GEÇMİŞE TAKILI KALMANIN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI

GEÇMİŞE TAKILI KALMANIN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI GEÇMİŞE TAKILI KALMANIN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI

Hangimizin geçmişte yaşadığı, unutamadığı derin yaraları olmadı ki...Hangimizin hatırlamak istemediği, keşkeleri, pişmanlıkları yok ki...Bugünkü aklım olsaydı asla yapmazdım diye az mı göz yaşı döktük...

Hatalarımızı veya bize yapılanları canlı tutmak geleceğimizi karartıyor... Hayatı kendimize zehrediyoruz. Peki ama nereye kadar...? Zaman akıyor... Dün geçmişte kalmalı, her gün yeni bir başlangıç olmalı...

Tam da burada Mevlana'yı hatırladım... Bakın ne güzel söylemiş; Düne ait ne varsa, dünle gitti cancağızım, bugün artık yeni şeyler söylemek lazım... Geçmişin karanlığından kurtulabiliriz çünkü güçlük kolaylığın yanı başındadır...

Hayatımızı güzelleştirmek, güneşi görmek bizim gayretimize bağlı...Kendimizi de karşımızdakileri de hırpalamadan geçmişimizle yüzleşebiliriz...Olayların derinliğine inmeden üzerini örtüp geçmek sorunları çözmez...

Bastırılan duygular bir çağrışımla, içimizde ki gizli öfkeyi ortaya çıkarır... Kırıcı sözler dökülüverir, iletişim kesilir ve ilişkiler karanlığa gömülür...!!..Arkanızda olan "her nasılsa geçmiştir" diye düşünürseniz, geleceğe renk veremezsiniz...Geçmişi; yaşananları doğru tahlil ederek, gerekli dersleri alarak kapatın... çünkü; Geçmişin süzgeci geleceğin tanelerini verecektir şüphesiz...!!..

Bugün yaşanan mutsuzluğun nedeni geçmişte yaşanılan travmalara bağlanıyor...Derin yaralar kolay kapanmasa da, sadece suçlayarak tekamül edilmiyor...Hatayı geçmişte bize yapılanlarda aramak zaman kaybıdır... Belki rahatlarsınız ancak sorunlarınızla ve kendinizle yüzleşmekte gecikirsiniz... Hangimizin hataları olmadı ki, olmayacak ki!! Beyaz sayfa açmak çok mu zor...??..Biraz empati, biraz hoşgörü, çokça sevgi sizi kendinizle de, çevrenizle de barıştırır...Ve hayatı daha anlamlı, daha güzel ilişkilerle sağlıkla ve huzurla yaşarsınız...Bir öğretiden aldığım sözlerinin size de yol göstereceğine inanıyorum; Geçmişe dönülemez, gelecek beklenir elbet geleceğinden. Ancak hal hayırla işlenir oya gibi... Yarınları oya gibi işlemeye ne dersiniz!?

 

GEçMİŞE DöNüK " REKTOAKTİF KISKANçLIK "

İlişkileri bitiren, geçmişi kurcalama, geriye doğru kıskançlık hastalığı...çiftler arasında bitmeyen bir çile olduğunu görüyorum bu hastalığın... Her iki tarafında geçmişi devamlı kurcalaması ilişkiyi çıkmaza sokuyor... Bir yere kadar hayatımıza aldığımız kişiyi merak etmek normal karşılanabilir... Retroaktif kıskançlık, normalin çok ötesinde yaşanan garip bir ruhsal sorun... Geçmişi öğrenmek saplantı haline geliyor... önlenemez bir merak dürtüsü bu...

Partnerinin yaşadığı ilişkileri öğrenip kendisini onlarla mukayese ediyor... Cinsel veya romantik geçmiş zihnini, kalbini, aklını yiyip bitiriyor... Bir tür obsesyon hali! Geçmişte karşı cinsle yaşadıklarını öğrenmek istiyor, Ne var ki kendisini ve ilişkisini onunla kıyaslayarak acı çekiyor...!!.. Bıkmadan usanmadan, özel alanlara girecek kadar araştırmaya doyamıyor!! Hatta en özel anlarında partnerinin eski ilişkisini düşünüyor…önceki sevgililerle kıyaslıyor, terk edileceğini zannederek korkuyor... Düşünüyorum da gerçekten acınası bir durum... Dahası da var... Sosyal medyanın meraklılar (!) için verimli bir kaynak olduğunu unutmayalım... çiftler geçmişlerini araştırmakta yarışıyorlar artık ne kadar doğruysa!!

Sosyal medyada rektoaktif kıskançlığın başka bir tezahürünü görüyorum... Hedefte ünlüler var... Geçmişleri acımasızca mercek altına alınıyor... Hele ki hata olarak gördükleri bir şeyler varsa unutulmuyor, sürekli tekrarlanıyor...

Güzelse geçmişte yaptırdığı estetiği, başarılıysa geçmişteki başarısızlıkları, Varlıklıysa yoksul hali, kendini geliştirdiyse cahillikleri gündeme geliyor... Geriye doğru kıskançlığın, saplantılı ruh halinin başka bir versiyonu gibi sanki...

Vallahi anlamakta zorlanıyorum... Ne denir ki... Allah akıl fikir versin...