İde Okulları’nda Öğrenme Sürecine Bilimsel Yönden Yaklaşıyoruz

İde Okulları’nda Öğrenme Sürecine Bilimsel Yönden Yaklaşıyoruz İde Okulları’nda Öğrenme Sürecine Bilimsel Yönden Yaklaşıyoruz

İde Okulları Okul Müdürü ve Eğitim Direktörü Dilek Yakar uyguladıkları bilimsel yaklaşımlı öğrenme modeli PASS teorisini Klass’a anlattı...

Eğitim hayatına yeni bir soluk getiren, okullarında herkesin fikirlerinin yargılanmadan özgürce ifade edildiği, tartışıldığı bir eğitim ve sosyal ortam oluşturmaya odaklı olan İde Okulları uzman kadrosuyla güvenilir, kaliteli ve uluslararası boyutta bir eğitim sunuyor. öğrenme sürecine bilimsel yaklaşmak ve çocukların öğrenme yetkinliklerini geliştirme ve güçlendirmede dünyadaki en modern ve etkili yöntemleri belirleyerek kullanmayı hedefleyen İde Okulları’nın öğretim modelinin önemli bir parçası da Amerika’da saygın eğitim kurumlarında kullanılan PASS yaklaşımı. İde Okulları Okul Müdürü ve Eğitim Direktörü Dilek Yakar, İde Okulları’nın eğitim sistemini, öğrenciler için nasıl bir öğrenme ortamı oluşturduklarını ve çocukların öğrenme sürecinde çok daha konsantre, odaklı, başarılı ve uyumlu bir deneyim gerçekleştirmelerini sağlayan PASS teorisi ve Bilişsel Temelli öğrenmeyi Klass okurları için anlattı. 

“İde Okulları’nda öğrenme sürecine bilimsel yönden yaklaşıyoruz. Amerika’da saygın eğitim kurumlarında kullanılan, beynin yapısını esas alan ve bu yapı üzerine kurgulanan bir öğrenme modeli olan PASS yaklaşımını benimsiyoruz. PASS teorisi, Planlama (Planning), Dikkat (Attention), Ardıllık (Successive) ve Eşzamanlılık (Simultaneous) olmak üzere dört bilişsel işlemden oluşuyor.

 

“İde Okulları rehberlik birimi tarafından yapılan değerlendirme testi ile çocukların planlama, dikkat, eşzamanlılık ve ardıllık açısından yetkinlikleri belirleniyor ve gelişim ihtiyaçları ortaya koyuluyor. Daha sonra bu dört özelliği bir arada uyum içinde kullanmaları ve gelişim gerektiren özelliklerinin yükseltilmesi amacıyla, İde Okulları Bilişsel Destek Birimi öğrencilerle özel çalışmalar gerçekleştiriyor.”

 

İde okulları nasıl bir eğitim anlayışıyla yola çıkıyor? Eğitim sistemini biraz anlatabilir misiniz?

İde okulları, eğitim hayatına taze bir soluk getirmek amacıyla, aynı heyecanı taşıyan deneyimli eğitimciler tarafından kuruldu. İde Okulları’nın merkezinde mutlu öğretmen, mutlu öğrenci var. öğrenme ortamının güvenli olmasını istiyoruz ki çocuk kendini güvende hissetsin ve bir öğrenenler topluluğu oluşsun. öğretmenin öğrenciyi dinlemesi, saygı göstermesi, onu bir birey olarak kabul etmesi ve etki yaratabilmesi çok önemli. Artık bilgiye ulaşmanın çok daha kolay olduğu teknoloji çağında bilgiyi yüklemek değil, beceri odaklı olmak daha önemli. Biz de bu anlamda, eğitim alanında dünyada kabul görmüş PYP, High Scope, Montessori, Reggio Emilio, Wardorf gibi önemli eğitim yaklaşımlarının güçlü yönlerini sentezleyerek eklektik ve özgün bir bakış açısı oluşturduk. Eğitim yaklaşımımızla, aynı zamanda çocuklarımıza yarının yetkinliklerini kazandırmayı amaçlıyoruz. öğretmenlerimiz hem bu mantıkla eğitim verecekler, hem de bu konuda dünyada kullanılan metotlarla ilgili sürekli eğitim alacaklar.

 

İde Okulları’nda öğrenciler için nasıl bir öğrenme ortamı oluşturuyorsunuz?

öncelikle hangi yaşta olursa olsun herkesin bir fikri, fikirleri olduğuna inanıyoruz. Okulumuzda öğrencilerin fikirlerinin yargılanmadığı, özgürce ifade edebildikleri, tartışabildikleri bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Her çocuğun farklı olarak ilgi duyduğu, parladığı alanlar var. Biz de bu alanları bulup ortaya çıkarmak için bir takım çalışmalar yapıyoruz. Bir çocuk matematikte çok başarılı olurken, diğeri sanatsal alanda kendini çok daha iyi ifade edebilir. çocukların her birine kendilerini ifade edebilecekleri alanlar açmamız gerekiyor.

 

BEYNİN YAPISINI ESAS ALAN VE BU YAPI üZERİNE KURGULANAN BİR öĞRENME MODELİ OLAN PASS YAKLAŞIMINI BENİMSİYORUZ”

Peki, çocukların yetkinlik alanlarını belirlemek için nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

İde Okulları’nda öğrenme sürecine bilimsel yönden yaklaşıyoruz. Amerika’da saygın eğitim kurumlarında kullanılan, beynin yapısını esas alan ve bu yapı üzerine kurgulanan bir öğrenme modeli olan PASS yaklaşımını benimsiyoruz. PASS teorisi, Planlama (Planning), Dikkat (Attention), Ardıllık (Successive) ve Eşzamanlılık (Simultaneous) olmak üzere dört bilişsel işlemden oluşuyor. Uyguladığımız çalışmalarla çocuklarımızın bu dört bilişsel alanda güçlü ve gelişmeye açık yönlerini belirleyerek çalışmalarımızı bu alanları besleyecek şekilde yapılandırıyoruz. Bu fonksiyonların hepsini doğru biçimde ve bir arada uyum içinde çalıştırabilen çocuklar, öğrenme sürecinde çok daha konsantre, odaklı, başarılı ve uyumlu bir deneyim gerçekleştiriyor.

 

PASS nasıl uygulanıyor? Okulda bu çalışmayı yapan özel bir birim bulunuyor mu?

Tabii ki, İde Okulları rehberlik birimi tarafından yapılan değerlendirme testi ile çocukların planlama, dikkat, eşzamanlılık ve ardıllık açısından yetkinlikleri belirleniyor ve gelişim ihtiyaçları ortaya koyuluyor. Daha sonra bu dört özelliği bir arada uyum içinde kullanmaları ve gelişim gerektiren özelliklerinin yükseltilmesi amacıyla, İde Okulları Bilişsel Destek Birimi öğrencilerle özel çalışmalar gerçekleştiriyor. Böylece, öğrencilerin geliştirilmesi gereken ve güçlü alanlarına yönelik ayrı ayrı çalışmalar yapılmış oluyor.

 

“PASS SİSTEMİ çOCUKLARIMIZA ETKİN BİR öĞRENME SüRECİ VE DENEYİMİ SAĞLIYOR”

PASS sistemi çocuklarımıza ne katacak?

Bilişsel işlevlere dayalı öğrenmeyi temel alan PASS sistemi çocuklarımıza etkin bir öğrenme süreci ve deneyimi sağlıyor. Dersler, İde öğretmenleri tarafından hazırlanmış dört bilişsel alana da hitap eden özgün materyallerle destekleniyor. Beynin çok yönlü çalışması desteklenerek, öğrenme performansı artırılıyor ve kalıcı öğrenme sağlanıyor. Dört bilişsel alanı da gelişen çocuklar bir derste öğrendikleri bir yaklaşımı başka derslere de aktarabiliyorlar. Bu da çok boyutlu öğrenmeyi destekliyor.

 

PASS yaklaşımının sınavlara katkısı oluyor mu?

Bilişsel yönden güçlü ve kararlı olan çocuklar, duygusal açıdan da dayanıklı olabiliyor. Bu model sağladığı temel yetkinlikler sayesinde TEOG, YGS/LYS gibi sınav ortamlarında da başarıyı artırıyor. örneğin odaklanması yüksek çocuklar sınavlardaki uyarıcılardan etkilenmiyor, sayısal ve sözel bölümlerde zihinsel geçişleri daha etkili yapabiliyor.