Herkes Hayatında Resim Yapmalı. Resim Bizi Koruyan Kalkan Gibidir

Herkes Hayatında Resim Yapmalı. Resim Bizi Koruyan Kalkan Gibidir Herkes Hayatında Resim Yapmalı. Resim Bizi Koruyan Kalkan Gibidir

Ünlü Ressam Filiz Odabaşı, sanat ve eğitime adadığı meslek hayatını Klass’a anlattı...

Resimlerinde samimiyeti ve sevgiyi yansıtan, doğa ve hayvan sevgisini her fırsatta dile getiren, sanatçı kimliğinin yanında bir öğretmen olarak da Türkiye’de resim sanatının gelişmesine önemli katkılar sunan Filiz Odabaşı hayatını sanata ve eğitime adamış bir isim. Resimlerine İstanbul manzaraları ve insan figürlerini taşıyan ünlü ressam natürmort ve nü çalışmalarında da özgün eserler ortaya koyuyor.  İstanbul’da yakın zamanda açmayı düşündüğü bir sergiyle Türk Eğitim Vakfı’na destek olmayı amaçlayan ve yazdığı şiirlerle de çok yönlü kişiliğini gösteren Ressam Filiz Odabaşı ile eğitim hayatını, eserlerinin ayırt edici yönlerini, resim tutkusunu ve hobilerini Klass okurları için konuştuk.

 

Filiz Hanım, bu zamana kadar sayısız esere imza atmış sanat tutkunu bir eğitimci ve ressamsınız. Resimlerinizde en çok nelere önem veriyorsunuz?

Resim ve sanatla iç içe geçen başarılı bir öğretim hayatım oldu. Uzun yıllardır yağlı boya resimler yapıyorum. Resimlerimde İstanbul’un değişik yerlerine yer vermekle birlikte natürmort ve insan figürlerine yer verebiliyorum. Yaptığım resimlerde aradığım şey samimiyet. Bunu da yakaladığımı düşünüyorum. Eleştirmenler bir şey söylediklerinde ben mutlu oluyorum. Bir sanatçı olarak isim olmak da çok önemli. Maalesef biz öğretmenliği tercih ettiğimiz için böyle bir üne kavuşamadık.

 

“RESİM TUTKUSU ERKEN YAŞLARDA BAŞLIYOR”

Eğitim hayatınızdan bahsedebilir misiniz?

Kız Teknik Yüksek Okulu mezunuyum. Orada dört yıllık bir eğitim aldım ve yatılı okudum. Orada okurken çok değerli öğretmenlerimiz vardı. Bu okullara her branş için Türkiye’nin her yerinden gelen 500 kişi içerisinden 15 kişi seçilerek girdik. Resim yeteneğim orada keşfedildi fakat ben okul öncesinde küçük yaşlardan itibaren resim yapmayı severdim. Resim tutkusu çok küçük yaşlarda başlıyor. Doğaya ve insana karşı olan duyarlılığınız da bunlara eklenince resmi meslek olarak seçmeniz kaçınılmaz oluyor. 24 yıl öğretmenlik yaptım. En son Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü’nde atölye şefi olarak çalışma hayatıma son verdim. öğretmenlik manevi yönden sizi mutlu edebiliyor. Gerçek zenginlik bence parada değil, donanımımızda saklı. Ben resmi inanarak yapıyorum. Bir şeye inandığınız zaman o şey size geri dönüyor. Bunu kendi yaşamımda gözlemledim. Bir işi severek yaptığınızda bu eserinize yansıyor. Ben dünyada sevginin çok önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum.

 

“YAŞADIĞIM BİR OLAYDAN SONRA RESMİN MUTLAKA PARA İLE SATIN ALINMASI GEREKTİĞİNE KARAR VERDİM”

Eserleriniz hangi sergilerde yer aldı?

En son geçtiğimiz aralıkta Nişantaşı’nda bulunan Nişart’ta kişisel bir sergi açmıştım. Daha önce de resimlerim Akbank Sanat Galerisi’nde sergilendi. Karma sergilere de katıldım. Bu işin tamamen dışında değilim ama bu anlamda profesyonel bir portföyüm yok. Arkadaşlarım çizdiğim resimleri kendilerine hediye etmemi bekliyorlar.  Bunu yapacak sanatçının ekonomik olarak güçlü olması gerekiyor. Yaptığınız resimlerin beğeniliyor olması bu anlamda çok önemli. Benim öğretmenlikte ilk görev yerim Ceyhan’daydı. öğrencilerle aramızda çok fazla yaş farkı yoktu. Bir gün bir arkadaşın çiftliğine gittik. Annesi benim resim öğretmeni olduğumu anlayınca kendilerine bir resim hediye etmemi istedi. Bir gün tekrar çiftliğe gittiğimizde resmimi uzaktan bir kümesin kapağında gördüm. Arkadaşımın annesi o resmi para vererek almış olsaydı resmim daha çok değer görürdü. Yaşadığım bu olaydan sonra resmin mutlaka para ile satın alınması gerektiğine karar verdim ancak çok sevdiğim insanlara hediye ettiğim resimlerim elbette ki oluyor.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Ekim sayısında...