Gecenin onur konuğu, Türk edebiyatının yaşayan efsanesi Gülten Dayıoğlu oldu. Usta yazar, Cumhuriyet’in ilk yıllarına dair anılarını, Atatürk’ün kültürel vizyonuyla harmanlayarak paylaştı; her kelimesi salonda derin bir yankı bıraktı. Müzik, gecenin zarafetini tamamladı. Dünyaca ünlü opera sanatçıları Didem ve Sinem Balık kardeşler – OperaTwins, piyano eşliğinde verdikleri büyüleyici konserle salona zamanın ötesinde bir enerji kattı. Dünyada iki milyardan fazla izlenme sayısına ulaşan performanslarıyla tanınan ikili, klasik müziği modern dokunuşlarla harmanlayarak konuklara unutulmaz anlar yaşattı.
Bu anlamlı sofranın mutfak tarafındaki imza ise Şef Mehmet Canarslan’a aitti. Kilisli köklerinden gelen Anadolu sıcaklığını, çağdaş gastronominin yalın zarafetiyle harmanlayan genç şef, 1930’ların Cumhuriyet Balosu sofrasını günümüze yeniden yorumladı. Odun fırınından çıkan Anadolu tatları, Akdeniz ve Ege’nin tazeliğiyle birleşti ve etkileyici bir menü ortaya çıktı. Her tabak, tarihle bugünü buluşturan bir hikâyeye dönüştü. Mehmet Şef’in özgün yaklaşımı, No1 Culinaria’nın “Yeni Anadolu” felsefesini zarafetle yansıtarak, geceye ruhunu veren en güçlü detaylardan biri oldu.
Cumhuriyet Balosu Sofrası’nda, tiyatro sahnesinin asil gücü Esra Ronabar, kadın sağlığı alanında öncü çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Teksen Çamlıbel ve sağlıklı yaşamın öncü ismi Aslıhan Koruyan Sabancı, mimar ve tasarımcı Canan Yolaç, Sezer Holding Yön. Kurulu Başkanı Erol Sezer, gibi birçok değerli konuk yer aldı. Ancak gecenin gerçek ışıltısı, yalnızca tanınmış isimlerin varlığından değil; her konuğun Cumhuriyet’in kültürel mirasına duyduğu ortak saygıdan doğdu. Her masa, farklı hikâyelerin ve duyguların buluştuğu bir alan haline geldi; fikirlerin, sohbetlerin ve dostlukların paylaşıldığı bir zaman dilimi yarattı.
Etkinlik, No1 Culinaria’nın kurucuları Zeynep Dayıoğlu ve Dilek Yegül’ün vizyoner yaklaşımının bir yansıması olarak gerçekleşti. İkili, sürdürdükleri gastronomi yolculuğunda sofrayı bir buluşma, paylaşma ve düşünme alanına dönüştürme hedefiyle yola çıktı. Onlara göre bir sofra, sadece yemekle değil, hikâyeyle kurulur; her tabak bir duyguyu, her detay bir değeri taşır. Dayıoğlu ve Yegül, No1 Culinaria’yı sadece bir restoran değil, kültür ve fikir üretim alanı haline getirerek, Türkiye gastronomisine “doyururken düşündüren deneyim sofraları” anlayışını kazandırdılar.
Bu hoş ve huzurlu mekanda paylaşılan sohbetler, piyano tınılarıyla birleşerek geceye bir zarafet manifestosu kazandırdı. Reha Tartıcı’nın yönlendirmesiyle her tabak bir hikâye anlattı; her detay, Cumhuriyet’in aydınlık ruhuna duyulan saygıyı yansıttı. Konukların tamamı gecenin sonunda aynı duyguda buluştu: Bu yalnızca bir davet değil, Cumhuriyet’in değerlerine adanmış anlamlı bir kutlamaydı.
“Sofrada Hikâye Var” serisi, No1 Culinaria’nın kültür, sanat ve gastronomiyi birleştiren vizyonunun en özel yansımalarından biri olarak her ay farklı bir tema ile devam ediyor. Kasım ayının teması “Sanat İyileştirir” olurken, bu buluşmanın konuğu başarılı oyuncu Esra Ronabar olacak.
Zekeriyaköy’ün yeşil dokusunda, taş fırının sıcaklığı ve seçkin sohbetlerin zarafetiyle bütünleşen No1 Culinaria, bu geceyle bir kez daha gösterdi ki: bazen bir sofra, bir ulusun hikâyesini anlatmanın en asil yoludur.
Zekeriyaköy’ün Saklı Bahçesi No1 Culinaria, Geçtiğimiz Günlerde “Sofrada Hikâye Var” Serisinin En Anlamlı Gecesine Ev Sahipliği Yaptı.
Reha Tartıcı’nın küratörlüğünde düzenlenen “Cumhuriyet Balosu Sofrası”, yalnızca damağı değil, dimağı da doyurmayı hedefleyen sıra dışı bir deneyime dönüştü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sofra kültüründen ilhamla kurgulanan bu özel gece, sanat, edebiyat, bilim ve gastronomiyi aynı masada buluşturdu. 40 kişilik özel kontenjanla planlanan etkinlik, yoğun talep üzerine 66 seçkin misafirin katılımıyla gerçekleşti. İstanbul’un iş, sanat ve cemiyet hayatının saygın isimleri, Cumhuriyet’in zarif ruhunu yeniden hissettiren bu atmosferde bir araya geldi.