Eğer Bir Masa Jumbo İse Farklıdır, Sofraya Değer Katar

Eğer Bir Masa Jumbo İse Farklıdır, Sofraya Değer Katar Eğer Bir Masa Jumbo İse Farklıdır, Sofraya Değer Katar

Jumbo Genel Müdürü ve CEO’su Sami Hotak, Jumbo markasının hikayesini ve özel ürün tasarımlarını Klass’a anlattı.  

Adını dünyaca ünlü fil Jumbo’dan alan, fil dayanıklılığını ve gücünü temsil eden ürünleri ve tasarımlarıyla büyük bir marka olan Jumbo, 75.yılına özel düzenlediği sergi ile genç tasarımcıların çalışmalarına yer verdi. Jumbo Genel Müdürü ve CEO’su Sami Hotak, ‘zamansız tasarımlar’ mottosu ile tasarımın önemine ve değerine değinerek, markanın genç tasarımcılarla bir araya geleceği platformlar yaratmak istediklerini ve genç tasarımcılara yatırım yapılması gerektiğini söyledi. Sami Hotak ile Jumbo markasının yeni yatırım alanlarını, marka değerini ve tercih edilme sebeplerini Klass okurları için konuştuk.

Sami Bey, Jumbo markasının hikayesi nedir ve ismini nereden alıyor?
Jumbo, Ermeni asıllı bir Türk olan Nubar Çolakyan tarafından 1947 yılında kurulmuş bir marka. 15 yaşındaki genç bir delikanlı Çemberlitaş’ta hiçbir birikimi olmadan tamamen küçük bir atölyede markasını kuruyor. O dönemde dünyada Jumbo isminde bir fil, çizgi filmleriyle ve karakteriyle çok ünlü oluyor. Marka ismi bu filden etkilenerek oluşturuluyor. Markanın bu fil kadar sıcak ve sevimli olmasıyla birlikte, üretilen çatal ve bıçakların fil kadar dayanıklı ve sağlam olması açısından da bu isim konuluyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Jumbo’nun bize çok güçlü bir miras bırakıyor.

Jumbo, çok özel ve farklı bir marka. Sizin için tasarımın önemi nedir?
Markanın temelinde el işçiliği, özen ve zanaatkarlık var. Sonrasında marka büyüdükten sonra 1960’lı yıllarda globalde tasarım yarışmalarından ödül almaya başlıyor. İletişim ve dünyanın çok zor olduğu bu dönemde tasarım kelimesini gündeme alıp yarışmaya katılmak ve ödül almak inanılmaz bir değer. Bu sebeple bu hikâye beni çok etkiliyor. Tasarım hala günümüzde bile şirketlerin belli bir seviyeye geldikten sonra gündeme aldığı bir konu. Jumbo’nun ise hikayesinde tasarım odağın merkezinde. Bu sene 75.yaşımız olduğu için daha farklı kutlamak istedik. Bütün iletişimlerimizde ve etkinliklerimizde tasarım konusunu gündeme aldık.

Mottonuz nedir ve bu sene kurguladığınız sergide neye dikkat ettiniz?
Jumbo’nun mottosuna ‘zamansız tasarımlar’ diyoruz. Bu sene Base İstanbul’da 30 genç tasarımcı ile kurguladığımız sergi için yaklaşık 150 tane çalışma geldi. Bu çalışmada gençlerin yaratıcılığını ve ürettikleri ürünleri görmek istedik. Base’in ekibiyle beraber dışarıdan birkaç danışman kurulla 30 ürün seçildi ve sergilendi. Bu ürünler Türkiye’nin her tarafından, Anadolu’da okuyan yeni mezun ya da 3-4 sınıf öğrencileri tarafından tasarlandı. Hepsi çok parlak gençler. Bizim Jumbo olarak 75.yılımız olmasına rağmen genç ve dinamik bir yapımız var. Bu nedenle bu genç tasarımları öne çıkaracağımız bir platform yaratmak istiyoruz. Önümüzdeki yıllarda da bu konseptle çalışma ve sergiler yapacağız. Jumbo gibi bir markanın genç tasarımcılarla bir araya gelmesi, onlara yatırım yapması ya da kendilerini ifade edebileceği platformlar yaratılması gerektiğini düşünüyoruz.

30 tasarımcının ürünlerini kendi bünyenize almayı ve Jumbo olarak ürün çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Biz onlarla bir platform oluşturmayı düşünüyoruz. Belli aralıklarla bu arkadaşlarımızla buluşmayı ve bir araya gelmeyi çok istiyoruz. Onlar tabi ki buradaki ürünleri farklı yorumladılar. Daha çok sergiye yönelik ürünler yaptılar. İçlerinde bizi çok cezbeden çalışmalar var. Önümüzdeki dönemde onlarla çok farklı çalışmalar yapacağız. Çok güzel işlere imza atacağımıza inanıyorum. Genç tasarımcılar bizim her zaman yan yana, kol kola yürüyeceğimiz arkadaşlar olacak. Aynı zamanda sergideki bazı ürünleri mağazalarımızda konumlandırmayı düşünüyoruz.

75 yıldır sofra kültüründe ve mutfak ürünlerinde neler değişti?
Sofra bizim kültürümüzde çok önemli bir yere sahip. Sadece yemek ya da iyi bir yemeği pişirmek, öğrenmek değil; anneden kıza aktarılan bir gelenek ve örf adet. Sofranın nasıl kurulacağı, sofradaki renk uyumu ev sahibinin zevkini gösteren bir düzendir. Sadece vakit geçirmek değil, güzel bir sofrada vakit geçirmek de bizim için kıymetlidir. Sofra kültürü özellikle annelerin kızlarına bir değer aktarımıdır. Aileler paylaşımlarının %70’ini akşam yemeğinde yapıyor, bir araya geliyor. Biz sadece yemeği karın doyurmak olarak değil, bir organizasyon olarak görüyoruz. Bu değişmedi, değişmeyecek de. İyi günde de kötü günde de cenazelerde de, kız isteme de, askerlikde de ve bunlar gibi birçok özel durum ve günlerde sofralar kurulur. Her zaman bir araya geldiğimiz, dertlerimizi ve sevinçlerimizi paylaştığımız bir yerdir sofra. Toplum sosyal olduğu sürece değişmeyecektir bu durum. Sadece içerik ve ürünler değişiyor. Son dönemde biraz geçmişe yönelik özlemleri görüyoruz. Daha eskitme ürünler, daha yalın tasarımlar tercih ediliyor, parça sayıları değişebiliyor.

Jumbo ile kurulan bir sofranın farkı nedir?
Bir masa Jumbo ise farklıdır ve değer katar. Bizim en büyük farkımız bu. Geçen hafta Gaziantep’te belediye başkanımızın da katıldığı bir davetteydik. Orada bir ürün kullanırken çok hassas, çok özenli davranılması durumunda ‘Ne özeniyorsunuz Jumbo mu sanki” ifadesi kullanılıyormuş. Bu bizim çok hoşumuza gitti. Ürün değerini ve kalitesini insanlara geçirdiğimiz için çok memnun olduk ve gurur duyduk. Avrupa’daki markalarla iş birliği yapıyoruz. Markayı bu konuda biraz genişletmeyi düşünüyoruz. Global’deki iyi tasarım dili olan kaliteli markaları Türkiye’de Jumbo bünyesine katıyoruz.

Jumbo bünyesindeki yeni markalarınızdan bahsedebilir misiniz?
“Weimar Porselen” 230 yıllık bir Alman markası. Almanya’nın eski adı zaten Weimar Cumhuriyeti. Kuruluşu buradan geliyor. İmparatorluklara hizmet vermiş ve saraylara ürün yapmış bir marka. Bizim grubumuz tarafından satın alındı. Yine aynı şekilde 100 yıllık bir marka olan  “Guzzini” de Türkiye tarafından hakları alınmış bir marka. Bu şekilde global arenadan yaklaşık 10 markamız var. Almanya ve Fransa’ya ait birçok markayı bünyemize kattık.

Jumbo olarak farklı çalışma ve hedefleriniz var mı?
Çok yakın bir zamanda Göktürk’te Jumbo Patisserie olarak bir mekan açıyoruz. Jumbo olarak çok mağaza açmak yerine farklı alanlarda yatırım yapmak istiyoruz. Mesela puroya yatırım yapıyoruz. Puronun kendisi değil ama aksesuarları olacak. Viskiye ve şaraba yatırım yapıyoruz. Biz kendimizi ‘lüks ve damıtılmış zevki olan’ şeklinde tanımlıyoruz. Tekne ve marin işine yatırım yapıyoruz çünkü bizim müşterilerimiz bu kitleden oluşuyor. Mağazalarımıza geliyorlar, alışveriş yapıyorlar ve çok fazla ürün alabiliyorlar. Erkekler bizim için çok kıymetli bir profil. Özellikle e-ticarette müşteri portföyümüzün %40’ı erkek. Çünkü biz mutfakta, bıçakta, 3.nesil kahve ekipmanlarında çok iyiyiz. Ofiste hediye edilebilecek alternatif ürünlerimiz var. Bugün Türkiye’de herhangi birine, siyasi ya da iş dünyasından ünlü birisi de olsa ziyaret ettiğiniz zaman Jumbo’dan bir hediye sunabilirsiniz. Eğer kahve seviyorsa kahve ekipmanlarından bir ürün ya da yakında çıkacak olan puro aksesuarından götürebilirsiniz. Hediyeyi alan da veren de büyük bir memnuniyet ve keyif duyacaktır. Bizim değerimize yakışan kalitede ve tasarımda işler yapma peşindeyiz. 


 

Sami Hotak

Eğer Bir Masa Jumbo İse Farklıdır, Sofraya Değer Katar Sami Hotak