İnanlar Olarak 52 Yılda 220 Projenin Altına İmza Attık

İnanlar Olarak 52 Yılda 220 Projenin Altına İmza Attık İnanlar Olarak 52 Yılda 220 Projenin Altına İmza Attık

İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan son dönemde öne çıkan projelerini ve yurtdışı çalışmalarını Klass’a anlattı...

İnanlar İnşaat’ın bundan 52 yıl önce 1965 yılında Laleli’de başlayan hikayesinde başrol hep müşterilerin, sahne ise her zaman İstanbul’undu. Bu hiç değişmedi ama o günden bugüne Türk inşaat sektöründe birçok ilk, dünya çapında başarılar ve İstanbul yaşamında standartları yükselten 220’yi aşkın projeyi hayata geçiren İnanlar’ın bitmeyen hayalleri onları inşaatın yanı sıra hem sigorta hem de otomotiv dalında önemli işler yapar hale getirdi. Bugün Türkiye’deki bütün firmalar arasında her sene ciroda ilk 300’e giren bir firma olan İnanlar’ın başında ise çılgın projeleriyle tanınan Serdar İnan gibi güçlü ve başarılı bir mimar var. İstanbul’un her tarafında; Kadıköy, Alemdağ, Sarıyer, Beylikdüzü, Halkalı, Atakent bölgelerinde inşaat yapan ve şu an devam eden 11 tane projeleri olan İnanlar İnşaat son olarak da Kanada’dan ruhsat aldı ve yurtdışında inşaat yapma hayallerini artık gerçekleştirebilecek. Geçmişe gurur, geleceğe güvenle bakan İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan son dönemde öne çıkan projelerini, yurtdışı projelerini ve gelecek planlarını Klass okurları için anlattı. 

 

“Biz metrekaresi 4 bin liradan 40 bin liraya kadar konut üreten bir firmayız. İstanbul’un her tarafında inşaat yapıyoruz. Şu an devam eden 11 tane projemiz var. Genelde yaptığımız işler hep butik işlerdir. Geçen seneye kadar yaptığımız satışın yüzde 40’ını yurtdışına satıyorduk. Bu sene bu yüzde 30’a kadar geriledi. Yurtdışında bizim 25 tane acentemiz vardır. Türkiye’ye bu anlamda da ciddi bir döviz getirimiz mevcut.”

 

“Projelerimizde her zaman renk uyumu, estetik anlayışı ve çevreyle uyuma çok dikkat ederiz. çevreye saygılı bir firmayız. Mutlaka projemizin çevresindeki diğer projelerle bağlantısını doğru şekilde kurarız ve müşterilerimize de beş sene garanti veririz. Nerede bir sıkıntı olursa bizim projemizle ilgili İnanlar Teknik Ekiplerimiz var; o ekip altlarında arabalarla beş sene boyunca projelerimize destek verirler.”

 

“10 senedir yurtdışında inşaat yapmayı çok istiyordum. Her yere gittim. Dünyada belki 15-20 tane ülkede proje takip ettik. Ama maalesef Rusya bölgesi sıkıntılı, Arabistan’da kanunlarda sıkıntı var. En sonunda Kanada’da karar kıldık ve oradan ruhsat aldık.”

 

 

Serdar Bey, İnanlar İnşaat Türkiye’nin en gözde en büyük inşaat firmalarından bir tanesi. Yaptığınız projeler çok büyük ses getiriyor ve herkes projelerinizden memnun. Bu sene İnanlar İnşaat olarak ayrıca 52’inci yılınızı kutluyorsunuz. 52 yıl nasıl geçti sizler için? Neler yaptınız, neler kazandınız?

İnanlar İnşaat benimle yaşıt. 1965 yılında, doğduğum yıl kuruldu. Firmayı amcamlar kurmuş. Babamın ise o dönem Erzincan’da kereste fabrikası varmış. Daha sonra 1969’da kardeşlerinin yanına katılmış. Ondan sonra büyüme sürecine girmişler. İki amcam da İstanbul üniversitesi Mimarlık mezunu. En büyük amcam da asker emeklisi. O günden bugüne İnanlar İnşaat yaklaşık 220 proje gerçekleştirdi. Hem inşaat hem sigorta hem de otomotiv dalında iş yapıyoruz. Geçen sene 560 milyonun üstünde resmi ciromuz oldu. Türkiye’deki bütün firmalar arasında her sene ciroda ilk 300’e giren bir firmayız. Bu sene 15 Temmuz olayından sonra piyasa daralacak diye düşünüldü. Ama hem otomotiv hem de inşaat dalında piyasa açık ve her şey yolunda devam etti. Bir tek Arap dünyasının İstanbul’a olan ilgisi azaldı. Onun dışında geçen seneye göre bu sene çok iyi başladı. Hükümetimizin piyasaya verdiği takviyeler ve teşviklerle geçen senenin üstünde devam ediyoruz. İnşallah bu seneyi çok daha iyi kapatacağımızı düşünüyorum.

 

2016 İnanlar için çok iyi geçti diyebilir miyiz?

560 milyon resmi ciromuz var. İnşallah 2017’nin daha iyi geçeceğini düşünüyoruz.

 

“ŞU AN DEVAM EDEN 11 TANE PROJEMİZ VAR. PROJELERİMİZDE HER ZAMAN RENK UYUMU, ESTETİK ANLAYIŞI VE çEVREYLE UYUMA çOK DİKKAT EDERİZ”

 

Son dönemlerde öne çıkan projelerinizden bahseder misiniz?

Biz metrekaresi 4 bin liradan 40 bin liraya kadar konut üreten bir firmayız. İstanbul’un her tarafında; Kadıköy’de, Alemdağ’da, Sarıyer’de, Beylikdüzü, Halkalı, Atakent bölgelerinde inşaat yapıyoruz. Şu an devam eden 11 tane projemiz var. 11 projemizde de hep estetik ağırlıklı işler yapıyoruz. Genelde yaptığımız işler butik işlerdir. çok fazla büyük proje yapmayız. En büyük yaptığımız proje 1000 dairenin üzerine geçmedi. Genelde orta boyutlu 100-200-300 daireli projeler gerçekleştiririz. Ayrıca ağırlıklı olarak konutun, ofisin ve iş merkezinin bir arada olduğu mix projeler yaparız. Geçen seneye kadar satışlarımızın yüzde 40’ını yurtdışına yapıyorduk. Bu sene bu yüzde 30’a kadar geriledi. Yurtdışında bizim mallarımızı sattığımız 25 tane acentemiz vardır. Türkiye’ye bu anlamda da ciddi bir döviz getirimiz mevcut. Projelerimizde her zaman renk uyumu, estetik anlayışı ve çevreyle uyuma çok dikkat ederiz. çevreye saygılı bir firmayız biz. Mutlaka projemizin çevresindeki diğer projelerle bağlantısını doğru şekilde kurarız ve müşterilerimize de beş sene garanti veririz. Projeyle ilgili bir aksilik olması durumunda her zaman yaptığımız işin arkasındayızdır. Bununla ilgili beş sene garantimiz vardır. Nerede bir sıkıntı olursa bizim projemizle ilgili İnanlar Teknik Ekiplerimiz var; o ekip altlarında arabalarla beş sene boyunca projelerimize destek verirler.

 

“RENKLERİN TRENDİNE VE BöLGEYE GöRE RENK UYUMUNU YAKALAMANIZ GEREKİYOR”

Renk uyumunu kurarken nelere dikkat ediyorsunuz?

Renklerin trendine ve bölgeye göre renk uyumunu yakalamanız gerekiyor. Her rengi her yerde uygulayamazsınız. Sarıyer-Zekeriyaköy projelerimiz var onlar doğa projelerimiz. Daha doğal renkleri tercih etmeniz gerekir. Şehir içine geldiğiniz zaman biraz daha metalik ağırlıklı renkleri ön plana getirebilirsiniz. Kimi zaman bizim tercih edip uyguladığımız renkler çevredeki projelere de örnek oluyor. Mesela bizim yaptığımız projelerin mutlaka çevresinde aynı renk uyumuyla yeni projeler yapılmaya başlar. Onları da biz hep fotoğraflıyoruz. Yani biz yaptıktan sonra başka projeler bizim projelere bakarak kendi projeleri geliştirmişler. Bunlara da aslında seviniyoruz, memnun oluyoruz. Bir bakıma trend yaratıyoruz. Mesela Feriköy’de kentsel dönüşüm projesi olan Terrace Feri şehrin merkezinde konumlanan bir projeydi. Etrafında da Feriköy’ün doğal dokusu vardı. Biz projeyi yaptıktan sonra etrafımızdaki bütün binaların çoğu cephelerini değiştirdiler. Bizim binaya benzetmeye çalıştılar. Bu anlamda da çevreye faydamız oluyor.

 

Sizin mimar olmanızda çok büyük bir avantaj değil mi bu konuda? Her şeyi önceden öngörme şansına sahipsiniz…

İnşaat firmalarının bir kısmının sahibi inşaat mühendisi bir kısmının sahibi de biliyorsunuz alaylı. Herhalde mimar olan bir iki tane vardır diye düşünüyorum. Mimar olmanın birçok avantajı oluyor. Binayı daha sanatsal ortaya çıkartıyorsunuz. Kendi içimizde projelerimizi yapıyoruz, bitiriyoruz, teslim ediyoruz. Ondan sonra uygulama projesi safhasına geçiyoruz. Yurtdışında mimari projeler çok pahalıdır. Sandık sandık projeler getirirler. Ben hiç unutmuyorum Conrad Otel’in yapıldığı zamanki projelerini görmüştüm. Amerika’dan projeleri gelmişti. üç sandık dolusu projeleri vardı. Halının kalınlığına, halının dokusundaki yününün oranına kadar yazmışlardı. Bu kadar detaylı projelerdi. Türkiye’de de bu paraları müteahhitlerin verme imkanı yok. Vermeyince de mimarlar o kalitede projeler yapmıyorlar. Biz de bunu inhouse yapmaya başladık. Artık kendi içimizde yapıyoruz. Her projeye atadığımız arkadaşlarımız var. İşin başından sonuna kadar projelere devam ediyor.

 

“10 SENEDİR YURTDIŞINDA İNŞAAT YAPMAYI çOK İSTİYORDUM. EN SONUNDA KANADA’DA RUHSAT ALDIK”

Genelde inşaat firmaları kendisine belli bir bölge seçer. O bölgeye ağırlık verir. Fakat sizin söylediğinize göre siz İstanbul’un bütün alanlarına yayılmışsınız. Bunun sebebi nedir?

Bunu özellikle yapıyoruz. Hatta şimdi Toronto’da da başladık. Ben 10 senedir yurtdışında inşaat yapmayı çok istiyordum. Her yere gittim. Dünyada belki 15-20 tane ülkede proje takip ettik. Ama maalesef Rusya bölgesi sıkıntılı. Arabistan’da kanunlarda sıkıntı var. Doğu Avrupa’ya gittik oradaki projelere baktık. En sonunda Kanada’da karar kıldık ve oradan ruhsat aldık. Kanada’da yaklaşık 10 milyon dolarlık bir projeye başlıyoruz. çok büyük bir proje değil ama yurtdışında başlamamız adına güzel olacak. Bildiğiniz üzere Kanada-Toronto yurtdışından çok fazla göç aldığı için inşaat alanında Dubai gibi çok fazla yabancıya yönelik bir bölgedir. Dubai gibi çok fazla görkemli projeleri duyulmuyor ama kendi içinde çok ciddi firmaları barındıran bir bölge. İstanbul’da da o sebeple projeleri Kuzey batı, kuzey doğu, güney batı, güney doğu diye dört ayrı bölgeye ayırdık. Dört tane gerçekten ana bölgesi var İstanbul’un. Her fiyatla proje yapıyoruz ki herhangi bir dalgalanmada piyasanın bozulması durumda etkilenmeyelim diye. Bazen bizim elimizdeki orta B sınıfına ürettiğimiz kesim gidiyor, bazen üst sınıfa giren projeler gidiyor. Yabancılara da çok fazla satışlarımız olduğu için 25 ayrı ülkeden gelen müşteriye her tipten proje sunabiliyoruz. Yüksek bloktan villasına, şehir merkezindeki kentsel dönüşümüne kadar her anlamda elimizde projeler tutuyoruz ki gelen müşterilerimiz rahat etsin. Kimisi kendine alıyor, kimisi kızına alıyor, kimisi yatırım olsun diye alıyor. Herkese her tipte proje sunuyoruz.

 

“BUTİK PROJE YAPTIĞINIZ ZAMAN MüŞTERİNİZ HER ZAMAN HAZIR OLUYOR”

Sizin butik yapmanızdaki sebep nedir?
Biz piyasanın daralma aşamasında çok fazla yara almıyoruz. Bilinçli yapılan bir hareket bu. Butik proje yaptığınız zaman müşteriniz her zaman hazır oluyor. Her zaman malınızı satabiliyorsunuz ama aynı tip maldan binlerce kez ürettiğinizi düşünün, hepsini aynı bölgede yaptığınızı düşünün bu piyasada bir daralma olduğu zaman ciddi şekilde sıkıntıya girersiniz. Ama fazla miktarda proje ve içinde az miktarda daire olduğunu düşünün. 200 tane daireyi satmak kolay ama 2 bin daire yaptığınız zaman mecbur ciddi kampanyalar yapmak zorundasınız. Takip etmek zorundasınız ve icabında finansal akışınızı düzenleyebilmek için bazen de zararına bile vermek zorunda kalabilirsiniz. Ama biz bunu bilerek yapıyoruz. Onun için de cirolarımızı stabil tutabiliyoruz.

 

İnanlar’ın 52 yılda müthiş bir müşteri kitlesi oturdu. Sizin her projelerinizden alan kişiler de var değil mi?

Bugüne kadar 15 bin gayrimenkul satmışız. Bunların yaklaşık yüzde 80’ini ben tanırım. çoğu müşteriler illaki beni tanır, telefon numaralarım genelde onlarda vardır, ararlar, görüşürüz. Mutlaka dedesine, torununa satmışızdır. Bir de biz repütasyon oranımızı tutuyoruz. Repütasyon nedir? Aynı sattığın müşteriye ya da o müşterinin yakın akrabasına ikinci defa sattın mı? Yani bizim yaklaşık 1 yılda 1000 ünite satıyorsak bunun 500 tanesi repütasyondur. Bu da çok önemli bir şey. Repütasyon oranını yüzde 50’den aşağıya düşürmemeye çalışıyoruz. Bu çok önemli. O oranı düşürürseniz reklamı çok vermeniz gerekiyor. Bu bize olan güveni gösteriyor. Mesela biz 500-600 milyon ciro yapmışız. Biz bu ciroları işin kalitesiyle, devamıyla, teknik gücünüzle, verdiğiniz garantilerle, müşterinin arkasında durmanızla, ikinci eldeki fiyatların yüksek olmasıyla, binanın bittiği zaman hızlı şekilde kiraya verilmesiyle yapıyoruz.

 

Son olarak Beylikdüzü Terrace Park Proje’nizde termal suyu çıktığından bahsediliyor…

Haramidere bir fay kırığıdır, termal bir kırık orası aslında. Orada bir arsa satın aldık. İnanlar’ın adına o arsa. Ve o arsada 1100 metre derinlikte 55 derece sıcak termal su bulduk. Bu su da Türkiye’nin değerli termal suyu. Zaten o bölgede belediyeler de kaplıcalarını yaptılar. Şu an 1-2 tane çalışan kaplıcası var belediyenin. O bölgede Ayazma denilen yer de eski Bizans hamamı var. Ayazma, E-5 kenarında gözle görülebilir bir alanda. Eskiden Bizanslılar şifa bulmak için kullanıyormuş. Sonradan zaman içinde unutulmuş. Şimdi tekrardan bu su hayat buldu.  

 

“TERRACE PARK, İSTANBUL’UN TEK VE İLK TERMAL PROJESİDİR”

Terrace Park ev sahipleri neler kazanacaklar burada?

Terrace Park’ı belki de devre mülk olarak satmayı düşünüyoruz. Daha karar veremedik. 240 dairemiz var bizim orada. Eğer devre mülk olarak satarsak yaklaşık 14000 ünite olarak satılacak. Yani İstanbul’un merkezinde de böyle bir şey yapılabilir mi diye etüt ediyoruz. Bilhassa yabancılara satışı çok daha heyecan verici. Yani bir sağlık merkezinin içinde barındırılan bir proje olarak şu an geliştiriyoruz. 240 dairesi, altında yaklaşık 40 tane dükkanı olan bir proje. Terrace Park, İstanbul’un tek ve ilk termal projesidir. Nasıl bir pazarlama yapacağımıza henüz karar vermedik. Bu baharda belli olur diye düşünüyorum. Yurtdışı kaynaklı da olabilir. Genelde bizim yurtdışı satışlarımız çok yüksek olduğu için yurtdışına bunun pazarlanmasını düşünüyoruz.

 

Sizin çılgın projeleriniz var. Bunlar devam ediyor mu?

Benim 21 tane çılgın projem var. Bunların patentlerini de aldım. Hatta 1-2 tanesinin Amerika’da da patentini aldım. Mesela duraklarda durmayan tren projem var. O projenin Amerikan patenti de bana ait. O şu an yapılabilir bir proje. Ben Binali Bey’in ulaştırma bakanlığı zamanlarında da kendisine sundum. Hatta çanakkale Köprüsü’yle beraber bu ringin yapılabilirliği aslında ortaya çıkıyor. öyle bir proje ki dünyada ancak 5-10 yerde kullanılabilecek. Yani 500-600 kilometrelik bir alanda 10-15 arası istasyon sayısı olan bir büyük megakent projesidir bu. Marmara Bölgesi’ne çok uygun bir proje. 3. Köprü üstünden geçecek bir tren projesi var. O tren projesiyle çanakkale Boğazı Köprüsü biterse ki o köprünün temeli 18 Mart’da atıldı. Bütün Marmara’yı dönen bu proje artık hayata geçecek duruma gelir. Osmangazi Köprüsü de yapıldı. Bu şekilde bu proje hayat bulur. Dünyada belki de 10 bölgede uygulanabilecek bir projedir bu. Amerika’da Los Angeles’ta uygulanabilir. Orada da çok fazla şehrin bir arada olduğu yerler var. New York, Boston, Chicago o bölgelerde uygulanabilir. Yani böyle 500-600 kilometre arasında 10-15 tane şehrin olduğu bölgelerde yapılabilir. çin’de, Japonya’da uygulanabilir. Almanya Ruhr bölgesinde uygulanabilir. Bütün Marmara’nın etrafını döndüğünüz zaman Marmara’daki kentler yani İstanbul’un nüfusunu Marmara’nın etrafına yaymak için uygulanabilecek bir projedir bu. Bu şekilde İstanbul’un içindeki basıncı Marmara’nın etrafına yaymış olursunuz. Bursa’ya yarım saatte gidiyorsun, çanakkale’ye 40 dakikada gidiyorsun. çanakkale’de Boğaz kenarında evin olsun İstanbul’a çalışmaya gidip gelebiliyorsun bu projeyle. Duraklarda durmadığı için çok hızlı bir şekilde tren dönebiliyor.

 

Yatırımlarını ağırlıklı olarak Türkiye’de yapan bir iş adamı olarak sizi böylesi projelere iten motivasyon kaynağınız nedir?

ülkemizin konumunu önemsiyorum. Türkiye, Orta Doğu’nun sıcak ateşinde aslında hem artıları hem eksileri aynı anda yaşayan bir ülke. Bizim burada iş adamlarına bir öğüdümüz var; mutlaka moralimizi ayakta tutmamız lazım. Ve bu çevremizdeki sıcak havayı aslında Türkiye’nin de çok yararlanacağı, faydalanacağı bir atmosfere çevirmemiz gerekiyor. Bunu da iş adamları olarak yatırımlara devam ederek, motivasyonumuzu yüksek tutarak, giderlerimize de dikkat ederek yapmamız, yol kat etmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz kriz çince’de ‘fırsat’ demek. çevremizdeki bu sıcaklığın fırsat olduğunu düşünerek hareket etmemiz lazım. Türkiye’nin bölgesel liderliğini pekiştireceğini ilerde göreceğimize inanıyorum.