Fatih Eke : “Yakin Bir Dönemde Tüm Dünyada Ses Getirecek Bir Şirket Olacağimiz Aşikar”

Fatih Eke : “Yakin Bir Dönemde Tüm Dünyada Ses Getirecek Bir Şirket Olacağimiz Aşikar” Fatih Eke : “Yakin Bir Dönemde Tüm Dünyada Ses Getirecek Bir Şirket Olacağimiz Aşikar”

Nigella Group Kurucusu Fatih Eke, Yeni Blockchain Sistemi Nigella Chain’i İlk Kez Klass’a Anlatti Kaliteli bitkisel ürünleriyle doğrudan satış sektöründe eşine az rastlanır bir başarı yakalayan ve çok sayıda ülkeye gerçekleştirdiği ihracatla çörek otunu dünya çapında tanıtmayı başaran Nigella Group, şimdi de kendi blockchain sistemi Nigella Chain’i geliştirerek öncü bir projeye imza attı. Üretim ve ödeme sistemlerinde teknolojinin sağladığı imkânlardan en üst seviyede yararlanan Nigella Group, böylece üretim  takip sisteminde yaşanabilecek sorunların da önüne geçiyor. Nigella Group Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Fatih Eke ile ürünlerinin özelliklerini, yeni blockchain sistemlerini, bu sistemin sağladığı avantajları ve başarı sırlarını Fairmont Hotel Quasar’ın muhteşem atmosferinde Klass okurları için konuştuk.  

 Fatih Bey, Nigella Group olarak 63 ülkeye ihracat yaparak kaliteli ürünlerinizle doğrudan satış sektöründe önemli bir başarı yakaladınız. Öncelikle sizi ve ürünlerinizi okuyucularımız için daha yakından tanıyabilir miyiz?
Bundan tam 9 sene önce çörek otunu dünyaya yaymak ve tanıtmak amacıyla çörek otlu ürünlerin yapıldığı, satıldığı bir platform oluşturmak istedim. Tabii çörek otunu kimse tanımıyordu, insanlar sadece ismini biliyordu. Bunu hangi satış yöntemiyle satayım diye düşündüğümde evveliyatını da çok iyi bildiğim doğrudan satış sektörünü kullanmak istedim. Öncelikle insanların çörekotu bitkisini tanıması gerekiyordu ve doğrudan satış işinde de ürünler kullanılıp tavsiye edilerek satıldığı için bunun benim hedefimi gerçekleştireceğini düşündüm. Tabii Türkiye’de kısa sürede ciddi bir talep oldu. Özellikle ürünler konusunda çok dikkatli bir firmayız. Çörek otu’nun katıksız ve saf olmasına, özellikle Anadolu çörek otu olmasına dikkat ediyoruz.  Anadolu dışında hiçbir yerden hammadde kullanmıyoruz. Ürünlerimizin kalitesi anlaşılmaya başladı ve Türkiye ile birlikte önce Azerbaycan’dan talep geldi, sonra Orta Asya ülkelerinden. Birkaç yıl içerisinde 11 ülkede şirketlerimizi kurup, ürünlerimizin izinlerini alarak satışlarımıza başladık.

Şimdi de yine çok farklı bir hikayeniz başlıyor. Ürünlerinizin satışı için kendi blockchain sisteminizi kullanmaya başladınız. Nigella Chain’in hikâyesini bizimle paylaşabilir misiniz?
Orta Asya ve Türki Cumhuriyetlerde başarılarımız arttıkça bir süre sonra sahte ürünlerimizin üretilmesi, finans ve tedarik zinciri problemi yaşamaya başladık. Böyle olunca bunu nasıl engelleyebileceğimizi düşünüyor olduk. İstihdam çok ciddi bir maliyet. Uluslararası tedarik zincirinde takip sistemleri de ciddi problem. Bunu çözmek için, kripto paraların arka planında bulunan blockchain sistemini araştırmaya başladım. Bunun bizim ürün takip problemini çözebileceğini gördük. Birilerinin yazılımını alıp kullanmak yerine kendi blockchain sistemimizi oluşturmaya karar verdik. Nigella Chain de böyle doğdu. Bu manada dünyada blockchain’in gerçek hayata indirgendiği en ciddi proje oldu. Bu ekosisteme “nigella” dememizin sebebi de tamamen çörek otunun latince ismi olmasından dolayı. Bu şekilde çörek otunu dünyaya tanıtma amacımızı farklı alanlarda da gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum.

Bu teknoloji size ne gibi avantajlar sağladı?
Tabii bu tarz projeler ilk bakışta anlaşılamıyor. Arka planına vakıf çok az insan var. Ben de blockchain, yapay zeka, semantik web konularına ilgi duymaya başladıktan sonra çok büyük bir projenin içerisine girdiğimi gördüm. Şu anda üretim takip sistemleri geliştiriyoruz. Tarladan son kullanıcıya kadar ürünün takip edilmesi, çiftçisiz tarım, toprağın daha yerinde analiz edilmesi, yerinde tohumların sulanması gibi. İstihdam konusunda elbette buna itiraz gelecektir ama insan eli değmeden tamamen doğal şeyler yapabilmek, insanın zaaflarına ve inisiyatifine bırakmadan üretim ve ödeme sistemleri geliştirmek daha mantıklı geldi. Çünkü özellikle işin finans tarafında telafi edemeyeceğiz çok ciddi zararlar olmaya başlıyor. Ben bu noktada çok ciddi zarar ettim. 2022 ve 2023 yılında 6 buçuk milyon dolar değerinde sahte ürün yakalattım. Bundan dolayı teknolojinin gelecekte sunacağı şeyleri biraz daha önceden şirketlerimizde uygulamaya koyduk ve şu an çok iyi bir aşamaya geldik. İlerleyen dönemde tüm dünyada ses getirecek bir şirket olacağımız aşikar. Yeteri kadar deneyim yaşayarak önemli tecrübeler edindik.  Blockchain teknolojisini tarım, üretim gibi birkaç alanda uygulamaya başladık bile.

Ürün gamınızı genişletmeyi düşünüyor musunuz? Bir hedef kitlenizi nasıl konumlandırdınız?
Bizim bu konuda belirlediğimiz bir konsept var. Biz trendler üzerinde çalışmıyoruz. Satılacak ürün üretmiyoruz, faydalı ürün üretiyoruz. 21. yy. da kahvenin dünya genelinde satış trendini dikkate alarak çörek otu ile kahveyi buluşturan, harmanlayan ilk firmayız. Özel karışım kahvemiz ile farklı damaklara hitap edecek kahvelerimizin de satış oranları çok yüksek.  Kozmetik ürünlerimizden gıda takviyelerimize ve sağlıklı içeceklerimize kadar tüm ürünlerimizi önce kendimiz kullanıyoruz. Daha çok doğru ürünler ile doğru işi yapmaya odaklanıyoruz. Ürün gamımızın genişlemesi benim açımdan çok önemli bir konu değil. Eğer bir ihtiyaç varsa zaten o yönde hareket ederiz. Ürünlerimizin kalitesine ve satış fiyatına göre hedef kitlemiz otomatik olarak oluşuyor. Hammaddesi Türkiye’de olan bir ürünü uygun fiyata satabilirsiniz belki ama Türkiye’de olmayan bazı hammaddeler kullandığınızda siz değil kimse ucuz satamaz. Organik gıda ve bitkisel kozmetik gitgide önem kazanmaya başladı. Tabii bu tarz ürünlere gelir seviyesi yüksek olan insanlar daha çok rağbet gösteriyor ama pandemi ile birlikte insanlar sağlıklı yaşama ve gıda takviyeleri kullanmaya önem vermeye başladı.

“TEK AMACIM ÇÖREK OTUNU TÜM DÜNYANIN TANIMASI”

Çörek otu satışınızda istediğiniz başarıya ulaştığınızı düşünüyor musunuz? Başarı sırlarınız nelerdir?
Tüm dünyanın Çörek Otu’na ihtiyacı olduğuna emindim. Bu anlamda bir zorluk çekmedim. Sadece Çörek otunun kalitesini korumada zorluk çektim. Kaliteyi hiç bozmadan ilerlemeye çalıştık. Hedeflerimizin hepsine ulaştık hatta hedeflerimizi aştık diyebilirim. Beklediğimizden çok daha fazla talep aldık. Vizyonumuzu genişlettik. Ticari olarak kendime bir rakip belirlemedim, kimseyi geçmek gibi bir derdim yok. Tek amacım çörek otunun tüm dünyada tanıması. Biz de buna öncü olmak istiyoruz. Her zorluk bir sınavdır. Uzun vadeli planlar kurup günlük yaşamak gerekiyor. Eğer bir başarı varsa bugünün problemleriyle bugün yüzleşmek gerekir. Dünün problemlerini düşünüp çok da karamsar olmamak, yarının da olacaklarına çok takılmamak gerekir. Herkesin kendi yolunu çizmesi gerektiğine inanıyorum.