Nafaka ve Velayet Her İki Taraf İçin de Sömürü Aracı Olmamalı

Nafaka ve Velayet Her İki Taraf İçin de Sömürü Aracı Olmamalı Nafaka ve Velayet Her İki Taraf İçin de Sömürü Aracı Olmamalı

Ünlü Avukat Adalet Deniz Kılıç, kadına yönelik şiddeti önlemede bireye ve yetkili makamlara düşen görevleri Klass’a anlattı..

“Kadınlar maddi sıkıntılarından dolayı da şikayetçi olmaktan vazgeçebiliyor. Aile, çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bu konuda kadın ve çocuklara destek olması gerektiğini düşünüyorum. Şikâyetten sonraki süreçte de kolluk kuvvetleri ve savcılık birimlerinin hızlı bir reaksiyon vermesi gerekiyor. Herhangi bir tedbir uygulanmadığı zaman şiddeti uygulayan taraf uygulamaya davam ediyor.”

 

 “Uzaklaştırma şikâyette bulunan kişiye bir koruma sağlamıyor. Bu durumlarda hakkında uzaklaştırma kararı olan kişi eşlerin yaşadığı eve gidebiliyor. Şikâyette bulunan her kişinin bir polis tarafından izlenip takip edilmesi elbette çok zor ama buna buna alternatif olarak dünyada pek çok sistemin olduğunu söyleyebiliriz.”

 

 “Kişinin şikayetçi olduğu konuyu ispatlayacak veriler sunması gerekiyor. Uzaklaştırmanın ardından kişilerin şikayetlerinde ısrarcı olmaması, hastaneden darp raporu almaması veya şiddete uğradığını ispatlayacak tanık ya da başkaca deliller sunmaması sürecin yarım kalmasına sebep oluyor.”

 

 “Nafaka ödemeyi reddeden erkekler olduğu gibi bu parayı hayat boyu geçim garantisi olarak gören kadınlar da var. İleride nafaka alabilmek için varlıklı kişilerle evlenen ve hayatını bu şekilde idame ettirme düşüncesine sahip kadınlarla karşılaşabiliyoruz. Bu durum yeni nesle de gerçekten kötü örnek oluyor.”

Adalet Hanım, günümüzün en büyük problemlerinden bir tanesi hiç şüphesiz kadına yönelik uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddet. Tecrübeli ve başarılı bir avukat olarak bunu önlemede yasaların yetersiz olduğu yönünde görüşler var. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Türkiye’de yasalar yetersiz değil ama uygulamada aksaklıklar çıkabiliyor; ve maalesef psikolojik ve fiziksel şiddeti yaşayan kadınların korkularından dolayı adli makamlara başvurmaması da önlenmesi açısından büyük bir engel teşkil ediyor. Kadınlar maddi korkular veya aile / çevre baskısı yüzünden de şikayetçi olmaktan vazgeçebiliyor. Aile, çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bu konuda kadın ve çocuklara destek olması gerektiğini düşünüyorum. Şikâyetten sonraki süreçte de kolluk kuvvetleri ve savcılık birimlerinin hızlı bir reaksiyon vermesi gerekiyor. Herhangi bir tedbir uygulanmadığı zaman şiddeti uygulayan taraf uygulamaya davam ediyor. Kadın ve çocuk da sığınacak bir yeri olmadığı için bu şiddeti görmeye devam ediyor. Kadınların her ne kadar maddi çekinceleri olsa da korkmadan şikayetçi olmaları, olayları gizlememeleri ve önlem almaları gerekiyor. Fiziksel şiddettin yanında azarlama ve hakaret gibi eylemleri içeren psikolojik şiddet de hem eğitimsiz hem de eğitimli ailelerde görülebiliyor. Bu sorunları gidermek için devletin kadınlara daha çok destek olması ve istihdam yaratması gerekiyor.

 

“UZAKLAŞTIRMA KARARI ŞİKAYETTE BULUNAN KİŞİYE SüREKLİ BİR KORUMA SAĞLAMIYOR”

Şiddet gören kadınların yetkili makamlara şikayetçi olmalarına rağmen şiddet görmeye devam ettikleri açıkça görülüyor. Bu konuda yeterli tedbirler alınmıyor mu?

İlk yapılan şikâyette genellikle polis ve savcılık tarafından uzaklaştırma kararı veriliyor. Bu kararlar maalesef denetimi mümkün olan kararlar değil. Uzaklaştırma şikâyette bulunan kişiye tam bir koruma sağlamıyor. Bu durumlarda hakkında uzaklaştırma kararı olan kişi bu karara uymayabiliyor. Şikâyette bulunan her kişinin kolluk kuvvetleri tarafından izlenip takip edilmesi elbette çok zor ama buna buna alternatif olarak dünyada pek çok sistemin olduğunu söyleyebiliriz. Elektronik kelepçe ve GPS sistemleri bu tür uygulamalara örnek verilebilir. Bu tür önlemler kolluk kuvvetlerinin daha hızlı reaksiyon almalarını sağlayabilir. 

 

Uzaklaştırma kararlarının sorunu çözmede yetersiz kaldığını söyleyebilir miyiz?

Uzaklaştırma kararları tedbir nitelikli kararlardır. Uzaklaştırma kararının alınmasıyla konu kapanmıyor. Şikayetçinin sonraki süreci takip etmesi gerekiyor. Aksi takdirde uzaklaştırma kararının bulunması kişi hakkında dava açılmasına veya daha farklı işlemlerin yürütülmesine gerekçe oluşturmuyor. Kişinin şikayetçi olduğu konuyu ispatlayacak veriler sunması gerekiyor. Uzaklaştırmanın ardından kişilerin şikayetlerinde ısrarcı olmaması, hastaneden darp raporu almaması veya şiddete uğradığını ispatlayacak tanık ve belgeleri sunmaması sürecin yarım kalmasına sebep oluyor. Uzaklaştırma kararları kısa süreler için veriliyor. Sonrasında şikâyete devam edilmezse karar kendiliğinden ortadan kalkıyor.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Ocak sayısında...