Moda dünyasında bazen öyle anlar olur ki, yalnızca bir dönemi değil, bir devri kapatır. İşte geçtiğimiz günlerde yaşanan tam olarak bu. Neredeyse 30 yıldır Versace’nin ruhunu taşıyan, podyumlara ateş düşüren, moda dünyasının en güçlü kadınlarından biri olan Donatella Versace, kreatif direktörlük görevinden ayrıldığını açıkladı. Ve böylece bir çağ kapandı.
1997 yılında kardeşi Gianni Versace’nin trajik ölümüyle sarsılan Donatella, acısını içine gömüp tahtı devraldı. Ama öyle bir devraldı ki, yalnızca kardeşinin mirasını yaşatmakla kalmadı; Versace’yi başlı başına bir moda imparatorluğuna dönüştürdü. Altın düğmeler, keskin hatlar, dramatik yırtmaçlar, taşkın renkler... Donatella'nın dokunuşu her bir koleksiyonda kendini haykırdı. Ve şimdi o, “Versace benim DNA’mda” diyerek sahneden çekiliyor.
Sadece Donatella’nın vedasıyla sarsılmadık. Bir diğer bomba haber de markanın geleceğiyle ilgili geldi: Versace, İtalyan moda devi Prada’ya satıldı. Evet, yanlış duymadınız. O asi, başına buyruk, İtalyan lüksünün zirvesindeki marka, artık başka bir moda devinin kanatları altında yoluna devam edecek. Bu yalnızca bir satış değil, bu bir kimlik dönüşümünün habercisi. “Versace özünü koruyabilecek mi?” sorusu şimdiden kulislerde fısıldanıyor.
Ve sahneye yeni bir isim çıkıyor: Dario Vitale. Donatella’nın koltuğunu devrettiği bu genç isim, yeni bir vizyon vaat ediyor. Ama kabul edelim, hepimiz “Dario kim?” diye hafifçe kaşımızı kaldırmadık mı? Moda dünyası için sürpriz bir tercih ama belki de tam da bu yüzden heyecan verici. Belki Versace’de yepyeni bir çağ başlıyordur. Ya da belki biz hâlâ Donatella’nın sarı saçlarını ve güneş gözlüklerini unutmaya hazır değilizdir.
Donatella sadece bir kreatif direktör değildi. O bir fenomendi. Onun geceleri, defile sonrası partileri, kırmızı halıda yürüyen yıldızları giydirişi... Hepsi birer efsane. Şimdi bir devir kapanıyor. Ama geriye altınla yazılmış bir moda tarihçesi kalıyor.
Yeni dönemde neler olur bilinmez, ama bir şey kesin: Versace artık eskisi gibi olmayacak.
Ve belki de hiçbir zaman da olmamalı.
Ama söylemeden edemem… Donatella’sız podyumlar biraz renksiz kalacak.