Hedefimiz Wimbledon Champion’a Türk Sporcu Yetiştirmek

Hedefimiz Wimbledon Champion’a Türk Sporcu Yetiştirmek Hedefimiz Wimbledon Champion’a Türk Sporcu Yetiştirmek

Koza World Of Sports Genel Müdürü Yavuz Selek, Garanti Koza’nın tenise olan yatırımlarını Klass’a anlattı…

 

Garanti Koza, Türkiye’de tenis sporunu tanıtmak ve geliştirmek adına 2004 yılında başladığı sosyal sorumluluk projesine hızla devam ediyor ve koyduğu yeni hedeflerle Türkiye’de tenise yeni bir boyut kazandırıyor. Tenis sporunda başarılar elde etmiş sporcular yetiştiren ve böylelikle Türkiye’de tenisin önem kazanmasına katkıda bulunan Garanti Koza, Bahçeşehir Projesi’nin bir parçası olarak “Koza World Of Sports” adı altında hayata geçirdiği 60 kortluk tesisi ile Türkiye’yi Avrupa’nın ve Balkanların tenis merkezi yapmayı hedefliyor. Elde ettikleri başarıların ardından çıtayı biraz daha yükselterek Wimbledon Champion’a Türk sporcu yetiştirmek hedefiyle çalışmalarına devam edeceklerinin altını çizen Koza World Of Sports Genel Müdürü Yavuz Selek, Garanti Koza’nın tenise olan yatırımlarını ve Koza World Of Sports projesinin hayata geçme sürecini Klass’a anlattı.

 

 

 

 

 

“Tenis camiasında turnuvalar dünyanın farklı yerlerinde gerçekleşiyor. Sporcular da sürekli seyahat halinde. O yüzden İstanbul çok uygun bir yer. Dünyanın en çok noktasına direkt uçulan bir dünya merkezinde yaşıyoruz. Bu merkezin de avantajı tenis oyuncuları için antrenmanlarını tek bir merkezde gerçekleştirip oradan farklı turnuvalara direkt gitme şansı doğuruyor.”

 

 

 

“ITF Junior’da gerçek anlamda sıralamaya giren oyuncu gelecek vadediyor diyebiliriz. Bizim de birçok sporcumuz ITF Junior turnuvalarına gidiyor. Ve ilk 1000 içerisinde birçok sporcumuz var.”

 

 

 

“Olanaklar arttıkça tenis daha çok tercih edilir oluyor. çünkü tenis bireyin yetişmesinde çok faydalı bir spor.”

 

 

 

Yavuz Bey, Garanti Koza, Türkiye’de tenisin büyümesine ve gelişmesine katkı sağlamak için Garanti Koza Bahçeşehir Projesi’nin bir parçası olarak “Koza World Of Sports” adı altında bir tesis projesi ortaya koydu. öncelikle bu projenin gerçekleşme sürecinden bahseder misiniz?

 

Aslında tenis Garanti Koza için 2004 yılında başlayan bir sosyal sorumluluk projesi. 2004 yılında başlayıp 2005 yılında organize edilmek üzere WTA seviyesinde bir turnuvanın lisansını alarak tenis operasyonlarımıza başladık. Bu turnuva ilk kez 2005 yılında gerçekleştirildi. Ve burası, o günden bugüne gelen bir sürecin geldiği son noktadır. Kısaca anlatmak gerekirse 2005 yılında tenis turnuvasını ilk defa yaptık. Tabi büyük bir başarı elde ettik. Ve kendimize de bu turnuvayı büyütmeyi ve Türkiye’ye tenisi tanıtmayı hedef olarak koyduk. Ve dedik ki bunun olabilmesi için; bizim başarılı ve bu turnuvayı kazanabilecek seviyede Türk sporcular yetiştirmemiz lazım. Bu hedefle de 2008 yılından itibaren tenis akademiciliğine giriş yaptık. Bunu ENKA’nın İstinye’deki spor tesislerinde ortak bir girişimle başlattık. Daha sonra 2011 yılında championship yani WTA Turnuva serisinin sonunda yapılan play-off diye düşünebileceğimiz en iyi ilk 8 tenisçinin oynadığı turnuvayı düzenleme hakkını kazandık. Bu hakkı ise daha sonra federasyona devrettik ve Sinan Erdem’de federasyonla birlikte çok güzel bir turnuva yaptık. Bu üç sene de İstanbul Cup’ın yani WTA Turnuvası’nın yapılmadığı 3 senede bize bu tip projenin alt yapısının tohumlarını atma fırsatı verdi. 3 senede gerçekten bir kağıt bir kalemle yola çıktık ve Garanti Koza’nın Bahçeşehir’de yaptığı projenin bir parçası olarak “Koza World Of Sports” adı altında bir tesis projesi ortaya koyduk. Bu proje kapsamında da yola çıkarken Türkiye’de tenisin çok ileri bir noktaya gelebileceğini hedefledik, Avrupa ve Balkanların tenis konusunda merkezi olabilecek bir yer yaratma hedefiyle yola çıktık. Dünyanın en büyük tesislerinden birini yapalım düşüncesiyle harekete edip hedeflerimiz dahilinde de 60 kortluk bir tesisi hayata geçirdik.

 

 

 

Peki, böylesine büyük bir tesisini konumlandırırken neleri göz önünde bulundurdunuz?

 

Tenis camiasında turnuvalar dünyanın farklı yerlerinde gerçekleşiyor. Sporcular da sürekli seyahat halinde. İstanbul ise dünyanın birçok noktasına direkt uçulan bir dünya merkezi. Bu merkezin de avantajı tenis oyuncuları için antrenmanlarını tek bir merkezde gerçekleştirip oradan farklı turnuvalara direkt gitme şansı doğuruyor. Bu yüzden de yavaş yavaş akademimizin tamamlanmasıyla beraber dünya yıldızları artık antrenmanlarını burada yapar hale geldi. Şu anda dünya 5 numarası olan Marin Cilic turnuva oynamadığı zaman gelip bizim akademimizde antrenman yapıyor. Aynı zamanda Türk yıldızlarımızın çoğu bizim tesislerimizi kullanıyor. Zaten bahsettiğim gibi 2005 yılında yola çıktığımızda koyduğumuz ilk hedeflerden biri olan “Bu turnuvamızı da bir Türk oyuncusu kazansın” hedefini 2016 yılında çağla Büyükakçay gerçekleştirdi. Ve TEB BNP Paribas isim sponsorluğunda yapılan İstanbul Cup turnuvamızı kazandı ve ilk Türk şampiyonu oldu. çağla Büyükakçay da Garanti Koza’nın işlettiği akademilerden yetişmiş bir sporcu. Zaten Türkiye’de hatırı sayılmış sporcuların tamamı bu sistemden çıkmış durumda. Tabi bu hedef gerçekleşince çıtayı biraz daha yükseltmeye karar verdik. Ve şu andaki hedefimiz Wimbledon Champion’a Türk sporcu yetiştirmek. Tabi bu uzun süreli bir program. Ve önümüzdeki 10-15 sene içerisinde biraz da şansımız yaver giderse bunu da başarmayı ümit ediyoruz.

 

 

 

“1500’E YAKIN BİR KİTLEYİ TENİSE KAZANDIRMAYI PLANLIYORUZ”

 

Peki, çocuklar tenise kaç yaşından itibaren başlıyorlar, nasıl bir programla onları yetiştiriyorsunuz?

 

Akademimiz kapasite olarak  2500 çocuğa hizmet verebilecek seviyede. Biz World Of Sports adı ile kişilere ciddi anlamda spor dünyası diyoruz. Bunun nedeni de sadece tenis değil birçok farklı branşı da içinde bulundurmasından kaynaklanıyor. Ama tenis ana branşımız. Tenis branşından bahsetmek gerekirse 1500’e yakın bir kitleyi tenise kazandırmayı planlıyoruz. Yaklaşık 4 yaş itibariyle koordinasyon çalışması diyebileceğimiz oyunlar şeklinde çocuklara sporu tanıtmak ve sevdirmek aşamasıyla başlıyor. 5-6 yaş itibariyle de çocuklar mini tenis, daha küçük raketler, daha hafif toplarla antrenmanlara başlıyor. Sporcular çok hızlı bir şekilde tam sahada büyük hareketlerle antrenman yapmaya, yaklaşık 10 yaşından sonra da gerçek anlamda turnuva oynamaya başlayabiliyor. Daha sonra sporcunun yavaş yavaş ulusal turnuvalardan uluslararası turnuvalara geçiş yapması gerekiyor. İlk aşamada yaş grubu kategorilerinde 16 yaşın altındaki çocukların oynadığı Tennis Europe turnuvaları Avrupa Bölgesi’nde gerçekleştiriliyor. Daha sonra da yavaş yavaş ITF Junior denilen 18 yaş altındaki sporcuların yarıştığı turnuvalara gönderiyoruz sporcularımızı. Bu aslında kolay bir yol değil, zor bir yol. Ama bunun kolaylaşması için gereken bütün ortamı da biz sağlamaya çalışıyoruz. Büyük bir zaman adamak gerekiyor bu işe. Okul programıyla beraber yürütmek bazı noktalarda çok zor hale geliyor. Ama bunu da çocuklara mümkün oldukça destek olarak sağlamaya çalışıyoruz. ITF Junior zaten profesyonel ligin 18 yaş altı seviyesinde yer alıyor. ITF Junior’da gerçek anlamda sıralamaya giren oyuncu gelecek vadediyor diyebiliriz. Bizim de birçok sporcumuz ITF Junior turnuvalarına gidiyor. Ve ilk 1000 içerisinde birçok sporcumuz var. Alttan gelen de çok iyi bir jenerasyon var. Türkiye’de 2000 sonrası doğumluların potansiyeli çok yüksek, gerçekten sportif anlamda güçlü bir gençlik yetişiyor.

 

 

 

“TENİS BİREYİN YETİŞMESİNDE çOK FAYDALI BİR SPOR”

 

ülkemizde çocuklar ağırlıklı olarak daha çok başta futbol ardından basketbol, voleybol gibi branşlara yönlendiriliyor. Tenis bu konuda nasıl bir gelişim gösterdi?

 

Uzaktan bakıldığında futbol yapılması basit bir spor. Yani bir tane topunuz varsa herhangi bir şeyden kale yapıp oynayabiliyorsunuz. Tenis tabi ekipman olarak biraz daha donanım gerektiren bir spor. Baktığınız zaman İstanbul’da da tenis kortu sayısı git gide artıyor. Artık insanlar her istedikleri yerlerde tenis kortu bulabilir noktaya geldi. Tabi insanlara bir yol göstermek lazım, onlara bir kariyer potansiyeli göstermek lazım. Yani biri baktığı zaman benim kızım Sharapova olabilir, benim oğlum Federer olabilir demesi lazım. Bunun için de bunları bizim tanıtmış olmamız lazım. O yüzden aslında buradan başlıyor iş. Burada tabi bu tip turnuvalarla önü açılan bir yol. Tercih anlamına gelince olanaklar arttıkça tenis daha çok tercih edilir oluyor. çünkü tenis bireyin yetişmesinde çok faydalı bir spor. Tenis bir centilmen sporu, düzgün bir birey yetiştiren spor. Rakip puan aldığında karşı tarafın alkışlayacağı kadar centilmen bir spor. ITF Junior seviyesinde maçların hakemsiz oynandığı, rakiplerin birbirlerinin toplarının içerde veya dışarda olduğuna kendilerinin karar verdiği bir spor. O yüzden aslında eğitim anlamında da çok güzel bir formasyon veriyor.

 

 

 

Garanti Koza olarak tenis konusunda ulusalararası turnuvalara da sponsorluklar yapıyorsunuz. Son olarak Londra’da gerçekleşen ITF finaline sponsor oldunuz. Bu çalışmaların devamı ne şekilde gelecek?

 

Tenis operasyonu Garanti Koza’nın bir sosyal sorumluluk projesi. Ve buraya devamlı olarak yatırım yapıyoruz. Hem sosyal sorumluluk hem de aynı zamanda pazarlamada ve PR’da da kullandığımız bir operasyon bu aslında. Bu çapta da ilk olarak lokal olarak Türkiye’de başladık. Daha sonra Bulgaristan projemizle beraber Bulgaristan’da gerçekleştirilen WTA, ITP seviyesindeki turnuvaların isim sponsorluğunu hatta ITP seviyesindeki bir turnuvanın Koza World Of Sports olarak da organizatörlüğünü üstlendik. Yani gitgide büyüyen ve uluslararasına açılan bir yatırım. Bunun son hamlesi olarak da tenis dünyasının en büyük organizasyonu olarak değerlendirilebilecek Londra’daki ITF Finallerine sponsor olmaya karar verdik. Ve gold sponsor olarak ilk kez bir Türk markasını bu kadar büyük bir tenis turnuvasında temsil etme fırsatı bulduk. Aslında bu da bizim yatırımlarımızın bir sonraki aşamasıydı. Tabi ki bu alanda yatırımlarımız devam edecek. Garanti Koza’nın aktif olduğu veya potansiyel gördüğü yerlerde bu tür yatırımlarımızı hep tenis üzerinden yapmayı tercih ediyoruz ve böylece de özellikle dünya sporuna katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

 

 

 

Genç bir yönetici olarak kariyerinizde attığınız adımları ve geldiğiniz noktayı bizlerle paylaşabilir misiniz?

 

32 yaşındayım yaklaşık 10 yıllık bir iş hayatı tecrübem var. Eğitim olarak Michigan üniversitesi’nde Ann Arbor’da makine mühendisliği okudum. Daha sonra bir danışmanlık kariyerim oldu. Yaklaşık 4 sene finans sektöründe dünya çapında bir yönetim danışmanlığı şirketinde çalıştım. Geçtiğimiz 6 senedir de Garanti Koza’da çalışıyorum. Garanti Koza bünyesinde de birçok farklı operasyonun parçası oldum. Aslında Garanti Koza maceram 2004 yılında başladı. O zamanlar stajyer olarak satış ekibinde çalışıyordum. Daha sonra danışmanlık kariyerimin ardından Garanti Koza’da iş geliştirmede görev aldım. Koza World Of Sports Projesi gündeme geldiğinde 2012 yılında proje koordinatörü olarak Koza World Of Sports Projesi’nin bütün işlerini yönetmeye başladım. Daha sonra proje hayata geçtiğinde Koza World Of Sports Genel Müdürlüğü’ne atandım. Bununla beraber Garanti Koza’nın Bulgaristan operasyonları başladığında iş geliştirme geçmişim olduğu için o operasyona da müdahil oldum. Ve şu anda Garanti Koza’nın Bulgaristan’daki inşaat operasyonlarının yönetimini üstleniyorum. Aynı zamanda da Koza World Of Sports’un Genel Müdürlük görevindeyim ve TEB BNP Paribas İstanbul Cup ve İstanbul Open’ın direktörüyüm.

 

 

Fotoğraflar: Yavuz Kaynar