Hayatta sahip olduklarımızın kıymetini bilmeden, dönüp de sahip olduklarımıza şükretmeden hep daha fazlasını, daha yenisini istiyoruz. İşte asıl tam da bu noktada kaybediyoruz. Sahip olmak istediklerimizin telaşı sahip olduklarımızın tadını çıkartmamıza hep engel oluyor. Tüm düzenimizi bu düsturda kurmuşuz. Ama bir türlü keşfedemedik; gerçekten gerçek mutluluğun nerede olduğunu… Sürekli bir sonrakini hedeflemekten, an’ın tadını çıkaramaz olduk. Şu elimizden akıp giden zamana yazık. Bilmiyorum ki…


Yoksa hayatın cilvesi mi bu? Ama ben gerçekten sıkıldım. Ben bunu burada söylüyorum ama bende aynısı değil miyim? Ben de tam bu eleştirdiğim düzenin oyuncusuyum. Neyse ki bu oyunda oynarken kullandığım enstrümanım yani işim hayatımın en keyif aldığım öğesi… İşte bu yüzden işim vasıtasıyla ulaştığım her bir hedef benim kârım oldu. Şöyle ki; evet hep bir sonrasına odaklandım. Bunu marifet de bildim. Ama bir sonrakine beni ulaştıran işim aynı zamanda benim mutluluk sebeplerimdendi. O yüzden hedef koyarken hiç üşenmedim. Ama o kadar insan var ki hedeflerine ulaşmak için kullandıkları yöntemler onlara keyif vermiyor. Mesela tatili hedef koyup çalışan insanlar var. Bu kişinin sürekli 15 günlük bir mutluluk için gece gündüz çalıştığını, çabaladığını bilmek sizce de üzücü değil mi? Buradan genç okurlarımıza sesleniyorum. Ne olur çalışmak kavramını kafanızda büyütmeyin. Çalışmak size keyif versin. Üretmek size keyif versin. Kendiniz için çalışın. Hep bir adım ilerisini düşünerek çalışmak, bu düzenin oyuncusu olmak maalesef iş hayatının kaderi gibi bir şey. O zaman seveceğiniz işi yapın. İşinizi keyif alacağınız hale getirin. O zaman ne çok çalışmaktan gocunursunuz, ne de yorulursunuz. Ulaştığınız her bir hedef yanınıza kar kalır. Düzenin kurbanı olmazsınız. Sahip olduklarınızın kıymetini bilirsiniz. Sahip olacaklarınız da ayrıca motivasyonuz olsun. Yoksa hayat böyle geçmez. Sahip olduklarımıza şükrettikçe mutlu oluruz.

Sürekli mutlu olacağım diye yaşanmaz. Mutluluk an’dadır. Ve “an” hemen elimizden uçup gider. Sahip olduklarımızın kıymetini bildiğimiz sürece enerjik oluruz. Çünkü mutluluk bizi enerjik hale getirir. O yüzden şevkle çalışmaya devam ederiz. Yaşamın her anını bize sunulan bir fırsatmış gibi algılarız. Aksi takdirde her geçen zamanı kaçırdığımız bir fırsat, her gelecek zamanı da elde etmemiz gereken bir fırsat olarak görürüz. O zaman da mutsuz ve geçmiş ile gelecek arasında hayıflanan insanlar olarak bu yaşamı süreriz.

Unutmayalım şu hayatta fırsatları kendimiz yaratırız. Oturduğumuz yerde fırsatlar ayağımıza gelmez. Hele ki bu dönemde hiç gelmez. Sahip olduğun her ne ise onun değerini şimdi bil. Sahip olduğun bir şey yok mu? İlla ki var. İyice bak ve keşfet. Bu hayatta her birimizin tutunacağı bir dal mutlaka var. Şimdi daha fazlasını mı istiyorsun. Tutunduğun dala iyice sarıl ve bir üstteki dala geçebilmek için fırsatını yakala ve harekete geç. Sakın erteleme. Erteleme ve üşenmek işte yapacağın büyük hatalardan biri olacak. Kendine güven ve erteleme. Haydi şimdi üşenme ve bu satırları tekrar oku ve sahip olduklarının tadını çıkarmaya başla.


Bu ay biz yine keyifle çalıştık. Üşenmedik, ertelemedik ve sizlere en iyiyi sunmak için çabaladık. Sahip olduklarımızın keyfini süre süre, işimize olan tutkumuzu yaşaya yaşaya, bir adım sonrasına minik adımlar ata ata size Ekim sayımızı hazırladık. Artık davetlerin hız kazanmasıyla birlikte sizlere sosyal yaşam dünyasından çok keyifli kareler sunduk. Bolca röportaj yaptık ve çeşitli başarı hikayelerini, yenilikleri sizlerle buluşturduk. Umarım keyifle okur, yaşamınıza dair bolca ilhamlar alırsınız.

Klass Alın, Klass Okuyun, Klass Olun…

Hayat Klass ile güzel…

Diğer Tüm Yazılar