırlıkları yapan, açılacak tüm şubelerin işletmeciliğini de üstlenecek olan başarılı iş kadını, farklı coğrafyalardan ve kitlelerden kadınlarla da sosyal medyada kendi sayfasında bir araya gelerek kadınların dünyaya hikayelerini duyurmasına yardımcı oluyor. Hay Clinic Kurucu Ortağı Benan Kurtuluş Saraç ile yeni projelerinin detaylarını, hayat felsefesini Raşit Bağzıbağlı ve Cihan Nacar’ın muhteşem kıyafetleri ile Çırağan Palace Kemphinski’nin atmosferinde  Klass okurları için konuştuk.


Benan Hanım, yaptığınız her işte başarıya ulaşmış ve kadınlara örnek olmuş bir isimsiniz. Bu başarıların sırrı nedir?
İnsan ailesinden ne görürse onu yapar. Yaşadıkça bunu kendimde daha çok görüyorum. Ben ailemden üretmeyi ve çalışmayı öğrendim. Amerika'da üniversitede okurken bile boş zamanlarımda çalışmayı ve iş tecrübesi edinmeyi tercih ettim. Miami’de okumanın keyfini sürdüm ama ailemden gördüğüm disiplin ve çalışkanlığı hiçbir zaman kaybetmedim. Bizim ailemizde kız erkek ayrımı yapılmadan eşit çalışkanlık öğretildi.  Birisinin kızı veya birisinin eşi olmanın konforu içinde göstermelik bulunmadım işimde. Tıpkı kendi ailemle hava kargo sektöründe çalıştığım gibi sağlık sektöründe de her zaman işimin başındayım, emeğimi harcıyorum. Ailemle çalışırken de eğer o gün uçuş varsa pazar günleri bile erkenden kalktım, işimin ve görevimin başında oldum.

İş hayatındaki çalışma felsefeniz nedir?
Odak noktam her zaman kendim oldum. Başkalarıyla kıyaslamam kendimi, yarışmam da.
Herkes kendi tecrübesini yaşar bu hayatta, kendi boyalarıyla kendi tablosunu çizer. Ben kendimi daha nasıl geliştirebilirim, neler katabilirim ve daha neler üretebilirim kısmına odaklandım. Kendimin en iyi versiyonu olmak için çalıştım ve çalışıyorum. Hiçbir zaman yıkıcı olmadım; her zaman yapıcı olmayı tercih ettim. Benimle ilgili olmayan başka güzel işler varsa bundan ancak feyz alırım ve bunu kendime motivasyon yaparım. Başarılı olmak isteyenler belli bazı bedelleri ödemeyi de göze almalı. Eli yanmaktan korkan mutfağa giremez. Bir yolu ya sapasağlam yürürsün ya da yarım yamalak yürüyeceğine hiç yürümezsin. Başladığım işi yarım bırakmayı hiç sevmem. Bir kez bir karar veririm ki artık ondan sonra o kararım değişmez. Ne hedeften vazgeçerim ne kararımdan ne de çalışmamdan ve emeğimden. İngilizcede çok güzel bir söz var. “Top of the mountain is always the bottom of another; so keep climbing” Yani şunu demek istiyor: “Bir dağın zirvesi bir sonrakinin dibidir.”  Hayat bir dağa benzer, engebeli ve zordur. İnişli, çıkışlıdır, sabır, motivayon ve güç ister. Tam oldu dersin, başka bir yokuş çıkar. Hayat devam ettikçe yokuşları çıkarsın. Kalbinin yolculuğu da öyle…Ben de iş hayatımı bu söze göre şekillendiriyorum ve her başarının yeni bir hedefe başlangıç olduğunu düşünüyorum.



İş hayatınızdaki tecrübelere dayanarak gençlere neler önerirsiniz?
Tembellik ve sindirilmişlikten uzak durup işlerimize sarılmalıyız.
Hiçbir nimet gökten zembille inmiyor.
Biz bilinçli karakterler pek tabii işlerimizde başarıyı hedefleyeceğiz ki daha çok insana faydamız olsun.
Elde ettiğin nasibin kadar olacak ama kaderin de verdiğin emeğe aşıktır unutma!
Sen çaba sarf etmez isen kaderin ne yapsın!



Erken kalkan erken yol alır lafına çok inanıyorum. Şimdiki gençlerin bazılarında görüyorum ki uykusundan, konforundan ödün vermek istemiyor. Daha resmi bir iş mektubunun bile nasıl yazılması gerektiğini, hitabetleri bilmeyen gençler bulabildikleri işlerde maaşları beğenmiyor. Gençler çalışıp, öğrenip, kendini geliştirmeye ve mesai saatlerine riayet ederek emek vermeye ve bedel ödemeye hazır değilken iş beğenmiyorlar. Çalışkan olan ve bedel ödeyen gençleri her zaman yürekten destekliyorum. İhtiyaç olsun olmasın erken yaşta çalışmaya başlamanın sağladığı tecrübe lüksünü kendi çocuklarıma da aşıladım. Şimdi ne zaman ve nerede çalışabiliriz diye benden yönlendirme bekliyorlar. Hedef sadece üniversite diploması olmamalı. Yurtdışında iki üniversite bitirmiş, 4 yabancı dil bilen ama asla bir patronun yanında çalışmamış, mesai saatlerine emek vermemiş, kendi aylığını kazanmamış gençlerimiz var. Bunlar nasıl evlenecek de çocuk yapacak bir de. Peki çocuğuna kendisinden ne verecek? Bu yüzden yaşadığın hayat ve hayallerin için bedel ödeyecek ve emek vereceksin. Ben tahmin edemeyeceğiniz ne bedeller ödüyorum. Nelerden vazgeçtim, kendimden neler verdim. Oradan öyle gözükmeyebilir ama hiç de kolay bir yolda yürümüyorum. Hayat tercihlerden ibarettir. Bir yolda yürüyüp başarılı olmak için başka bir yoldan vazgeçmek gerekir. Bendeniz maalesef çok fazla sahtekarlığın, sinsiliğin ve yalanın olduğu bir piyasa içindeyim. Uyumlu görünmek adına onlardan biri gibi davranarak yürümüyorum iş planımda. Dedikodular, hasetlikler her yerde hatta personel içinde bile olur. Ben profesyonel şekilde işimin sağlam biçimde yürümesine bakarım. Geminin yol alması en büyük mevzu bahistir. Takılmam, hedefe bakarım. Nefesi ve karakteri yetemeyen benimle derin okyanuslara dalamaz zaten. Birinin benimle yol alması için prensip sahibi ve karakterli bir duruşu olması lazım. Olamayan zamanla eleniyor. Bir de yeniliklere açık olmak lazım. Bu arada sistemi yeni ve dinamik tutarken eski usul sıcaklıktan da ödün vermiyorum. Ne en yakınımın kösteğinden ne hasetliklerden etkilenirim. Profesyonel düşünürüm. Çözüm odaklıyımdır soruna takılmam. Laf söyleyen kişinin önce kim olduğuna, neler başardığına ve hayattaki duruşuna bir bakarım. Ona göre ciddiye alır veya almam. Bir kişinin iş hayatındaki başarısı özel hayatında düzgün biri olduğu manasına gelmez biliyorsunuz. Ben her ikisine de bakarım. Biraz tökezledik diye yol bırakılmaz. Hayat ve zaman akarken sen vazgeçemezsin. O zaman hayatı yaşamış olmazsın. Ne hedeflerin ne de mutlulukların seni bulup sana gelmez. Hele ki kafan ve mantaliten hazır değilse başarı zaten gelmez. Sen yürüyeceksin her şeye. Hedefini belirle, iş planını yap ve yürü. Disiplin + etik değerler + iş planı başarının olmazsa olması bence. İş hayatında olsun olmasın kişinin etik ve ahlaki değerleri belli olmalı, belli bir duruşu ve hayatında bir planı olmalı diye düşünüyorum. Hedefler de insana yaşam enerjisi verir.

Türkiye’yi başarıyla temsil ederek yurt dışında sağlık alanında yeni atılımlar yapıyorsunuz. Bize bu projelerden de biraz bahsedebilir misiniz?

Sağlık alanında bir talep ve boşluk olduğunu görünce bir cesaret bu projelere girişmiş bulundum. Hayat cesurları sever diye inanarak. Sağlık tüm dünya insanlarının ihtiyacı ve bizim sistemimiz de en güvenilir sistemlerden biri. Biraz emek ve çalışmayla farklı noktalarda da farklı kitlelere sistemimizi götürebileceğimize inanıyorum. Hiçbir hastane veya klinik içine entegre olmuyoruz. Hay Clinic olarak tamamen kendi ismimizle, sıfırdan işletmelerimizi kuruyoruz. Denetim ve işletme sistemlerini sağlam kurarak biraz yorulmayla işin üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Bu yolda teknik olarak çok kıymetli bir danışmanım var; babam. Türkiye’nin ilk özel hava kargo sistemini kuran ve şu anda da hava taşımacılık işini yurt dışında sürdüren bir kişi olarak onun tecrübe ve bilgi birikimiyle sırtım yere gelmez diye düşünüyorum. Bende kendisiyle aile şirketimizde uzun yıllar çalışmıştım. Altyapım oradan geliyor. Her zaman olumluya odaklıyız ailecek. Bir iş ne olursa yapılamazdan ziyade nasıl olursa yapılır için düşünüyoruz. Gelişmek, geliştirmek ve yeniliklere cesaret etmek güzel bir duygu. Evlatlarımıza da güzel bir örnek. Benim annem, babam ve abimden aldığım örnekleri evlatlarımız da bizden alacak inşallah. Nasip olursa sizinle yurtdışı şubelerimizde de çekimlerimizi yaparız.

Bugüne kadar bedensel sağlık kadar ruhsal sağlık anlamında da projeler ürettiniz. Bu projelerinizi de anlatabilir misiniz?
Sağlık zaten zihinsel, bedensel ve ruhsal olarak bir bütündür. İçten dışa yansımadır. Bu manada spritüal ve manevi çalışmaların üzerimizdeki olumlu etkisi yadsınamaz. Kişi o zaman tamamlanmış oluyor. Günümüzde her şifacıya inanılmaz; her diplomalı doktora tedaviye gidilemeyeceği gibi. İyi araştırmak, emin olmak gerekir. Bazı doktorlar veya şifacılar hatta son zamanlarda trend olan yaşam- sağlık- spor koçlarından bazıları sağlıktan bahsederken kendi özel hayatlarında sağlıktan uzak yaşadıklarını görüyoruz. Tribünlere farklı oynayıp yani bizlere kendilerini farklı gösterip aslında özel hayatlarında farklı tercihleri olduklarını da gördüğümüz oluyor. Dindar görünüp farklı cinsel tercihte olmaları gibi. Bunu yargılamıyorum, ne haddime lakin dürüst olmuyorlar. Kendine dürüst olmayan biri bana ancak ansiklopedik bilgi verebilir fakat benim mentorüm olamaz. Ben işin çok içindeyim, çok kalbindeyim. O sebeple her açıdan değerlendirebiliyorum. Yıllar içinde çok tecrübelerim oluştu. Dürüst şifacı ve dürüst doktorlarla çalışmayı tercih ederim. Ticari kaygıda bulunarak hareket edemem. İnandığım isimleri isteyen ve ihtiyacı olanlarla bir araya getirerek bireysel seanslar ve toplu workshoplar da organize ediyorum. Şifa dağıtmaya çalışanların dinimizi kullanarak insanları yumuşak karınlarından vurmasına müsaade etmiyor, desteklemiyorum. Gerçek şifacı herkese saygı duyar ve kendini saklamaz, dürüsttür. İnanç ve duaların gücüne yüzde yüz inanıyorum lakin bunun birileri tarafından suistimal edilmemesi gerektiğini savunuyorum.

Pandemi nedeniyle yurt dışından uzmanlar getirerek verdiğiniz eğitimler ve seminerlere ara vermiştiniz. Yakın zamanda yeni projeleriniz olacak mı?
Pandemi “Dil söyler kader güler.” lafını bir kere daha hatırlattı bizlere. Evet kaldığımız yerden devam edeceğiz, dünyaca ünlü şifacıları ülkemize getirip yepyeni çalışmalar yapacağız. Kendim de birçok bireysel seansta hem asistanlık hem tercümanlık yaparak güzel tecrübeler edinmiştim. Devamında bulunarak hem şifalanmaya vesile olmak hem kendi tecrübelerimi geliştirmek isterim. Çalıştığım kişiler dünyaca ünlü isimlere danışmanlık veren kişiler. Takvimimizi en uygun şekilde ayarlayabildiğimizde kaldığımız yerden devam ediyor olacağız.

Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorsunuz ve bir Youtube kanalınız var. Burada insanlara nasıl yardımcı oluyorsunuz?
Samimiyet, güven ile sıcaklığı ön planda tutarak, ticari kaygı düşünmeden yapıyorum paylaşımlarımı. Kendimi ve yaşantımı mükemmel ve toz pembe göstermeye çalışmadan naçizane hayat tecrübelerimi paylaşıyorum. Hem kadın olarak hem anne olarak geniş yelpazede hayat ve düşünce stilimi sunuyorum. En önem verdiğim nokta kadınlara motivasyon sağlamak ve elden gelen yardımları sağlamak. Hem karakter olarak hem atılım olarak kadınların güçlü olmasının yarınlarımız, evlatlarımız ve ülkemiz adına çok mühim olduğunu düşünüyorum. Değişik özellikte farklı kitlelerden bambaşka takipçiler bir arada benim sayfamda. Bunu değerlendirerek samimi sohbetlerde fikir alışverişlerinde bulunuyor, derin mevzuları irdeliyorum. Bazen duygusal bazen esprili yaklaşıyoruz birbirimize. Başka sayfalarda görmedikleri samimiyeti gördüklerini yazıyorlar bana çoğunlukla. Ben herkesin farklı hikayelerini paylaşmayı hep severim. Birbirimizden feyz alabileceğimizi düşünürüm. Gerektiğinde takipçilerden birinin de hikayesini diğerleriyle paylaşıyor, herkesten toplu yorum ve motivasyon sağlıyorum. Tabii ki kişi mahremiyetine saygı duyarak. Bazı sosyal medyacılar hayatlarını gerçek hayatta yaşamadıkları gibi gösterip  -miş gibi yapıyorlar. Benim platformum hakiki. İnsana dair her mevzuyu paylaşıyorum. Tabi ki işim gereği güzellik, bakım, beslenme, sağlık paylaşımlarım arasında ancak en önem verdiğim konu hayat tecrübelerimiz, başarı hikayelerimiz, dertlerimiz, dermanlarımız. Kimse kendini yalnız hissetmesin. Bu manada Youtube çekimlerimi de yenileyerek spontane bir gelişme olarak samimi ve doğal sohbet paylaşımlarına çevirdim. En doğalından tam benlik oldu. Herkesin yaptığını yapmak istemedim. Kendim olmak istedim. Bu sohbetlerden feyz alarak kendinde değişiklik yoluna giden kadınlar sayfama mesaj ve yorumlarda bulunuyorlar. Anlık ve sürekli etkileşimde bulunuyorum bu kitleyle. Birilerinin hayatına dokunabiliyor olmak ve olumlu yönde gelişimine katkıda bulunmak huzur verici benim için. Yaş kriterimiz de yok; sorunu olan bir genç kız da yazabiliyor bana diğer yaş kategorileri de. Her yaşa hitap edebilmek mutluluk verici. Müteşekkirlerimi sunarım kalbini bana açan ve güvenen herkese. Ben de onlara açıyorum kalbimi.

Katıldığınız davetlerde şıklığınız ön planda. Moda sizin için ne anlam ifade ediyor?
Moda kişinin hayata karşı nasıl bir duruş sergilediğini, hayata hangi pencereden baktığını da yansıtır. Kişinin kalbinde yaşadığı dünyanın dışarıya panoramik yansımasıdır da ayrıca. Karakterdir kesinlikle. Kendi karakterini giyimiyle ve kendini donattığı tüm aksesuarlarıyla yaşayınca kişi kendi modasını da yaratmış oluyor.

Giydiğiniz moda parçalarını kombinlerken ya da alırken nelere dikkat ediyorsunuz? Trendleri mi takip edersiniz yoksa kendi tarzınızı mı oluşturursunuz?
Kendi tarzımızı oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum. Giyim kişinin hayat görüşü ve karakteriyle de ilgili fikir verir. Bu manada benzer vizyona ve duruşa sahip olduğumuz modacılarla çalışmak tabi ki en doğrusu. Ortamına göre giyinmek gerekir düşüncesine de kısmen katılıyorum. Bir iş toplantısına veya bir ödül törenine Jean ve tshirtle katılmamak gerektiği gibi belli bazı desturların olduğunu düşünüyorum. Tabi Miami’de iş yapmıyorsak. Bunun yanı sıra kişi kesinlikle kendi tarzını yansıtmalı. Kimsenin ne dediğine ne düşündüğüne pek mahal vermemeli. Kimse kimseyi memnun etmek durumunda değil giyimine karar verirken. Kişi giyimiyle kendi tabiatını taşıyor ve kendini yaşıyor çünkü. En önemlisi giydiğimizi nasıl bir enerji ve duruşla taşıyoruz. Nasıl bir karakter ile tamamlıyoruz modayı. En başta temizliğin de giyimde en önemli unsur olduğunu düşünüyorum. Temizlik ve tertip, kişinin özel bakımından giyimindeki temizliğe de yansımalı.


Benan Hanım bize biraz güzellik ve bakım rutinlerinizden de bahsedebilir misiniz?
Öncelikle kendimi sevmek ve saymak; bakım içten dışa olmalıdır. Bu kadar koşuşturma içinde düzenli bir cilt bakım rutinim de olamıyor, genel kuralları uyguluyorum. Bu konuda yaptıklarımı samimi bir Youtube videosuyla paylaştım. Fazla maceraya atılmıyorum. İş hayatında ne kadar cesaretli isem cildim konusunda o derece sadeyim. Her yeni çıkan ürüne koşmuyorum. İşin içinde olduğum için mevzunun ticari boyutlarını da çok iyi biliyorum.
Tavsiyelerim o sebeple güvenilirdir. Emin olmadığım ve memnun kalmadım hiçbir ürün ve çalışmayı tavsiye etmiyorum. Sosyal medyada beni uzun yıllardır takip edenler bilir. Dönem dönem bana iyi gelen ürünleri paylaşırım ve bunu ticari bir kaygı ve beklentim olmadan yaptım hep. Sadece kliniğim de sattığım ürünleri de tanıtmam. Hem aynı firmayla kliniğimde çalışmayabilirim hem de her ürün her bütçeye uygun olmaz. Benim takipçilerime baktığımızda genele hitap ettiğimi görüyoruz. Her kategoriden farklı tavsiyelerim oluyor. 
Güzellik kalple olur. Seni güzelleştirir de çirkinleştirir de. Kimlerle dostluk ettiğin de bu manada mühimdir.

 

İnstagram:benansarac

Röportaj: Yavuz Kaynar
Fotoğraf: Mertcan Alşahin
Mekan: Çırağan Palace Kemphinski
Kıyafetler: Raşit Bağzıbağlı, Cihan Nacar

 

Benan Kurtuluş Saraç