İşte Sizin Stiliniz

İşte Sizin Stiliniz İşte Sizin Stiliniz

Her yaş grubundan kadın ve erkekte hep aynı soru; bugün ne giysem?.!. Herkes kendine göre bir şeyler bulup buluşturuyor, giyiniyor…

Peki oluyor mu? Genellikle olmuyor, olamıyor… Nedenlerine gelince;

Moda olan her şeyi bize yakışıp yakışmayacağını düşünmeden alıyoruz...

Diğer bir yanlış; ‘Nerede-Nasıl giyinmeliyiz’ konusunda ki eksikliğimiz…

Stil sahibi olmak ise; Zor belki ama müthiş bir ayrıcalık bana göre..!!..

İlk adım olarak kendi bedenimizi tanımaktan başlamalı,

Kusurlarımızı kapatmalı, güzel yanlarımızı ortaya çıkartmalıyız derim..

Şimdi sıra gardırop detoksuna geldi..!.. Artık daha bilinçliyiz…

Dolabımızdaki gereksiz, bize yakışmayan ne varsa temizliyoruz,

Kumaşı kaliteli, kolayca yerine koyamayacaklarımızı ayırıp, yeniliyoruz...

Kadın-Erkek hepimizin mutlaka kurtarıcı joker kıyafetleri olmalıdır,

Koyu renk elbiseler, ceketler, etekler, pantolonlar, ayakkabılar-çantalar v.s…

Onları uygun aksesuarlara, farklı şekilde güzelce kombinleyebilirsiniz...

Tertemiz kaliteli beyaz gömlekler, basic tişörtler, ceketler de hep olmalı…

TV’de sezon boyunca her gün iki buçuk saat canlı yayın yapmıştım…

Aynı siyah( joker) elbiseyi defalarca giydim, kimse anlamadı..!!..

Aksesuarlar, ceketler, stilettolar, bootilerle her defasında farklı oldu…

Marka takıntınız olmasın.!. Gözlerinizden yansıyan sevgi dolu bakışlarınız,

Zarif duruşunuz, güzel sözleriniz, temiz ve bakımlı halinizle "marka sizsiniz"

 

Stil sahibi olmaksa; Tamamen içinizden gelen, size ait olan tarzınızdır...

Yaratıcılık, farklı olmak ruhunuzda vardır ya da yoktur tezi doğrudur…

Ancak insan isterse öğrenir, gözlem yapabilir, gelişebilir...

Bedeninizi tanıyarak doğru seçimler yapmayı başardığınızda,

Artık size yakışan, sizi yansıtan bir giyim tarzınız olacaktır...

Ve zaman içerisinde zevkinizi geliştirebilir stil sahibi de olabilirsiniz...

Size önerim sadece kendiniz olmanız... Kendiniz gibi… başkası gibi değil...

 

KALBİNİZDEKİ BUZLARI ERİTMEYE NE DERSİNİZ..??..!!..

 

Kalplerimiz kaç kez kırıldı, gözyaşlarımız aktı, uykularımız haram oldu…

Kimimiz affedemedi, yetmedi öcünü almadan rahatlayamadı…

Bense hep merak ettim; kin tutmak ,intikam isteği nasıl bir ruh halidir..?!..

İnsan kendine böyle bir kötülüğü neden yapar, karanlık dehlizlere akar…

Ve neden sürekli karşısındakini suçlayarak rahatlamanın kolaylığını arar?

Diyelim ki; hak etmediğiniz şekilde kırıldınız, belki iftiraya bile uğradınız…

Elbette gücünüze gidecek, üzülecek ağlayacak, dert yanacaksınız…

Belki çok uzun süre atlatamayacaksınız… Ancak tepkiniz burada sonlanmalı…

İçinizden atamadığınız öfkeye karşılık verme isteğiniz, intikam duygularınız,

Sizi hayra götürmediği gibi, hayatınızın kontrolünü elinizden alacaktır...

çirkinleştirecektir, gözlerinizin ışığı solacaktır, sağlığınız bile bozulacaktır...

 

Yazık değil mi size? Bilin ki kendinize en büyük kötülüğü yapıyorsunuz...

Ben de üzülüyorum, kalbim acıyor, kızıyorum, sürünüyorum, uyuyamıyorum...

Ancak; kendimle yüzleşmeyi önemsiyorum, hatalarımı bulmaya çalışıyorum…

İçimdeki ikinci kişiye, vesvese verene yenilmek istemiyorum...

Kendimi de karşımdakini de affederek rahata-huzura eriyorum…

Belki de hayatımda hiç olmayacak bu insanlar için de hayır diliyorum...

Aslında hepimiz sevmek-sevilmek-önemsenmek istiyoruz, öyle değil mi.?.

O halde bu kavga niye..?.?!!..Ve nereye kadar ..??..