Değişim kelimesinin yeniliği, umudu çağırması ne güzeldir...
Kötüye, mutsuzluğa doğru bir gidişi göstermesi ise, yarınlarımızı karartmaktadır...
Ne yazık ki örnekleri günümüzde de az değildir...



Pek çoğumuz daha iyi yaşamak, daha iyi çevrede bulunmak için geçiririz yaşamımızı...
Bize okula gitmemiz, çalışmamız, kendimizi geliştirmemiz öğütlenir...
Bir süre sonra hayata atılırız... Bir çoğumuz mutlu değildir hatta yılgın ve tatminsizdir.
Çünkü; Yaşam denilen bu oyunu nasıl oynayacağımızı bilemeyiz...
Zaman içinde bir şeylerin iyi gitmediğini, değişmesi gerektiğini anlarız... 

Başlarda bize iyi geldiğini düşündüğümüz yenilikler isteriz hayatımızda...
Bazen bir ayakkabı bizi cezbeder, almak için karşı konulmaz bir istek duyarız...
Bir süre sonra büyük bir hevesle aldığımız ayakkabının eski cazibesi kalmaz… Çünkü; 
Yeni bir şeyler alarak veya dışımızı yenileyerek, değişim sandığımız kısa süreli bir tatmin yaşarız...

Oysa değişim ihtiyacımız çok daha derinlerdedir… Ruhumuzdadır, inançlarımızdadır...
Peki inançlarımız, bakış açımız eskidiğinde, bize artık destek vermediğinde ne yaparız?
Onları bırakmamak için daha mı sıkı sarılırız yoksa sorgulamaya mı başlarız?
Kendimizi ve yaşamımızı sorgulamaya başladığımızda değişim zamanı gelmiştir işte...
Değişim; inançlarımızı, fikirlerimizi ve bakış açımızı sorgulamayı seçtiğimiz an gerçekleşir...

Çoğumuz esnek olmayan, katı ve değişmeyen kavramlar içinde sıkışıp kalmışız.
Onlar bize ailemizde, okulda ve toplumun içinde öğretilmişlerdir...
Güçlü fikirlerin, inançların, bizi diğerlerinden üstün ve güvenilir kılacağı öğretilmiştir bize...
Peki böyle mi olmuştur? Her inanç, her fikir gerçekten güçlü müdür?
Böyle olmadığını bugün yaşamakta olduğumuz hayat bize söylüyor aslında...
Eskide kalmış, değişim geçirmemiş, geleceğe ait yeni bir vizyonu olmayan,
İçinde sevgi, hoşgörü, özgürlük, adalet barındırmayan hiçbir inanç ve fikir güçlü değildir...
Dünya'ya özellikle de Ortadoğu'ya baktığımızda; üzerinde düşünülmeyen,
İnanç adı altında zihinlere enjekte edilen yanlışların ülkeleri ne hale getirdiğini görüyoruz...

Kendimize ve hayatımıza baktığımızda ise; 
Takılıp kaldığımız yanlış fikirlerin oluşturduğu bir labirentin içinde olduğumuzu görüyorum...
Bir inanç, bir kavram bir ilke buluyoruz ve bunun her durumda işe yaradığına inanıyoruz...
Uygulamaya geçtiğimizde hayal kırıklığı içerisinde işe yaramadığını görüyoruz...
Sonuçta bunlar bize yük oluyor ama biz nedenleri ve sonuçları üzerinde düşünmüyoruz.
Sırtımızdaki bu yüke ihtiyacımız var mı yok mu tartışmıyoruz bile...

Taşımakta olduğumuz yüklerin nedeni yanlış inançlarımız ve değişime ihtiyaç duymamamızdır...
İnsan yedisinde neyse yetmişinde aynıdır diye tutturmuş gidiyoruz... Neden peki?
Çünkü işimize gelmiyor, çünkü tembeliz, çünkü kendi değerlerimizin farkında değiliz...
Çünkü dünyaya niçin geldiğimizi ve nasıl yaşamamız gerektiğini bilmiyoruz...
O'nun insanı her derdin devası olacak nasıl bir güçle gönderdiğinin farkında değiliz...
Hatta kendimizi sevmiyoruz... Yanlış okumadınız -kendimizi sev-mi-yo-ruz!!

Kendini gerçekten seven insan, özündeki güzelliğin farkına varır ve oya gibi işler...
Kendini dinler, sorgular hayatı... Kendi hazinesine kör bakmaz... Huzuru dışarıda aramaz...
Allah'ın ona verdiği aklı, sevgiyle inançla doğru düşüncelerle zenginleştirerek kullanır...
Sahip olduğu her şey için şükreder... Hatalarını düzeltmek ister... Ümitsizliğe kapılmaz...
Zamana yayarak, yılmadan kendini temiz ve pozitif düşüncelerle değiştirir ve yeniler 
Yeni bir kavrayışla, gücüne, hayallerine, yaratıcılığına sahip çıkarak kendini yeniden kazanır...

Yenilenmeye, değişime, umuda en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz...
Etrafımızda bin bir dert var... Covid belası, savaş korkusu, geçim sıkıntısı...
Say say bitmiyor! Bize dışarıdan enjekte edilen pek çok sorun içerisinde debeleniyoruz...
Bunların altında ezilmeyeceğiz... Var gücümüzle mücadele edeceğiz... 
Çare bizde. Kendimize yapacağımız telkinlerle bizi aşağı çeken düşünceleri değiştirmekte...
Hem kendimize hem de çevremize eylemde ve pratikte umut aşılamakta...
Korkmadan olun umut aşısını… 1 doz-2 doz-3 doz! Olun olabildiğiniz kadar...

Seçtiğimiz düşüncelerin hayatımızı değiştireceğine inanıp, kontrolünü ele alarak,
Yeni bir başlangıç yapmamız neden mümkün olmasın ki?
O zaman son sözü Yunanlı filozof Epiktetos'a bırakalım; 
“Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsan, niye bugünden başlamıyorsun"!!!
  Diğer Tüm Yazılar