Nafaka meselesi uzun süredir hem adliyelerde hem de kamuoyunda tartışma konusu. Ancak son yıllarda bu tartışmalar “nafaka adaletsizliği” söylemiyle daha görünür hale geldi. Özellikle “ömür boyu nafaka” kavramı, birçok erkeğin sesi olurken, tartışmaların toplumsal cinsiyet temelli bir çatışmaya dönüştüğü de gözden kaçmamalı.
Gerçekten de süresiz nafaka bazı erkekler açısından ciddi mağduriyetlere yol açabiliyor. Kimi zaman kısa süreli bir evliliğin ardından uzun yıllar süren nafaka ödemeleri söz konusu olabiliyor. Bu durum sadece ekonomik değil, psikolojik açıdan da yıpratıcı olabiliyor. Emekli olmuş, yeniden evlenmiş ya da gelir seviyesi düşmüş kişilerin nafaka yükümlülüğü karşısında çaresizlik yaşadığı örneklerle sıkça karşılaşıyoruz.
Ancak bu tartışmanın diğer cephesinde, boşanma sonrası yaşam mücadelesi veren kadınlar yer alıyor. Evli kaldığı süre boyunca iş hayatından uzak kalmış, çocukların bakımını üstlenmiş, maddi anlamda eşine bağımlı bir düzen kurmuş bir kadının, boşanmayla birlikte birden bire ayakta kalması bekleniyor. Süreli nafaka uygulaması hâlinde bu kadınların kısa sürede istikrarlı bir gelir elde etmesi kolay değil. Özellikle çocuklu ve yaşça ilerlemiş kadınlar için bu süre daha da uzuyor. Dolayısıyla süresi dolan bir nafakanın ardından kadınların yoksulluğa sürüklendiği vakalar da yok değil.
Bu noktada önemli olan, nafaka sisteminin ne tamamen süresiz kalması ne de mutlak surette süreyle sınırlandırılması. Her boşanma kendi özel koşulları içinde değerlendirilmeli. Evliliğin süresi, tarafların ekonomik durumu, çocukların varlığı, kadının iş gücüne dönüş kapasitesi gibi pek çok unsur, mahkemeler tarafından esnek ve adil bir şekilde dikkate alınmalı. Tarafların mağduriyetini azaltacak sosyal destek mekanizmaları güçlendirilmeli, nafaka bir ceza değil, tarafların yeni hayatlarına geçişini kolaylaştıran adil bir denge unsuru olarak görülmeli.
Bu mesele bir cinsiyet mücadelesi değil, adalet arayışıdır. Kadını da erkeği de koruyan, bireyin onuruna ve yaşam koşullarına uygun çözümler üretmek, hem hukukçuların hem de toplumun ortak sorumluluğudur. Nafaka, yalnızca bir ödeme meselesi değil; bazen hayatın yeniden kurulabilmesi için gerekli olan bir zaman kazandırıcıdır. Bu nedenle, meseleye bağıran sloganlarla değil, sessiz kalanların hayatlarına kulak vererek yaklaşmak gerekir. Diğer Tüm Yazılar