Boşanma, sanıldığı gibi bir imzayla başlayan bir süreç değildir.
Çoğu zaman yıllar öncesine dayanır; birlikte susulan akşam yemeklerine, birbirine dönmeden uyunan gecelere, aynı evin içinde giderek yabancılaşan iki ruha.
Biz avukatlar, elimizdeki dilekçelerde sadece olayları özetleriz, ama asıl hikâyeyi müvekkilimizin gözlerinde görürüz.
Çünkü hiçbir evlilik bir anda bitmez. Her ayrılık, çok önce başlamış bir duygusal yıkımın geç gelen sonucudur.
TÜİK verilerine baktığımızda, Türkiye’de boşanma sebepleri arasında ilk sırada “şiddetli geçimsizlik” yer alıyor.
Ardından sadakatsizlik, ekonomik sorunlar, bağımlılıklar, iletişimsizlik gibi nedenler geliyor.
Ama bu başlıklar aslında buzdağının görünen kısmı…
Gerçek sebep çoğu zaman anlaşılmadığını hissetmek, değer görmemek, sevgiyi kaybetmek ya da sadece tükenmek.
“Geçimsizlik” denen şey bazen bir kadının tek başına evliliği taşıma çabasıdır.
Bazen de bir erkeğin, varlığını paylaşmayı değil sadece sürdürmeyi tercih etmesidir.
Kadınlar için boşanma yalnızca bir hukuk süreci değil, aynı zamanda bir cesaret sınavıdır.
Toplumun “yuvanı yıkma”, “çocuk için sabret”, “kadın her şeyi çeker” baskısıyla şekillendirdiği evlilik algısı; mutsuzlukla değil, boşanmayla cezalandırır kadını.
Ama her “kalan” güçlü değildir, her “giden” de zayıf değildir.
Bazen gitmek, kendi hayatına yeniden sahip çıkmaktır.
Ve artık evlilikler yalnızca iki kişi arasında yaşanmıyor.
Sosyal medya, ilişkilerin görünmeyen üçüncü kişisi haline geldi.
Mutluymuş gibi görünmek için verilen pozlar, başkalarının hayatlarına bakarak yapılan kıyaslamalar, “neden beğendin?”, “neden takip ettin?” kavgaları…
Sadakat artık fiziksel sınırları aşan, dijital bir güven meselesine dönüştü.
Gerçek sorunlar konuşulmazken, görünür olmak her şeyin önüne geçmeye başladı.
Unutmayalım…
Boşanma bir başarısızlık değil, bazen iki insanın birbirini daha fazla incitmeden yollarını ayırma şeklidir.
Evlilik kadar ayrılık da saygı ister, anlayış ister.
Ve en önemlisi, kimse bir gün boşanmak için evlenmez.
Ama bazen insan, kendini yeniden kurmak için yıkılmak zorunda kalır.
Biten bir evlilik, başarısızlık değil; cesaretle kendine yeni bir hayat kurabilme iradesidir.
Diğer Tüm Yazılar