Yurtiçi Ve Yurtdışında Mağaza Sayılarımızı Arttırmaya Devam Edeceğiz

Yurtiçi Ve Yurtdışında Mağaza Sayılarımızı Arttırmaya Devam Edeceğiz Yurtiçi Ve Yurtdışında Mağaza Sayılarımızı Arttırmaya Devam Edeceğiz

İstebuayakkabi.com Ceo’su ve Kurucu Ortağı Ali Meriç markalarının kısa sürede nasıl büyüdüğünü ve gelecek hedeflerini Klass’a anlattı...

Kısa sürede birbirinden şık modelleri ve uygun fiyatlarıyla moda tutkunlarının online alışveriş için tercih ettiği ilk adreslerden biri olan iştebuayakkabi.com, yurtiçi ve yurtdışında açtığı mağazalarla büyümeye devam ediyor. Başarılarının tesadüf olmadığını, ayakkabı sektöründe üretim, perakende ve toptan satış alanındaki 40 yılı aşkın tecrübesini önce ‘şık ve akıllı’ sloganıyla e-ticaret alanına taşıdıklarını belirten istebuayakkabi.com Kurucu Ortağı ve CEO’su Ali Meriç, her şeyin planlı bir şekilde ilerlediğini ve bu sayede güvenilirlik kazanıp daha da büyüdüklerini söylüyor. Genç işadamı Ali Meriç, ayakkabı sektöründe online alışverişin lider markası haline gelen, yurt içinde ‘istebuayakkabi’ yurtdışında ise Shoepink’ adıyla tanınan markalarının büyüme öyküsünü ve gelecek hedeflerini Klass okurları için anlattı.

 

“İstabuayakkabi.com ailesi olarak bir sene sonrasını bugünden görebildiğimiz bir planla hareket ediyoruz. Ciddi bir networkümüzün olması ve ailemizin de bu işten geliyor olması bize çok büyük bir avantaj. Hem ayakkabıyı biliyor olmamız hem de networkümüzün iyi olması; online olarak başladığımız günlerden bugüne, Türkiye’de altı şubesi olan ve büyümeye devam eden bir marka olmamızı sağladı.”

 

Mağazacılıktaki hedefimizi ikiye ayırdık. Hem yurtiçi hem de yurtdışında bayileşeceğiz. Bizim online satış politikamızla mağaza satış politikamız asla birbirini öldürmeyecek. Türkiye’deki mağaza sayısını 15’e çıkarmak gibi bir hedefimiz var. Eylül ayı gibi Belçika’da bir şubemiz daha açılacak. Ardından Romanya, Moskova ve Belgrad’da da yer almak istiyoruz.  

 

Ali Bey, iştebuayakkabi.com kurulduğu günden beri hızlı bir gelişim gösterdi. Bu gelişimin arkasında yer alan emekten ve elde edilen başarıdan kısaca bahsedebilir misiniz?

Aslında geriye dönüp baktığımızda bu hızlı büyüme bizi de şaşırtıyor. Ama bu bir tesadüf değil; bir sene sonrasını da bugünden görebildiğimiz bir planla hareket ediyoruz. Tabi ki hızlı ilerlemenin çeşitli sebepleri var. Ciddi bir networkümüzün olması ve ailemizin de bu işten geliyor olması bizim için çok büyük avantajlar. Hem ayakkabıyı biliyor olmamız hem de networkümüzün iyi olması; online olarak başladığımız günlerden bugüne, Türkiye’de altı şubesi olan ve büyümeye devam eden bir marka olmamızı sağladı.

 

DİKEY E-TİCARET SİTELERİ İçERİSİNDE HEM ZİYARETçİ SAYISI HEM DE SATIŞ ADETİ OLARAK TüRKİYE’DE LİDERİZ”

Bu işe başlarken sadece online satış olarak mı yola çıktınız? Yoksa bugün vardığınız noktayı hedeflemiş miydiniz?

Aslında mağazacılık anlamında bu kadar büyümeyi hedeflememiştik. Yalnızca ürünlerimizi tanıtıp müşterilerle buluşturabileceğimiz, bizim de ofis olarak kullanabileceğimiz bir mağaza fikri vardı. Fakat Amazon.com’da “Sanalda büyümek istiyorsanız mağazalaşın” şeklindeki yorumu okuyunca kararım netleşti. Bizim mağazayla ilgili doğru yolda olduğumuzu ve korkmamamız gerektiğini gösterdi. Online satış ve mağazacılığın birbirini kesen değil birbirini destekleyen unsurlar olduğunu fark ettik. çünkü mağazanızın olması ciddi anlamda algı olarak sizi bir adım yukarıya taşıyor. Bu bizi online platformda farklı bir noktaya taşıdı. Sonrası zaten bizim dışımızda gelişti. Biz bir iki şube açtıktan sonra bayilik talepleri gelmeye başladı. Bu bayilik talepleri de çok hızlı sonuçlandı. Samsun, Bandırma, Trump Towers ve Astoria’da bayilikler verdik. Nişantaşı ve Mall Of İstanbul şubelerinin işletmesi ise bize ait. Bu süreçte her şey planladığımız gibi ilerliyor. Net olarak söylemek gerekirse dikey e-ticaret siteleri içerisinde hem ziyaretçi sayısı hem de satış âdeti olarak Türkiye’de lideriz.

 

“BİZ KLASİK BİR AYAKKABICI DEĞİLİZ”

Türkiye’de lider e-ticaret sitesi olmayı neye borçlusunuz?

Bunun birçok cevabı var ama öncelikle ürün bilgisine ve fazlasıyla teknik bilgiye sahip olmamız olduğunu söyleyebilirim. Teknik bilgi gerçekten çok önemli. Yani siz e-ticaret dünyasında her şeyi satabilirsiniz. Ama bunu doğru kitleye, doğru şekilde, doğru maliyetle ulaştırmazsanız para kazanamazsınız. Söylemek istediğim bilgisayar ve telefon başındaki müşteriye ulaşmanın doğru bir maliyeti ve benim de ürünümün bir satış fiyatı var. Bunun dengesi şaşarsa istediğin kadar sat para kazanamazsın. Dolayısıyla ürün bilgisi, teknik bilgi, dijital marketing ve network bütünlüğü çok önemli. Bu sayede planladığımız şeyi kısa sürede hayata geçirebiliyoruz. Hep söylüyorum, “Biz klasik bir ayakkabıcı değiliz”. Ayakkabının teknik kısmını ve pazarlamasını biliyoruz. Bir müşterimizle masaya oturduğumuz zaman el sıkışmadan kalktığımız olmuyor. Bu da karşı tarafa verdiğimiz güven ile ilişkili. Samsun bayimizin gelip, yemek yiyip mağazayı açması iki hafta sürmemiştir. Geldiler, görüştük, ardından biz kendilerine gittik ve iş başladı. Tabi ki olayı kadın gözünden görecek ekip çalışanlarımız da var. Birçok ayakkabı firması var. çok büyük gruplarla ve çok büyük adetlerle iş yapıyorlar. Ama sizde görüyorsunuz ki bizim bir tarzımız var. Gündemi takip eden, sürekli moda-trend kalıpları oluşturan bir yapımız var. Bazı markalar var ki belli bir tarzı oluyor ve her sene aynı ürünleri müşterilerine sunuyor. Ama biz marka stratejimizi moda ve trendler doğrultusunda belirledik ve o sene ne modaysa onun peşinden gideceğiz.

 

Tarzdan bahsetmişken biraz da tasarımlara değinelim. Bu sene ön plana çıkan ve müşterilerinizin yoğun ilgi gösterdiği modeller nelerdir?

Yaz sezonunda açık ve taba renkler ön planda. Geçen senenin yüksek traktör tabanları biraz daha kesildi ve daha kısa, yalın modeller ön plana çıktı. Bu tasarımlar üstünde devam ettik ve deri sandalet bölümünde de çeşidi arttırdık. Zaman zaman tasarımı bize ait olan modelleri diğer firmaların da takip ettiğini gözlemledik. özellikle tasarımı bize ait olan Nancy, Viva ve Vanessa modellerinde bu durumu yaşadık. Her şeyi biz yapıyoruz, biz tasarlıyoruz da demiyoruz. Dünya modasının yanı sıra çalıştığımız atölyelerin ustaları da kendi fikirlerini katıyor ve biz de bu tasarımları en iyi şekilde değerlendiriyoruz. Zaten sektördeki tüm firmalar hemen hemen bu şekilde çalışıyor ve bunun aksini iddia etmenin de anlamı yok.

 

“ONLINE SATIŞ POLİTİKAMIZLA MAĞAZA SATIŞ POLİTİKAMIZ ASLA BİRBİRİNİ öLDüRMEYECEK”

Peki, mağazacılıktaki hedefleriniz nelerdir?

Mağazacılıktaki hedefimizi ikiye ayırdık. Hem yurtiçi hem de yurtdışında bayileşeceğiz. Bayileşeceğimizin altını çizerek söylüyorum. çünkü bizim kurduğumuz sistem buna çok uygun. Bizim online satış politikamızla mağaza satış politikamız birbirini öldürmüyor. Bazı firmaların yaptığı bu hatayı biz yapmıyoruz. Sitedeki kargo dahil satış fiyatımızla mağazada sunduğumuz fiyat aynı. Bir başka seçenek olarak mağazaların elindeki stoğu kendi internetimizde eritmek gibi sezon sonuna doğru bir avantaj sağlıyoruz. Bu çok önemli bir avantaj. Dolayısıyla ortaya doğru bir formül koyduk. Bu formülle Türkiye’deki mağaza sayısını 15’e çıkarmak gibi bir hedefimiz var. Ama bunun dışında Eylül ayı gibi Belçika’da bir şubemiz daha açılacak. Romanya, Moskova ve Belgrad’da yerler bakıyoruz. Yani yurtdışında da mağazalaşma ve online alışveriş hızlı bir şekilde devam edecek.

 

Franchise sistemiyle bayileşiyorsunuz. Biraz da franchise şartlarından bahsedebilir misiniz?

Bizim belirlediğimiz bir mağaza dekorasyon konsepti var. Mağazalar bu konseptte yapılıyor ve tabi ki bunun da bir maliyeti var. Bunu özellikle belirtmek isterim ki bu maliyet piyasa koşullarının çok çok altında. Bir mağazaya baktığınızda mağazanın maliyeti 150-200 bin liradan aşağıya çıkmaz. Biz bu rakamların üç de biri kadarıyla bir mağazayı teslim ediyoruz. Burada da hiçbir kâr amacımız yok. İkincisi ise bir peşin stok alımı yapılıyor. Yani bir mağaza 2000-2500 çift ürünle açılışını yapıyor. Bunun dışında iştebuayakkabi.com markası altında satış yapmanın bir bedeli var. Bu bedel ise bayinin lokasyonuna ve mağazanın büyüklüğüne göre değişiklik gösterebiliyor.

 

Peki, hedeflediğiniz belli bir müşteri portföyü var mıdır?   

Ben müşteriyi belli kategorilerde ayırma anlayışına inanmıyorum ve katılmıyorum. Eğer müşteriyi segment etmiş olsaydık mağazalarımız bu kadar çeşitli lokasyonlarda açılmış olmazdı. Yani biz Nişantaşı’nda da Astoria’da da Mall Of İstanbul’da da varız. Şimdi Beylikdüzü’nde de Anadolu Yakası’nda da yer bakıyoruz. Bizim ayakkabımızı televizyonda program yapan veya sahnesinde giyen birçok ünlü isim var. Ama sadece ünlü isimlerle sınırlı kalmıyoruz. Bizi öğrenciler de tercih ediyor, beyaz yakalılar da... Dolayısıyla biz müşteriyi segment etmiyoruz. Sizin kalitenizde ve tarzınızda bir sıkıntı yoksa her segmentten müşteri gelir ve ürününüzü alır gider. Herkesin bizden alışveriş yapabileceğine inanıyoruz.

 

“TİCARİ RİSKLER ALMADAN HAREKET EDİYORUZ”

İş hayatındaki kurallarınız ve vazgeçilmez prensipleriniz nelerdir?

Dışardan bakıldığında çok hızlı bir ilerleme var gibi gözükse de aslında çok tutucu ve temkinli ilerliyoruz. Bundan vazgeçmemiz mümkün değil. Hiçbir zaman ticari riskler almıyoruz. Eski bir finansçı olarak söylüyorum ki asla kredi ile iş yapmıyoruz. Yani biz gücümüz var ise bir yatırıma giriyoruz, borçlanarak bir yatırıma girmiyoruz. Alışverişimizi de peşin yapıyoruz. Satma konusunda da açgözlü değiliz. ürünlerimiz zaten uygun, koşullarımız da oldukça iyi. Dolayısıyla vadeli ve evraklı satış işlerine girmiyoruz. Bu anlamda tek cümleyle özetlemek gerekirse ticari riskler almadan hareket ediyoruz. Şunu da belirtmek istiyorum ki kesinlikle stok riski taşımıyoruz. ülke ekonomisi üç ay sonra bambaşka yerlerde olabilir. Biz bu riske karşı önce satıp sonra üretmeyi amaçlıyoruz. Alıp satmaya çalışmaktansa biz satıp üretmeye çalışıyoruz.

 

Fotoğraflar: Uğur Atun