Molu İle Amerika’da Türk Mücevheri Rüzgarı Esiyor

Molu İle Amerika’da Türk Mücevheri Rüzgarı Esiyor Molu İle Amerika’da Türk Mücevheri Rüzgarı Esiyor

Molu Uluslararası Genişlemeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Enes Molu, Amerika’daki Çalışmalalrını ve başarı sırlarını Klass’a anlattı...

 

Tasarımları, üst düzey taşları ve üst düzey işçilik anlayışını eşsiz sunumlar halinde tutkunlarıyla buluşturan ve dünya jet-setinin gözde mücevher markaları arasında olan Molu, Amerika’daki başarılarına yenilerini ekledi. Dünyanın en ünlü department-store mağazası olan Neiman Marcus’un ardından şimdi de dünyanın en gözde mücevher mağaza zinciri olan London Jewelers’de kendine önemli bir yer edinen Molu, ayrıca dünyanın en prestijli mücevher organizasyonu olan The Couture Show’da da yer alarak mücevher tutkunlarını ve sektör profesyonellerini büyülemeye devam ediyor. Markanın genç kuşak temsilcisi olan Enes Molu’nun ise aile şirketlerinin dünyaya açılmasındaki rolü oldukça büyük. Ailesi adına ve markası için uluslararası arenada ciddi bir network oluşturan Molu Mücevher Uluslararası Gelişmeden Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Enes Molu, Molu’nun Amerika’da elde ettiği başarıları Klass okurları için anlattı.

 

 

 

 

“Las Vegas’ta senede bir düzenlenen The Couture Show çok sınırlı sayıda katılımcının yer aldığı ve katılım istediğiniz takdirde uzun süreler beklemek durumunda kaldığınız bir organizasyon. çok seçici davranıyorlar. Uzun seneler bekleyebiliyorsunuz. Biz ilk başvurumuzda istediğimiz yeri aldık.”

 

 

 

“London Jewelers gerçekten bünyesine çok zor kabul eden, yine kapısında sıra olan, insanların iş birliği yapmak için bekledikleri ama çalışamadıkları bir marka. Couture Show’da tasarımlarımızı çok beğendiler. Ailenin bütün üyeleri bizimle tanıştı. Ardından da tekrar daha detaylı konuşmak üzere geçtiğimiz aylarda biz oraya seyahat ettik. Görüşmemiz çok olumlu geçti. Yeni sezon koleksiyonumuz Amerika’ya yola çıkmak üzere.

 

“Türk kültürünün değerlerini çok iyi özümseyerek model yorumluyoruz. Dolayısıyla kendi özümüzden, kendi mirasımızdan besleniyoruz. Yerel tınılar taşıyan, her zaman için Türk kültürüne, kendi mirasımıza ve Osmanlı mücevherlerine göndermelerde bulunan ama bir taraftan da modern kadının da rahatlıkla kendi hayatında kullanabileceği tasarımlar yapıyoruz.”

 

 

 

Enes Bey, Molu Mücevher olarak Amerika’daki başarılarınıza çokça şahit oluyoruz. Son olarak da Las Vegas’da düzenlenen ve lüks dünyanın en önemli fuarlardan biri olan Couture Show Fuarına katıldınız. öncelikle bize bu fuara katılım sürecinden bahsedebilir misiniz?

 

Las Vegas’ta senede bir düzenlenen The Couture Show çok sınırlı sayıda katılımcının yer aldığı ve katılım istediğiniz takdirde uzun süreler beklemek durumunda kaldığınız bir mücevher organizsyonu. çok seçici davranıyorlar. Uzun seneler bekleyebiliyorsunuz. Biz ilk başvurumuzda istediğimiz yeri aldık. Dünyanın en önemli mücevher markaları burada yer alabilmek için gün sayıyor. çok ses getiriyor ve gerçekten özel bir organizasyon. Başvuru esnasında bütün ödüllerinizi gönderiyorsunuz, marka tanıtımınızı gönderiyorsunuz, onlarla toplantı yapıyorsunuz, minimum bir seneye yakın değerlendirme süreci var. Birçok marka bu süreçleri olumlu geçirdiği halde hala fuara katılabilmek için bekliyorlar. Bize öyle yapmadılar hemen kabul ettiler. O yüzden de kendimizle gurur duyuyoruz. Bütün dünya çapında daha üst düzey bir fuar yok. Dünya genelinde Couture fuarları oluyor ama bu kadar elit mücevhercinin bir arada olduğu, aşağı yukarı sadece 100 tane katılımcının olduğu başka bir fuar yok. Türkiye’den de zaten bizim katıldığımız bölümde başka kimse yok. Biz Amerika’da çok büyük bir rüzgar yakaladık. Bildiğiniz üzere zaten Neiman Marcus’la çalışıyorduk. Yine Amerika’nın en iyi dört beş mücevhercisi arasında bulunan London Jewelers ile de bir anlaşma yaptık.

 

 

 

Molu’yu bu kadar başarılı kılan sebepler nedir uluslar arası arenada?

 

Molu, unique tasarımlara sahip bir marka. Genelde bu tarzı hiçbir yerde görmediklerini söylüyorlar. Modellerimizi hem farklı hem de çok kullanışlı olarak değerlendiriyorlar. Tasarımın yanı sıra kullandığımız taşların üst düzey olduğunu ve üst düzey işçiliğin kullanıldığını çok sık dile getiriyorlar. Tasarımlarımızın gerçekten dünya çapında fark yaratan ürünler olduğunu söylüyorlar. Fuardaki standımıza gelen bir daha, bir daha girdi. Türkiye’den de böyle işler çıkıyormuş diye çok inanılmaz takdir aldık. çok güzel bağlantılar yaptık. Fuarda büyük bir dalgalanma yarattık. Hatta fuarın yöneticileri de; “sizle çalışmaktan inanılmaz zevk aldık.” gibi bizleri onore eden sözler sarf ettiler. Fuarda bizim hep kalıcı olmamızı isteyerek “yerinizi bundan sonra hep ayırıyoruz, mutlaka gelmenizi talep ediyoruz” gibi sözlerle bize geldiler. Bizim bulunduğumuz kategori içerisinde tek Türk markasıydık.

 

 

 

“CHRISTMAS’DA LONDON JEWELERS’DA SATIŞLARA BAŞLIYORUZ”

 

Peki, Molu’nun bundan sonra Amerika’daki hedefleri nelerdir?

 

Zaten 5 seneden uzun süredir Neiman Marcus ile güzel bir şekilde çalıştık. Biliyorsunuz Neiman Marcus Amerika’nın en önemli partner storelarından bir tanesi. Bu çalışmayla birlikte adımız Amerika’da duyulmaya başladı. Tasarımlarımız orada çok önemli aileler tarafından ilgi gördü. Şimdi artık bir adım daha ileriye götürüyoruz, daha çok adımızı duyuruyoruz. Oranın en önemli etkinliklerine katılmaya başlıyoruz. London Jewelers gerçekten çok zor kabul eden, yine kapısında sıra olan, insanların iş birliği yapmak için bekledikleri ama çalışamadıkları bir marka. Bizim gibi bir aile şirketi. 9 tane mağazaları var. New York’un en iyi bölgelerinde bütün Hollywood starlarının, Amerika’nın en önemli kişilerinin en üst düzey belki 1000 ailesinin müşterisi olduğu, yine çok uzun yıllar bu işi yapan çok prestijli bir şirket. Şimdi bunlarla çalışmak o kadar zor ki randevu bile vermiyorlar. Satın almacıların bütün programı 1 sene öncesinden belli, bütün yapacakları eventler 1 sene öncesinden belli. Bize kendileri geldiler çok beğendiler, ailenin bütün üyeleri bizimle tanıştı. Ardından da tekrar daha detaylı konuşmak üzere geçtiğimiz aylarda biz oraya seyahat ettik. Oradaki görüşmemizde çok olumlu geçti. Yeni sezon koleksiyonumuz Amerika’ya yola çıkmak üzere. Christmas’da London Jewelers’da satışlara başlıyoruz, belki de daha kısa zaman içerisinde…

 

 

 

London Jewelers Amerika’nın başka şehirlerinde de yer alıyor mu?

 

New York ve yakın etrafında daha çok var. Yani Amerika’nın kuzey doğusunda. Ama tabi en kuvvetli oldukları yer Manhattan ve Long Island. Burada inanılmaz kuvvetliler. Onlardan daha kuvvetli hiçbir marka yok. Bu bölgeler bildiğiniz üzere sosyo kültürel ve sosyo ekonomik anlamda daha zenginlerin yaşadığı yerler… Birçok dünya markası dolayısıyla London Jewelers ile çalışmak istiyor.

 

 

 

Peki, London Jewelers sizin hangi farklılığınızdan dolayı sizi tercih etti?

 

Bir defa bizim tasarımlarımız çok farklı. Tasarımlarımızla her yerde çok büyük fark yaratıyoruz. Hem kullanılabilir, hem çok iyi kaliteyi, çok üstün taş kalitesini, işçilik kalitesini çok farklı tasarımlarla birleştiriyoruz. Bizim aynı kategoride yer aldığımız markaların hepsi büyük dünya markaları. Biz onlarla yarışıyoruz. İlk öncelikli etken çok iyi tasarım ve de bizim mücevherimizin kullanılabilir olması. Hem mücevher özelliğine sahip hem de günlük hayatta kullanılabilir olmasına çok önem veriyoruz. çünkü artık insanlar özellikle yeni gelen nesil daha spor daha aktif ve mücevherlerinin kasada kalmasını istemiyorlar. Biz de buna yönelik koleksiyonlarımızı hazırlarken çok fazla efor sarf ediyoruz. Ağır bir mücevherin nasıl daha kullanılabilir olacağı konusunda uğraş veriyoruz. Bizim mücevherlerimizin farklı olup fark yaratması çok önemlidir. Bunun dışında modayı çok yakından takip ediyoruz. O senenin renklerini, renk skalasını çok iyi takip ediyoruz. Bu da çok önemli. Bir sene bile geri kaldığınız zaman kaybediyorsunuz. Mücevherde müthiş bir moda var. Renklerini, tasarımlarını o dili çok iyi yakalamak, çok iyi takip etmek lazım. Biz de o yüzden sürekli takipteyiz. En ufak bir yenilik olsa hemen biz de onu uyguluyoruz. Bazen birçok yeniliği biz getiriyoruz. Tabi bu özelliğimiz de ciddi bir fark yaratmamızı sağlıyor.

 

 

 

“BüTüN DüNYA JET-SETİNİN MüCEVHER ZEVKİNE HAKİMİZ”

 

Yapığınız tasarımlarla Türk kadınının kalbini fethettiniz. Şimdi Amerika’dasınız ve Amerika’nın en büyük mücevher mağazalarında olacaksınız. Amerikalı bir kadın ile Türk kadınının mücevher seçimi ve kullanımı arasında kısa bir değerlendirme yapabilir misiniz?

 

İyi mücevheri alacak kişi dünyanın her yerinde benzer zevklere sahiptir. Bizim Türkiye’de de çok uluslararası müşterilerimiz var. Bütün Körfez ülkeleri, Azerbaycan, Rusya, Avrupa’dan çok müşterimiz olduğu için biz bütün dünya jet-setinin mücevher zevkine son derece hakimiz. Bunun çok faydasını görüyoruz. Amerika’da gerçekten iyi mücevhere karşı inanılmaz ilgi hala devam ediyor. Zaten dünya mücevher pazarının yüzde 50’si tek başına Amerika ve de kullanmak konusunda da Türk kadınına göre biraz daha cesurlar. Takıyorlar, kullanıyorlar, daha günlük hayatlarında da daha büyük parçalar takma konusunda daha hızlı davranıyorlar. Kadını da daha spor, daha trendi… Amerikan kadını biraz daha gösterişli. Bütün hayatlarında öyle. Arabalar büyük, yedikleri porsiyonlar büyük, binalar büyük… Dolayısıyla mücevherler de biraz büyük olsun istiyorlar, seviyorlar. Kullanmaktan da keyif alıyorlar. Şu ana kadar Amerika’da çok güzel işler yaptık. Bundan sonra da Molu, Amerika’da daha fazla duyulacak. Mücevher meraklılarının koleksiyonlarına bakmadan geçemediği birkaç markadan biri olmak için ciddi yatırımlar yapacağız. Bu konuda iddialıyız. Amerika’da bu sektörde rekabet o kadar çok ki dünyadaki bütün mücevherciler Amerika’ya satmaya çalışıyor. Bu rekabet içerisinde farklılaşmak için gerçekten her şeyi doğru yapmalısın, farklı olmalısın, bir adım önde olmalısın. Ve de yeni bir pazara giriyorsanız daha da farklı olmalısınız. Biz Türkiye’de 60 yıldır varız. Dünyanın birçok yerinde mücevher kullanan herkes Molu’nun ismini biliyor. Amerika’da henüz böyle bir durum yoktu. 5 sene içerisinde büyük bir yol kat ettik ama gideceğimiz hala çok yolumuz var. O yüzden çok doğru tasarımlarımız olmazsa, insanları ilk bakışta etkileyecek şeyler yapmazsanız başarılı olamazsınız. çok basit ince bir zincir yaptığınız zaman da bu etkiyi yaratmak mecburiyetindesiniz ki orada o rekabetin içerisinde yüzlerce tasarımcının, markanın içerisinde bir adım öne geçebilesiniz ve müşteriler sizi tercih edebilsin.

 

 

 

“HER BİR TASARIMIMIZA MOLU İSMİNİN İMZASINI ATIYORUZ”

 

Türkiye’de yaptığınız aynı tasarımları da Amerika’da sunmayı mı düşünüyorsunuz yoksa Amerika için farklı tasarımlar mı yapmayı düşünüyorsunuz?

 

Türk toprağının değerlerini çok iyi özümseyerek model yorumluyoruz. Dolayısıyla kendi özümüzden, kendi mirasımızdan asla vazgeçmiyoruz. Yerel tınılar taşıyan, her zaman için Türk kültürüne, kendi mirasımıza ve Osmanlı mücevherlerine göndermelerde bulunan ama bir taraftan da modern kadının da rahatlıkla kendi hayatında kullanabileceği tasarımlar yapıyoruz. Ve yerel tınılar ve yerel esintiler taşıyan mücevherlere inanılmaz bir talep var. çünkü biraz daha etnik esintiler taşıyan ürünler çok düşük kalitede yapılmış. Biz onların çok üst kalitesini yapıyoruz. Mesela nazar boncuklu tasarımlarımıza inanılmaz bir talep var. Gerçekten yetişmekte zaman zaman zorlanıyoruz. Daha da ilgi artarak devam ediyor. Dolayısıyla bizim zaten birçok parçamız ikincisi, üçüncüsü olmayan tasarımlar. Zaten burada bizim yaptığımız şey önemli parçalarımızın çoğu tek bir adet unique üretilen parçalar. Dolayısıyla Amerika’ya yaptığımız koleksiyonlarımız orası için özel tasarlanmış oluyor. Ama genel koleksiyon bütünlüğümüzü hiçbir zaman bozmuyor. Orada da Molu ismini gören kişi Türkiye’ye gelip Molu ismini gördüğü zaman tasarım bütünlüğünü, koleksiyon bütünlüğünü hemen kolaylıkla algılayabiliyor. Bundan asla taviz vermiyoruz. Her bir tasarımımıza Molu isminin imzasını atıyoruz. Zaten bu imzayı insanlar istiyorlar, arıyorlar.

 

 

 

Bundan sonra Amerika’da daha fazla şehirde olmak istiyor musunuz yoksa New York’ta mı kalmayı düşünüyorsunuz?

 

Daha fazla yerde olacağız. Ama emin adımlarla yürüyoruz. çünkü biz çok seçici olmak mecburiyetindeyiz. Ancak en iyilerle çalışabiliriz. Dolayısıyla da ağımızı çok ince eleyerek sık dokuyarak ancak aramızda gerçekten iyi bir enerjinin, sinerjinin olduğu markalarla, ailelerle, yapılarla ilerleyerek oluşturmak istiyoruz. Ama ilerde daha da çok yerde özellikle Los Angeles’ta, Florida’da, Texas’ta birçok başka yerlerde de olacağız. Amerika pazarına yatırım yapmaya devam edeceğiz.