Bir çoğumuz atacağımız her adım öncesinde alacağımız yorumu düşünüyor. Kim ne der diye o kadar çok düşünüyoruz ki yapmayı istediğimiz her şeyi daha başlamadan sonlandırıyoruz…

Kendi kendimize çürütüyoruz. Sonra da içimizde uhde olarak kalıyor. Halbuki yap gitsin. Başarısız ol, ne olacak? Ama insanların yorumu, bizim hakkımızda ne düşüneceği o kadar önemli ki, bizler sırf bu yorumlar için isteklerimizden ve hayallerimizden vazgeçiyoruz. İnsanız, kendimizi beğendirme içgüdümüz, iyi yorum alma konusundaki hevesimiz doğamızda var. Ama bu mücadele etmemiz gereken bir güdü iken, günümüzde bu güdü ile mücadele etmek daha da zorlaşıyor. Çünkü sosyal medya denilen bir gerçek var. Malumunuz sosyal medya denilen olgu tamamen yorum alma ve beğenilme üzerine kurgulanmış bir ortam. Bu ortamda ön plana çıkmanız için bile çok beğeni, yorum almanız gerekiyor. Gerçekten çok yıpratıcı bir durum. Psikologlar, kişisel gelişim uzmanları her ne kadar benliğinizi ortaya koymanın yolunun başkalarının hakkınızdaki düşüncelerini kafanıza takmamanız gerektiğini söyleseler de yaşam alanımızda bir şekilde bunların içine çekiliyoruz. Eğer başkalarının yorumlarını çok önemseyen birisiysek, içinde bulunduğumuz çağda işimiz çok daha zor olabiliyor.  
Ben bunları yazarken sizlerle empati kurmak adına birinci çoğul şahıs çekiminde yazdım. Yoksa beni tanıyan herkes yorumların ve beğenilerin benim için ne kadar önemsiz olduğunu bilirler. Çünkü attığım hiçbir adımı başkaları ne der kaygısı içinde atmıyorum. Attığım adımın önce içime sinmesi önemli, sonrasında da hayata geçiriyorum. Hayallerimi paylaşmaktan asla geri kalmıyorum. Hayallerimi paylaştığım insanların o an ne düşündüğünden ziyade benim ne düşündüğüm önemli diye kurguluyorum herşeyi. Bu o insanların düşüncelerini önemsemediğim anlamına gelmesin. Çok önemsiyorum. Ama benim hakkımda ne düşündüklerini önemsemiyorum. Çünkü ben kendimi biliyorum, kendimden eminim. Herkese kendimi en iyi şekilde anlatabilmem mümkün değil. Herkesin algılama, ön yargı, yorumlama şekli farkıdır. Bir sürü insan tanıyoruz ve onların yorumlarına göre hareket edersek vay halimize.


İnanın bana hayat başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüklerini düşünecek kadar uzun değil. Hayat bize fırsatları balya balya sunmuyor. Biz o fırsatları keşfedip kendimiz büyütüyoruz ve hayallerimize gitme yolunda bir basamak için kullanıyoruz. O yüzden başkası ne der diye adım atmaktan geri kalmayın. Ya da başkası ne der diye adım atıp da pişman olduğunuz yoldan dönmekten çekinmeyin. Bu hayatta her şey biz insanlar için. Adım atma özgürlüğümüz de vazgeçme özgürlüğümüz de bizim elimizde. Lütfen başkalarının düşüncelerini önceliğiniz haline getirerek hayatınızı geri plana atmayın. Yoksa hayat yolcuğunu içinde keşkeler kalmış biri olarak tamamlamak zorunda kalırsınız.

Gelelim elinizde tuttuğunuz cıvıl cıvıl Ağustos sayımıza. Yaz sayılarımız her zaman iç açıcı güzellikte olur. Çünkü yazın cıvıltısını en iyi şekilde sizlere sunmaya çalışırız. Yaz davetlerinden ve tatil beldelerinden en güzel anları yine Ağustos sayımızda sizlerle paylaştık. Çok değerli isimlerle çok özel söyleşiler gerçekleştirdik. Yaşamlarında keşkeleri olmayan ve hayallerinin gerçekleşmesi için karşısına çıkan her fırsatı değerlendiren birbirinden değerli isimlerin hikayelerine konuk olduk. Yaşamında adım atmaktan çekinmeyen, yeri geldiğinde attığı adımdan vazgeçebilme olgunluğuna sahip olup yeni adımlara yönelen bu çok değerli isimlerin anlattıkları umarım bizlere olduğu gibi sizlere de ilham olur. Bir yandan yazın cıvıltısını yaşadığımız bir yandan da yeni sezona hazırlandığımız şu günlerde bu sözlerimi lütfen küçük bir hatırlatıcı olarak değerlendirin ve başkalarından önce kendi düşüncelerinizi önemseyin.
 

Klass Alın, Klass Okuyun, Klass Olun
Hayat Klass ile güzel…


 

Diğer Tüm Yazılar