Birlikteyken Bir Milyon Kez Daha Güçlüyüz

Birlikteyken Bir Milyon Kez Daha Güçlüyüz Birlikteyken Bir Milyon Kez Daha Güçlüyüz

Ayrı dünyalar yaşarken aynı amaç için bir araya gelmişler ve bir vakıf çalışmasında tanışmışlar. O günden sonra başlayan dostlukları zamanla kardeşlik boyutuna ulaşmış. Kendilerini kan bağı olmayan kız kardeşler olarak adlandırıyorlar ve bir arada olduklarında bir milyon kez daha güçlü olduklarını söylüyorlar...

Şu sıralar tanışmalarına ve bu dostluğun doğmasına vesile olan Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın bu yıl 13.’sü gerçekleşecek alışveriş etkinliği olan TOG Bazar’ın hazırlıklarına odaklanan Zeynep üstünel, Hülya Eltemur ve Burcu Hanif sosyal sorumluluk çalışmalarıyla da örnek teşkil eden isimlerin başında geliyorlar.

Şapka çıkartılacak bir dostluğa sahip olan sosyal yaşam dünyasının yardım melekleri Zeynep üstünel, Hülya Eltemur ve Burcu Hanif dostluklarını, vakıf çalışmalarını, yaşam felsefelerini ve kendileri hakkında merak edilenleri sıcacık kareler eşliğinde Klass okurları için anlattılar.

 

BURCU HANİF:Tanıştıktan sonra çok kısa sürede yakınlaştık ve birlikte vakit geçirmekten keyif almaya başladık. Hayata bakış açımız ve değerlerimiz çok ortak olduğu için paylaşımlarımız vakıf çalışmaları dışında da artarak devam etti. Onlar için “dost” kelimesi tam istediğim manayı veremeyeceği için, “ayrı kandan kız kardeşler” tanımı benim hislerime daha iyi tercüman olacaktır sanırım.”

 

BURCU HANİF: “TOG bana değiştirmek için gönüllü olmayı, söylenmeyi bırakıp eyleme geçmeyi, taşın altına elimi koyup sorumluluk almayı öğretti. TOG’da gönüllü olduktan sonra farklılıklara saygı duymayı, önyargılardan arınmayı, empati kurmayı, sanırım en önemlisi de daha bilinçli bir yurttaş olmayı öğrendim.”

 

HüLYA ELTEMUR:TOG’a çok şey borçluyum. En önemlisi birilerine fayda sağlayabilmek için fırsatlar veriyor, yollar açıyor bana. “Ben ne için varım” diye sorguladığımda hayatına dokunabildiğiniz gönüller geliyor aklıma ki bu benim için çok önemli.”

 

HüLYA ELTEMUR:Zeynep ve Burcu benim çok kıymetlilerim, kızkardeşlerim adeta. Aynalarım çoğu zaman. Burcu’nun sağ duyusunu can kulağıyla dinlerim, akla yatırdığı gibi kalbiyle de onay verir her türlü konuya. Zeynep cesur yüreğim, cesaretim. Samimiyet ve iyi huy deyince aklıma gelenim. İkisi de iyi ki hayatımdalar, yoksa çok eksik kalırdım. Sohbetlerimizin derinliği ve içtenliği, keyifle geçen yıllarım, iyi kötü yollarım birçok şey onlara çıkar.”

 

ZEYNEP üSTüNEL: Onlarla birlikteyken bir milyon kez daha güçlüyümdür. çoğu kimsede olmayan yürekleri vardır. Bilirim ki hep arkamdadırlar. Gerektiğinde frenler, gerektiğinde cesaretlendirirler. Hep ileri giderler. Onlarla zaman su gibi akar. Dedikodu da yaparız, dünyayı da kurtarırız. Ben çok şanslıyım çünkü onlar benim müthiş ikilimdir...

 

ZEYNEP üSTüNEL: “İyi insan ol, sev, önyargılarından kurtul, Atatürk ilke ve İnkılaplarından ayrılma, Paylaş, Hak Yeme, Saygı Duy, Kendini geliştir -çünkü en büyük güç bilgidir-.”

 

çok yakın arkadaş olmakla birlikte çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde gönül birliği yapıp önemli çalışmalar gerçekleştirdiniz. öncelikle arkadaşlığınıza değinmek istersek bizlere bu sıkı arkadaşlığın nasıl başladığından ve birbirinizin hayatınızdaki öneminden bahsedebilir misiniz?

HüLYA ELTEMUR: Bizi bir araya getiren Toplum Gönüllüleri Vakfı olmakla beraber hayata aynı pencereden bakıyor olmamızdı ki birbirimizi gördük. Yapabileceklerimize inandık, aynı dili konuşarak birbirimizi anladık. Böylelikle de hayatlarımızda yerimizi sakinlik ve samimiyet ile aldık.

ZEYNEP üSTüNEL: Birbirimizi tanıdıkça dost olduk. İkisi de vazgeçilmezimdir. Biraz klişe olacak ama “Kan bağı olmayan ama gerçek kardeşten farkı olmayan kardeşlerimdir”

BURCU HANİF: Tanıştıktan sonra çok kısa sürede yakınlaştık ve birlikte vakit geçirmekten keyif almaya başladık. Hayata bakış açımız ve değerlerimiz çok ortak olduğu için paylaşımlarımız vakıf çalışmaları dışında da artarak devam etti. Onlar için “dost” kelimesi tam istediğim manayı veremeyeceği için, “ayrı kandan kız kardeşler” tanımı benim hislerime daha iyi tercüman olacaktır sanırım. Geçen sene önemli bir ameliyat geçirdim, sonrasında ise uzunca bir zaman hastanede kalmam, taburcu olduktan sonra ise 1 senelik tedavi süreci yaşamam gerekti. Bu zaman zarfında bana gerek hastanede, gerekse tedavi süresince gösterdikleri ilgi, şefkat ve sevgiyi unutmam mümkün değil. Bana kendimi çok özel hissettirdiler, kendi hayatlarını arka plana atarak, tüm programlarını bana göre düzenlediler. Kızkardeşim Begüm’ün en büyük destekçileri oldular. Hastanede iki hafta Begüm’le nöbetleşe, yorulmak bilmeden refakatçi kaldılar. Tedavim boyunca benden önce hastaneye gelip, tam bir sene boyunca aksatmadan bana eşlik ettiler; evime en sevdiğim yemekleri yapıp taşıdılar. özetle hem Zeynep hem de Hülya çok özel iki ruha sahip, bende sonsuz kredisi olan, benim çok kıymetli kızkardeşlerim…

 

Her biriniz önemli sivil toplum kuruluşlarında bilfiil görev alıyor ve Türkiye’nin yardım meleklerinden birisiniz. Toplum Gönüllüler Vakfı ise üçünüzün de uzun yıllardır gönülden destek verdiği bir vakıf. Bu vakfın hayatınızdaki yeri nedir?

H.E.: TOG’a çok şey borçluyum. En önemlisi birilerine fayda sağlayabilmek için fırsatlar veriyor, yollar açıyor bana. “Ben ne için varım” diye sorguladığımda hayatına dokunabildiğiniz gönüller geliyor aklıma ki bu benim için çok önemli.

Z.ü.: Ben Sedef Betil’le birlikte 1999’da ilkokul çocuklarına okul sonrası eğitim desteği veren Pembe Ev’de gönüllü çalışmaya başladım. Sonrasında 2002’de İbrahim Betil’in Başkanlığında TOG’un kurulmasıyla da TOG gönüllüsü oldum. Şu an hem Sosyal Komite, hem de Mütevelli Heyet üyesiyim. Vakıf benim için bir hayat okulu oldu. Gençlerle çalışmak, çeşitliliğe, karşıtlığa, farklılıklara saygı duymamı, ön yargılarımdan kurtulmamı, değişimin gerekliliğini ve hızına ayak uydurmanın önemini, eğitimin yaşam boyu olduğunu ve her şeyden önce gençliğin gücüne inanmanın önemini anlamamı sağladı ve daha iyi bir insan olmam için neler yapmam gerektiğini öğretti.

B.H.: Ben vakıf çalışmalarına ilk olarak dokuz sene önce,17-25 yaş arasındaki gençlerin güçlendirilmesi için faaliyet yürüten Toplum Gönüllüleri Vakfı’nda (TOG) başladım. Halen TOG sosyal komitenin düzenlediği faaliyetlerin iletişim çalışmalarında vakfa destek veriyorum. TOG vakıf çalışmalarını gerçek anlamda öğrenebileceğiniz bir okul gibidir. “Eleştirmek için değil, değiştirmek için gönüllüyüz” diye güzel bir söylemi de vardır vakfımızın. TOG bana değiştirmek için gönüllü olmayı, söylenmeyi bırakıp eyleme geçmeyi, taşın altına elimi koyup sorumluluk almayı öğretti. TOG’da gönüllü olduktan sonra farklılıklara saygı duymayı, önyargılardan arınmayı, empati kurmayı, sanırım en önemlisi de daha bilinçli bir yurttaş olmayı öğrendim.

 

Toplum Gönüllüleri Vakfı Türkiye’nin dört bir yanında çok önemli çalışmalar yapıyor. Gençlerin önünü açıyor ve çok güzel projelerin altına imza atıyor. Kaynak yaratma sürecinde ise sizlere büyük rol düşüyor ve bu anlamda fark yaratan çalışmalar yapıyorsunuz. Peki TOG sosyal komitesi üyeleri olarak gündeminizdeki projelerden bahsedebilir misiniz?

H.E.: Bir süre ara verdiğimiz ‘Tog ile Geziyoruz’ seyahatlerimize tekrar başladık. Sagalassos, Göbeklitepe ve Kars’a gittik. Sırada Nisan ayında yapacağımız Adana/çukurova gezimiz var. Seyahatlerimizde o şehirdeki üniversitelerde okuyan ve gönüllülük yapan TOG’lu gençler ile de bir araya geliyoruz. Projelerini yakından tanıma fırsatımız oluyor. Ayrıca sanata destek vermeye çalışıyoruz.

Z.ü.: Tiyatro, konser, sinema ve söyleşilere bilet satıyoruz. Dizi yemekleri organize ediyoruz. çeşitli markalarla sponsorluk çalışmaları yapıyoruz. En büyük kaynak gelirimiz ise 12 senedir düzenlediğimiz TOG Bazar Alışveriş Festivalimizdir.

 

Fotoğraflar: Ahmet çevik

Mekan: Daily News Etiler

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Nisan sayısında..