İstemek kolaydır ama onun gerçekleşmesini beklemek zordur. Çünkü bekleyiş sabır gerektirir, sabır ise emek. Sahip olmadıklarımızı arzular ve onlara sahip olmak için çaba gösteririz. Ama son bir buçuk yılda çok farklı bir süreç geçirdik. Sahip olduklarımızı yeniden elde edebilmenin sabrını gösterdik. Öyle sen, ben, biz de değil. Tüm dünya olarak bu sabrı gösterdik. Sahip olduklarımızın değerini anlamak için ne kadar da büyük bir dersten geçtik. Ne kadar da büyük bedeller ödedik. Bir virüs yüzünden ne kadar çok canı yitirdik. Maddi-manevi birçok kayıplar yaşandı. Ama hayat bir şekilde devam ediyor. Yaralar bir şekilde sarılıyor. Zorlu dönemler geçiyor.


İnsanlık, tarihi boyunca çok büyük bedeller ödedi, ödemeye de devam ediyor. Bu bedellerden aldığımız dersler ise bizleri evrimleştiriyor. Yaşadığımız şu zorlu günler hala evrim sürecini tamamlamadığımızın önemli bir göstergesiydi. Umarım her birimiz ödediği bedeller dahilinde bu süreçten dersini almıştır.

Çok şükür artık bu sürecin de yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Evde Kal günleri bitiyor. Bence bir buçuk yıllık süreçten sonra güzel bir mükafat sürecinin içindeyiz. Dersimizi layıkıyla almışsak bu önemli hak edişin ve mükafatın kıymetini iyi biliriz. Bilemezsek Ekim’de yine evlere kapanırız. İster miyiz, tabiki de istemeyiz. O zaman tedbirden vazgeçmeden sosyalleşmeye çalışacağız.

İnsanız, sosyal varlıklarız. Bir iken bir şey değiliz ama ikiyken çok şeyiz. İki olduğumuz zaman yapmayacağımız, başaramayacağımız şey yok. Yeter ki isteyelim, yeter ki emek verip sabredelim. Bir arada olmanın, bir arada hareket etmenin gücüne çok inanıyorum. O zaman yapacaklarımız geometrik olarak, katlana katlana artıyor. Gücümüze güç katarak ilerliyoruz. Çok şükür pandemi sürecinde teknolojinin destekleriyle yine bir arada olabildik. Ama yine de yüz yüze değildik. Birbirimizi görebilmenin, sarılmanın değerini, kıymetini ne kadar iyi anladık. Paylaşım süreçlerimiz hep anlık oldu. Derdimizi de sevincimizi de bireysel dünyalarımızda yaşadık. İki boyutlu hallerde sadece anlık işlerimizi halledebildik. Ama halet-i ruhiyemizden bihaber kaldık. Bakışlarımızdan birbirimizi anlayamadık. Ama o günler geçiyor. Bu yazının başından beri dediğim gibi tedbiri elden bırakmazsak bu zorlu günleri bir daha gelmemesi dilekleriyle uğurluyoruz.

Gelelim dergimizin Temmuz sayısına… Sizlere yine yaz aylarının sıcaklığında, büyük keyif alarak okuyacağınız bir dergi hazırladık. Çok değerli isimlerle çok keyifli röportajlar yaptık. Kısıtlamaların kalkması ile birlikte davetler de artık hız kazandı. Hele bu davetlerin yazlık mekanlarda gerçekleşmesi o kadar enerjik karelerin çıkmasına sebep oldu ki ne demek istediğimi dergimiz sayfaları arasında dolaşırken anlayacaksınız. İş, sanat ve sosyal yaşam dünyasından ünlü isimlerin en sıcak yaz tatili karelerini Klass farkı ile sizlere sunduk. Kim, nerede, nasıl tatil yapıyor, her birini sizlere sunduk. Bir de yaz sayılarımızla özdeşleşen bir dosya konusu hazırladık. Ünlü isimlere formlarına ve sağlıklarına nasıl dikkat ettiklerini sorduk. Birbirinden değerli isimlerden çok özel cevaplar aldık. Mutlaka kendi formunuz ile ilgili ip uçları ve önerileri bulacağınız dosya konumuzu inceleyin derim. Kısacası yaz ruhunu yansıtan, röportajlarıyla ilham veren, pozitif haber anlayışıyla mutlu eden bir dergiyi daha sizlerle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyorum...
 

Güzel bir yaz olsun ve en güzel anlarınızda Klass da yanınızda bulunsun. Çünkü Hayat Klass ile güzel….




  Diğer Tüm Yazılar