Mesleğimiz Şarkı Söylemek; Ancak Esas İşimiz İnsan Olmak

Mesleğimiz Şarkı Söylemek; Ancak Esas İşimiz İnsan Olmak Mesleğimiz Şarkı Söylemek; Ancak Esas İşimiz İnsan Olmak

Türk Halk müziğinin güçlü sesi Kubat 20 yılı devirdiği başarılı sanat yaşamını ve “Al Ömrümü” adlı yeni albümünü Klass’a anlattı

Sesiyle olduğu kadar duruşu ve sahnedeki muhteşem enerjisiyle de yıllardır hayranları tarafından büyük beğeniyle takip edilen ünlü sanatçı Kubat, bu günlerde profesyonel sanat hayatında 20 yılı geride bırakmanın haklı gururunu yaşıyor. Sanat yaşamındaki 20. yılını özel bir albümle taçlandıran başarılı sanatçı “Al ömrümü” adlı 10. albümüyle müzikseverlere tadına doyulmaz şarkılarıyla seslenmeye devam ediyor. Stüdyodaki bir yıllık geceli gündüzlü hazırlık aşamasının sonucunda piyasaya çıkan “Al ömrümü” adlı 12 şarkılık albümü sanatçının 20 yıllık sanat yaşamını en iyi ifade eden çalışma olarak dikkat çekiyor. Farklı yorumu, örnek kişiliği ve başarılı sahnesiyle sanat dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan Kubat, müzikalitesiyle dinleyenlere keyifli anlar sunan “Al ömrümü” adlı yeni albümünü, sanat hayatında geride bıraktığı 20 yılını ve gelecek hedeflerini Klass okurları için anlattı.


“Al ömrümü adlı albümüm 20 yıllık sanat yaşamımdaki müzikal birikimimi gözler önüne seriyor. Bu albümle müzik dünyasındaki ilk devreyi 1-0 galip olarak tamamladım. İkinci devreyi de 1-0 tamamladığım zaman benden mutlusu olmaz.”

 

“İlk albümümü çıkardığım 1996 yılından bugüne ömrüm sahnede ve turne yollarında geçti. 41 yıllık yaşamımda 8 yaşından beri sahnede şarkı söylüyorum. İlk albümümü çıkardığım zaman Belçika’dan Türkiye’ye geldim ve 21 yaşında star oldum. :)”

 

“Mükemmeliyetçi bir yapım var. Bunu sahneye çıktığım zaman beni dinleyenlere de hissettiriyorum. Dinleyicilerime söylediğim şarkıların duygusunu vermeye özen gösteriyorum.”

 

“Sanat yaşamımdaki 60. yılımda emekli olmayı planlıyorum. önümüzdeki 20 yılda 10 albüm daha çıkarmayı hedefliyorum. Hatta 20. yılımın ilk albüm çalışmasına başladım. Ayrıca yılda ortalama 50 konser veren bir sanatçı olarak bu başarımı önümüzdeki dönemde de korumayı istiyorum.”

 

Türk halk müziğinin güçlü seslerinden birisiniz ve 20 yıllık profesyonel sanat hayatınızda seslendirdiğiniz birbirinden güzel parçalarla gönüllerde taht kurdunuz. Geçtiğimiz ay ise “Al ömrümü” adlı 10. albümünüzü müzik severlerin beğenisine sundunuz. 20. yılınızda 10. albümünüze imza atmak nasıl bir duygu?

Hayatımız boyunca yaşımızı her yıl kutlarken iş hayatındaki dönüm noktalarımızı her 10 yılda bir kutluyoruz. Geçtiğimiz ay piyasaya çıkardığım 10. albümümün tanıtım davetinde ise sanat hayatımdaki 20. yılımı dostlarımla birlikte kutladım. 20 sene boyunca her iki yılda bir başarılı albümlere imza atarak sevenlerimin beğenisine sundum. “Al ömrümü” adlı albümüm 20 yıllık sanat yaşamımdaki müzikal birikimimi gözler önüne seriyor. Bugüne kadar çıkardığım albümlerimin hepsi benim için çok başarılı çalışmalardı. Ancak “Al ömrümü” adlı albümümün bendeki yeri ayrı. Bu albümle müzik dünyasındaki ilk devreyi 1-0 galip olarak tamamladım. Sanat dünyasına adım atan gençlerimiz kariyer planlamalarını çok kısa yapıyorlar. Ancak sektörde kalıcı olmak adına uzun vadeli düşünmek ve bunun için çalışmak gerekiyor. Sanat hayatımda geride bıraktığım 20 yıla daha eklenmeyi bekleyen çok sene var. İkinci devreyi de 1-0 tamamladığım zaman benden mutlusu olmaz.

 

“HAYAL KURMAK YERİNE HEDEF KOYMAK GEREKİR”

Peki, geriye dönüp baktığınızda geldiğiniz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yaklaşık 33 yıllık sanat hayatımın bundan sonraki zamanlarını da başarılı bir şekilde geçirebilmem için güçlü bir sinerji oluşturmam gerekiyor. çünkü bizim işimiz emek, sabır ve özveri istiyor. İlk albümümü çıkardığım 1996 yılından bugüne ömrüm sahnede ve turne yollarında geçti. 41 yıllık yaşamımda 8 yaşından beri sahnede şarkı söylüyorum. Sanat dünyasında profesyonel anlamda varlığımı sürdürmek için yaşadığım ülkeyi değiştirdim. İlk albümümü çıkardığım zaman Belçika’dan Türkiye’ye geldim ve 21 yaşında star oldum. :) O zamanlar işin ciddiyetini anlayıp 10 yıllık bir kariyer planlaması yapmıştım. Başarı için çoğu kişi hırsın önemli olduğunu düşünebilir. Ancak ben hırslı biri değilim ve kaybetmeyi sevmediğim için sadece tavla ya da bilardo oynarken hırslı bir şekilde hareket ediyorum. çok pozitif bir insan olduğum için negatif bir enerjisi olan hırsa sanat yaşamımda yer vermiyorum. Başarı için azim, sabır ve çok çalışmanın yeterli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca hayal kurmak yerine hedef koymak gerekir. Benim de profesyonel sanat yaşamımdaki ilk hedefim 10 yıl içinde kendi çizgimi başarılı bir şekilde yansıtmaktı. Geriye dönüp baktığımda bunu başardığımı görmek beni çok mutlu ediyor.

 

Profesyonel sanat yaşamınızdaki ilk 10 yıllık kariyer planlamanızda yurt dışından Türkiye’ye yeni gelen bir sanatçı olarak nasıl bir yol izlediniz?

İlk albümümün çalışmaları için 20 yaşında Türkiye’ye geldim. Hemen pes etmemek ve kendi çizgimde ilerlemek için azimli bir şekilde çalıştım. Albüm piyasaya çıktıktan sonra çok güzel tepkiler aldım; programlara katıldım. O programlara sanatçı büyüklerimiz katılarak albümüm ve sesimle ilgili çok güzel şeyler söylediler. Herkesin içinden gelerek hakkımda yaptıkları övgüler beni çok mutlu etti. 1996 yılında genç bir sanatçı olarak Türk halk müziğini çağdaş bir yorumla müzikseverlerin beğenisine sunarak bir eksiği kapattım. Barış Manço, Cem Karaca, Edip Akbayram gibi müzik dünyasının önde gelen sanatçıların şarkılarını dinleyerek büyümüş bir nesiliz. Türkülerimizin etnik tınılarını güncel rock versiyonlarıyla harmanlayarak bu usta sanatçılar arasında köprü oldum. Bu durum Türk müzikseverlerden büyük ilgi gördü.

 

“MESLEĞİMİZ ŞARKI SöYLEMEK; ANCAK ESAS İŞİMİZ İNSAN OLMAK”

Peki, Türk halkının kısa sürede sizi çok sevmesini o yıllarda neye bağlıyordunuz?

Yapılan işin güzel olması, farklı bir ses ve yorumla bir eksikliği tamamlamamam Türk halkı tarafından kısa sürede sevilmemi sağladı. Mesleğimiz şarkı söylemek; ancak esas işimiz insan olmak. çevrenize karşı sevgili ve saygılı bir insan olduğunuz zaman çok seviliyorsunuz ve bu durum işinize olumlu bir şekilde yansıyor. Babam ve amcamdan gelen ozanlık geleneğiyle büyüdüğüm için terbiyeyi ve adabı hiç göz ardı etmedim. Ayrıca Avrupa’nın disiplinini kendi geleneklerimizle birleştirdim. Bir de karakterim gereği erken yaşta bazı şeylerin farkına vardım ve yaşıtlarımdan daha olgun bir tavır sergiledim. Tüm bu özelliklerimin Türk halkı tarafından sevilmemde etkili olduğunu düşünüyorum. çok şükür ki yıllar içerisinde bu sevgi daha da büyüdü. Geçen ay gerçekleştirdiğimiz yeni albümümün tanıtımında bunu daha iyi anladım. Vefalı dostlarımız sayesinde çok güzel bir geceye imza attık.

 

Sahnedeki enerjinizle şarkı söylemeyi ve insanlara bu yolla ulaşmayı çok sevdiğinizi görebiliyoruz. Bunun için özel bir çaba sarf ediyor musunuz?

Mükemmeliyetçi bir yapım var. Bunu sahneye çıktığım zaman beni dinleyenlere de hissettiriyorum. İşimin hakkını vermeye, dinleyicilerime söylediğim şarkıların duygusunu vermeye özen gösteriyorum. Bu açıdan sahneye çıktığımda çok fazla konsantre oluyorum. Geçen ay verdiğim konserde geçmişten bugüne parçalarımın yer aldığı bir repertuarla sevenlerimin karşısına çıktım ve sizin de bahsettiğiniz gibi sahneden enerjimi onlara ulaştırarak güzel vakit geçirmelerini sağladım. Bir sanatçıyı bundan daha çok ne mutlu edebilir ki?

 

Bireysel olarak sahnedeki performansınızın yanı sıra gerçekleştirdiğiniz düetlerle de müzikseverleri kendinize hayran bırakıyorsunuz. Buna geçtiğimiz yıllarda ünlü sanatçı Funda Arar ile birlikte yaptığınız sahne çalışmaları en güzel örneklerden biri. Peki, Funda Arar ile bir arada sahne alma düşüncesi nasıl doğdu?

Funda çok sevdiğim bir dostumdur. Menajerlerimiz aynıdır. Funda’yı daha önce de tanıyordum. Menajerim Can Talanioğlu ile birlikte çalışmaya başlayınca birlikte ortak projelerde yer almaya başladık. Aile dostum olarak gördüğüm Funda Arar müthiş bir karaktere ve muhteşem bir sese sahip. Kendisiyle hem iş anlamında hem de arkadaş olarak çok iyi anlaşıyoruz. Yaklaşık 7 yıl önce Funda Arar ile “İnce İnce” adlı albümümde yer alan Kazım Birlik’in aynı adlı eserine düet yapmıştık. Dostluğumuz o zaman başlamıştı. Bir önceki albümümü de Funda Arar’ın müzisyen eşi Febyo Taşel ile yapmıştım. Kendisiyle ailecek görüşüyoruz, tatillere gidiyoruz, oğulları Aras elimizde büyüyor. Aramızdaki bu sağlam bağı sahneye yansıtabildiğimiz için hayranlarımıza güzel bir performans sunabiliyoruz. Funda ile sahnede genellikle tek orkestra eşliğinde tekli ya da ikili performanslarımızı sergiliyoruz. Yakın zamanda dinleyenlerimizin karşısına yeni bir sürprizle çıkmayı düşünüyoruz. Hem benim hem de Funda’nın orkestrasıyla birlikte yaklaşık üç saat boyunca ortak bir repertuar sunarak hayranlarımıza benzersiz bir müzik ziyafeti vermeyi planlıyoruz. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor. Bu konuda daha önce çok sayıda teklif almıştık. Ayrıca Funda ile birlikte hem şarkı söylemekten hem de birbirimizi dinlemekten büyük keyif alıyoruz. Dolayısıyla böyle bir proje ile sevenlerimizin karşısına çıkacak olmak beni çok heyecanlandırıyor.

 

“YILLARCA MİLYONLARIN öNüNDE ŞARKI SöYLEMİŞ BİR SANATçI OLARAK HÂLÂ SAHNEDE HEYECANLANIYORUM”

Bir işi yıllarca yaptığınızda zamanla heyecanınızı yitirebiliyorsunuz. Peki, siz sahneye çıkarken heyecanlanır mısınız?

Yıllarca milyonların önünde şarkı söylemiş bir sanatçı olarak hâlâ sahnede heyecanlanıyorum. Geçen ay TOçEV’in “Yıldızların Şarkıları çocukların Yarınları” projesinde futbolcu Emre Belözoğlu ile birlikte aynı sahneyi paylaştım. Sadece bir parça seslendirmemize rağmen inanılmaz heyecanlandım.

 

Dinleyenlere yaşadığınız bu heyecanı hissettirmiyorsunuz. Peki, bunu nasıl başarıyorsunuz? Ayrıca sahnede hayranlarınızla nasıl bir iletişim kuruyorsunuz?

Sanatçı için sahneye çıktığında ilk üç şarkı kontrolü ele almak açısından çok önemlidir. O anlarda heyecanımı bastırmak için dinleyenler arasından gülümseyen yüzlere odaklanıyorum. Zorla alkışlayan veya gülümsemeyenleri görünce onlara zaman tanıyorum. İnsanlar sahneye çıkan sanatçının şarkılarından önce kişiliğini merak ediyor. Dolayısıyla bazı kimseler konserin başında performansa ilgisiz olabiliyor. Tabii bu tarz kişileri de eğlencenin içine katıyoruz. Onlara mikrofon uzatıp şarkılarımızı birlikte söylüyoruz. Profesyonel sanat hayatımda 20 yılı geride bıraktığım ve zaman içerisinde sektörde söz sahibi olduğum için tabii artık sahnede daha rahatım.

 

“AL öMRüMü İKİNCİ DEVRE İçİN BENİM ADIMA GüZEL BİR MOTİVASYON KAYNAĞI OLDU”

“Al ömrümü” adlı albümünüze geri dönersek; bu albüm adına beklentilerinizi ve yeni albümünüzün aldığı tepkileri bizimle paylaşır mısınız?

İmza attığım 10. albümüm “Al ömrümü” ile hem profesyonel sanat hayatımdaki 20. yılımı kutlamak hem de 20 yıllık birikimimi güzel bir sinerjiyle hayranlarıma ulaştırmak en büyük beklentimdi ve bunu başardım. Doğru rüzgarı arkama alarak ikinci devreye güzel bir şekilde başlamak için motivasyona ihtiyacım vardı. Bu açıdan “Al ömrümü” ikinci devre için benim adıma güzel bir motivasyon kaynağı oldu. Son yıllarda albüm satışlarındaki rakamlar dijital platformdan dolayı beklentilerin altında kalıyor. Ancak buna rağmen “Al ömrümü” D&R’lardaki satış oranlarında ilk 5 arasına girdi. Bu durum beni olduğu kadar yapımcılarımızı da çok mutlu ediyor. Albümün çok satması çok para kazanmak anlamına gelmiyor. çok satan albüm daha fazla dinleyiciye ulaşabildiğinizi gösteriyor. Albümlerimin piyasaya çıkış tarihlerinin dışında konserlerimle de dinleyicilerime çok şükür ulaşabiliyorum. Bazı sanatçılar sahne çalışmalarını albümleriyle paralel yürütüyor. Albüm eski popülerliğini yitirdiğinde ne yazık ki sanatçının konser çalışmaları da sekteye uğruyor. Sesini ve yorumunu ön planda tutan sanatçı ise ister albümü olsun ister olmasın her zaman dinleyicisine ulaşabilir.

 

Peki, profesyonel sanat hayatında 20 yılı geride bırakmış bir sanatçı olarak “ikinci devre” diye tanımladığınız bundan sonraki dönem için hedefleriniz nelerdir?

“Al ömrümü” ile bir tufan çıkması ve beni ikinci devreye alıp götürecek motivasyonu sağlaması gerekiyordu. öyle de oldu. Sanat yaşamımdaki 60. yılımda emekli olmayı planlıyorum. Bu yolda başarılı bir şekilde yürümeye devam etmek için seçici bir şekilde sanatımı icra etmek istiyorum. Tabii bu süre zarfında albüm çalışmalarım devam edecek. önümüzdeki 20 yılda 10 albüm daha çıkarmayı hedefliyorum. Hatta 20. yılımın ilk albüm çalışmasına başladım. Ayrıca yılda ortalama 50 konser veren bir sanatçı olarak bu başarımı önümüzdeki dönemde de korumayı istiyorum.

 

Fotoğraflar: Yavuz Kaynar

Mekan: CVK Hotels Park Bosphorus