Kansere ve Hastalığa Karşı Acımasız, Hastalarıma Büyük Bir Şefkatle Yaklaşırım

Kansere ve Hastalığa Karşı Acımasız, Hastalarıma Büyük Bir Şefkatle Yaklaşırım Kansere ve Hastalığa Karşı Acımasız, Hastalarıma Büyük Bir Şefkatle Yaklaşırım

Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İhsan Oruk, mesleğindeki kilometre taşlarını ve tecrübelerini Klass’a anlattı..

Mesleğini tutkuyla yapan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İhsan Oruk, birbirinden başarılı operasyonlar gerçekleştirerek Tıp dünyasında adından sıkça söz ettiriyor. Genel Cerrahi alanının gerektirdiği her konuda laparoskopik olarak hastaya müdahale edebilen, onkolojik cerrahide önemli çalışmaları olan ve damar cerrahisindeki tecrübelerinden ötürü riskli operasyonların üstesinden başarıyla gelebilen Op. Dr. Oruk, Eskişehir’de hem Türkiye’den hem de dünyanın dört bir yanından hastalarını ağırlayıp hizmet veriyor. Hastalığa karşı acımasız olan ama hastalarına büyük bir şefkatle yaklaşan Op. Dr. İhsan Oruk mesleğindeki kilometre taşlarını, laparoskopik ve onkolojik cerrahideki tecrübelerini ve hastaya yaklaşımını Klass okurları için anlattı.

“Cerrahi mesleği bilim ile sanatın birlikte icra edilmesi gereken bir meslektir. Resim yapmak gibi bazı kalıpları öğrenirsiniz. Herkes iyi kötü resim yapar ama el melekeniz yoksa herkes bir Van Gogh olamaz.”

“Hem sağ hem sol elimi kullanabiliyor olmam laparaskopide faydalı oldu. çünkü bu tek elle yapılan bir cerrahi değildir. İki elinizi hatta 3. eliniz olsa kullanırsınız. Şimdi ben cihazları sağ ile tutup solla kesebilirim veya solla tutup sağ ile kesebilirim. Bu durum cerrahi süresini çok kısaltı. Yer değiştirme yok, aletleri değiştirmek yok.”

 

İhsan Bey, genel cerrahi alanında hizmet veriyorsunuz ve özellikle laparoskopik cerrahide yaptığınız çalışmalarla adınızdan sıkça söz ettiriyorsunuz. öncelikle sizden kariyerinizdeki önemli kilometre taşlarını dinleyebilir miyiz?

Küçüklüğümden beri bir şeyleri düzeltmeye ilgim vardı. Benden bir yaş büyük olan abim Hacettepe’yi kazanmıştı ve eve geldiğinde anatomi dersini anlattığında çok ilgimi çekerdi.   Zaten insanları severim, hekimlikte sevgi ile yapılacak bir iştir. Daha sonra Ankara Tıp’ı kazandım. Benim için doktorluk cerrah olmak demektir. Her fırsatta acil serviste veya ameliyathanede kendimi bulurdum ve hemen ben gönüllü olurdum. Sonra ihtisas için Hacettepe’yi tercih ettim. Geniş cerrahi programı daha yoğun idi. İyi ki tercih etmişim. çünkü orada çok değerli hocalarla çalışma fırsatı buldum. Cerrahi bir sanattır ve el almak çok önemlidir. Usta çırak ilişkisi vardır bu sanatta ve sadece teorik bilgi ile cerrah olamazsınız. Teori ile birlikte iyi bir ustadan pratiği almanız gerekiyor, bizde bunu yapabildik. Cerrahi mesleği bilim ile sanatın birlikte icra edilmesi gereken bir meslektir. Resim yapmak gibi bazı kalıpları öğrenirsiniz. Herkes iyi kötü resim yapar ama el melekeniz yoksa herkes bir Van Gogh olamaz. İhtisas bittikten sonra yine iyi bir fırsat geçti, özel sektörde boşluk vardı. Orada yine yad ediyorum çok uzman cerrahlarla birlikte çalışma şansım oldu ve genel cerrahinin yanında çok yoğun damar cerrahisi deneyimi kazandım. Bu deneyimler bana korkmamayı öğretti. Biz ve bizden sonraki genel cerrahlar genelde damardan biraz korkarız. Ama bu pratik gelişince daha agresif ameliyat yapabilme imkanı oluştu. Korkmuyorum. Hassas noktalarda tümör varsa alabiliyorum. Damarı kesmek gerekirse dikerim ama geniş bir temiz alanı bırakabilirim.

 

“EĞER LAPARASKOPİYE HAKİMSENİZ TüMöRE, KANSER HüCRELERİNE DOKUNMADAN GENİŞ ALANI TEMİZLEYEBİLİRSİNİZ.”

 

Onkoloji cerrahisinde başarılı bir cerrah olarak bu ameliyatlarda laparoskopik müdahalenin hastaya ve doktora sağladığı tıbbi konfor nedir? Niçin onkolojide laparoskopik cerrahi tercih ediyorsunuz?

Bu hala çok yaygın bir konu değil. İnsanlarda şöyle bir kanı var: “kanser olunca her şeyin görülebilmesi için açılıp bakılması lazım” ki aslında bu çok doğru bir düşünce değil. Sonuçta laparaskopik cerrahi de önceden birçok genel ameliyatta kullanılan bir yöntemdi, kanser ameliyatlarında kullanılmasının sakıncalı olduğu düşünülürdü. Kontra endikasyondu kanser vakalarında. Neden? çünkü tümör görülemez, parçalanıp yayılabilir. Hayır, eğer laparaskopiye hakimseniz tümöre, kanser hücrelerine dokunmadan geniş alanı temizleyebilirsiniz. Ve yıllar geçtikçe aletler de geliştikçe görüldü ki radikal ameliyatlar yapılabilir. Hastanın ömrü açısında hiçbir fark olmadığı ortaya çıktı. Nüksetme oranlarında bir fark yoktu. Hastanın hayat kalitesi açısından da zararı minimum. Karın kesiği yok ve hasar az olunca ağrısı çok daha az oluyor. Hastanın ayağa kalkması ve iyileşme süresi çok daha kısa oluyor. Ağrı yaşamadığınızda ayağa kalkmanız daha kolay. Ayrıca, özellikle mide bağırsak bölgesinde kesiğin olması enfeksiyon riskini arttırır. çünkü bunlar “kirli” bölge dediğimiz yerler. Ne kadar az kesilirse, enfeksiyon riski o kadar azalır. 2 cmlik bir kesi ile 20 cmlik kesi arasındaki iltihaplanma oranı çok farklı. Kesi arttıkça fıtıklaşma ihtimali de artırıyor ve hasta mükerrer ameliyat geçirmek zorunda kalabiliyor. Laparaskopik ameliyat da fıtık oranı çok düşüktür. 

 

“EL MELEKENİZ LAPARASKOPİST OLMAYA YATKIN DEĞİLSE YARARDAN çOK ZARARINIZ OLABİLİR”

Cerrahide el mahareti büyük önem taşıyor. Sizin ise iki elinizi de kullanabilme gibi bir yetiniz ve lüksünüz var. Biraz da bu özelliğinizden bahsedebilir misiniz? İki elinizi kullanabilmenizin operasyonlarda sağladığı avantaj nedir?

Genel cerrahide, onkolojik cerrahi ve laparaskopik cerrahi teknolojik olarak tabiri caizse bir üst versiyondur. Cihazlara hakim olmanız gerekiyor. Şimdi 3 boyutlu cihazlar çıktı ama daha yaygın değil. örnek olarak kazma kürek ile kepçe arasındaki fark gibi. Kepçe operatörü kullanmayı bilmiyorsa işine yarardan çok zarar verecektir. Bırakın kazmayı etrafı yıkar. Şimdi laparaskopik cerrahi eğitimine ağırlık vermediyseniz, 2 boyutlu derinlik hissiyatına hakim değilseniz organ yaralama ihtimaliniz yükseliyor. El melekeniz laparoskopist olmaya yatkın değilse yarardan çok zararınız olabilir. O zaman ameliyat mutlaka açık yapılmalı. Cerrahlıkta ilk ilke hastaya zarar vermemek. “Learning curve” dediğiniz süreci hasta üzerinde yapamazsınız. Ben solağım bu ilk başlarda dezavantajdı. Fakülteye girdikten sonra anladık ki aletler hep sağ ele göre üretiliyor. Açılar ona göre, kilitleme sistemini ona göre yaparsınız.  Burada benim hayatımda yine kilit adamlardan biri hocam, Erhan Hamaloğlu, kafama vura vura sağ elimi kullanmayı öğretti. Kendisi de solak olduğu için o sıkıntıyı yaşamıştı. Benim gerçekten örnek aldığım idolumdur. Hem sağ hem sol elimi kullanabildiğimde bu laparaskopide faydalı oldu. çünkü bu tek elle yapılan bir cerrahi değildir. İki elinizi hatta 3. eliniz olsa kullanırsınız. Şimdi ben cihazları sağ ile tutup solla kesebilirim veya solla tutup sağ ile kesebilirim. Bu durum cerrahi süresini çok kısaltı. Yer değiştirme yok, aletleri değiştirmek yok. Direkt iki elimde değiştirerek yapabiliyorum. Hastanın sağında veya solunda olmam fark etmiyor. Bunların hepsi hızlı manipülasyon yapmamı sağlıyor. çok daha pratik oluyor. İki elinizi aynı hassasiyeti ile kullanabilmek çok daha pratik oluyor.