Firmalar Yalnızca Ürünlerini Değil Kendilerini de Tasarlamak Zorundalar

Firmalar Yalnızca Ürünlerini Değil Kendilerini de Tasarlamak Zorundalar Firmalar Yalnızca Ürünlerini Değil Kendilerini de Tasarlamak Zorundalar

Özartaş Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Eş Başkanı Alpay Özgen yeni aydınlatma trendlerini Klass’a anlattı...

Geçmiş birikimi ve üretme gücüyle Türkiye’nin ilk aydınlatma firması olan ve bugün sektörün dünyadaki önemli oyuncuları arasına giren Özartaş Aydınlatma, pandemi döneminde yaşadığı ciro kaybını yurt dışındaki projeleriyle telefi ederek 2020 yılında bütün markaların yaşadığı zorlu süreçten daha da güçlenmiş bir şekilde çıkmayı başardı.  Vizyoner çalışmaları ve yurt dışındaki girişimleriyle Özartaş Aydınlatma’yı her yıl daha da ileri taşıyan Alpay Özgen “Türkiye’de kendisine güvenen ve geçmişi olan köklü firmaların tamamının kendi iç dinamiklerini harekete geçirip yeni bir yol bulabileceğine inanıyorum.” diyor. Özartaş Aydınlatma Yönetim Kurulu Eş Başkan Alpay Özgen ile Özartaş Aydınlatma olarak 2020 senesini nasıl geçirdiklerini, kendilerini diğer firmalardan ayıran en önemli özelliklerini, trendleri oluştururken nelere önem verdiklerini ve gelecek yıldan beklentilerini Klass okurları için konuştuk.

Özartaş Aydınlatma olarak kendi altyapımızdaki zenginliği ve gücü geliştirdikten sonra Maria Theresa ile dünyanın en büyük üreticileri arasına giriyoruz. Bu avizeyi o kadar büyük bir teknoloji ve teknik ile geliştirdik ki dünyada var olan en büyük üreticilerden biri haline geldik. 2021’de özellikle Maria Theresa bölümümüzü tüm dünyaya pazarlayarak çok ciddi bir seviyeye geleceğiz.”

Alpay Bey, 2020 yılı Türkiye ve dünya için hem ekonomik anlamda hem de sağlık anlamında epey zorlu geçti. 2020 yılı siz ve şirketiniz açısından nasıl bir yıl oldu?

2020 bütün dünyada çok sıkıntılı bir pandemiyle başladı. Biz de bu süreçte mevcut şartlarla yaşamayı öğrenmeden önce iki ay kadar kapalı kaldık. Bu dönemde ciro anlamında çok ciddi kayıplar yaşadık. Bu kaybı mağazadan sattığımız perakende ürünlerde yaşadık fakat Özartaş’ın geçmiş birikimi ve üretici olmamızın getirdiği avantajla dünya pazarındaki projelere ve bu projelerin yapıldığı bölgelere yönelmeye karar verdik. İsviçre ağırlıklı çalışan bir pazarlama şirketi, bölgedeki dağıtım şirketi ve bir mobilya şirketiyle anlaşarak yeni bir pazara giriş yaptık. Bunun yanında Bahreyn, Abu Dabi, Doha, Katar ve diğer Orta Doğu ülkelerinde proje yapan şirketlerini bulup onlarla ikili ilişkileri geliştirerek istedikleri teklifleri yaptık. Bu sayede çok ciddi bir oyuncu olduk. Pandemi başladıktan iki ay sonra bütün Türkiye’de işler durmuşken, herkes yarı zamanlı çalışma sistemine geçiş yaparken biz bu altyapıyı geliştirip yurt dışında kurduğumuz ilişkilerle, aldığımız projelerdeki işlerin büyüklüğü sayesinde personel alımı yaparak tam zamanlı çalışmaya devam ettik. Bütün çalışanlarımızın maaşlarını tam ödeyerek hem devletimize yük olmadık hem de çalışanlarımızı mağdur etmedik. Pandemi döneminde yaşadığımız ciro kaybını yurt dışındaki projelerimizde yaptığımız başarılı fiyatlandırma ve kalitemizin kabul edilmesi sayesinde telafi ettik. Türkiye’de kendisine güvenen ve geçmişi olan köklü firmaların tamamının kendi iç dinamiklerini harekete geçirip yeni bir yol bulabileceğine inanıyorum. Özartaş olarak biz bunu gerçekleştirmeyi başardık. Kendi içimize dönerek en güçlü noktamızı keşfettik.

 

“İŞ HAYATIMIN NEREDEYSE YARISI YURT DIŞINDA GEÇİYOR”

Özartaş Aydınlatma’nın diğer firmalardan farkı nedir?

En önemli farkımız ciddi bir altyapıyla kurulmuş olmamız. Bu sektörde ilk aydınlatma üreticisi olmamızın da avantajına sahibiz. Bu unvanı taşıyan firmaların çoğu şu anda hakkettiği yerde değil. Özartaş kalitesi ve gücüyle hakkettiği yerde olan bir marka. Bu markayı kullanan insanlar için de bir övünç kaynağı. Özartaş’ın en büyük artılarından bir tanesi tasarımcı düşünce yapısına sahip iki patronunun olması. Biz Altay ve Alpay Özgen olarak kendimizi daima bir bütün olarak düşündük. En iyi bildiğimizi Özartaş havuzuna koyduk ve buradan yeni şeyler çıkardık. Tek bir beyin gibi hareket ediyoruz. Çok fazla yurt dışı temasımız oldu. Özellikle benim iş hayatımın neredeyse yarısı yurt dışında geçiyor. Farklı ülkelerde gördüğüm özellikleri, farklılıkları, değişiklikleri ve tarzları markamızın ana teknik ekibine anlatıyorum. Kardeşim de yurt dışı seyahatlerinde gördüğü estetik detayları buraya taşıyor. Bu anlamda ciddi bir inovatif beyin oluşturduk. Bu bakış açısı sektördeki hiçbir firmada bulunmuyor. Aile olarak 60 yıldır, kardeş olarak da 40 yıldır bu firmanın başında bu mantıkla çalışıyoruz. Bununla birlikte Özartaş’ın en büyük avantajı üretme aşkına sahip olması. Üretme tekniklerine de çok açığız. CAD\CAM, SOLID, AutoCAD, lazerler, su jetleri gibi bütün dünyada var olan teknolojik makinaları ve programları kullanarak sanata teknolojiyi katan bir altyapıya sahibiz.

 

“YAŞAM ALANLARI KÜÇÜLDÜĞÜ İÇİN MEKANLARDAKİ ÜRÜNLERİN FORMLARI DA DEĞİŞTİ”

Trendleri oluştururken nelere önem veriyorsunuz?

Trendleri oluştururken mevcut evlerin hangi boyutlarda ve nasıl bir planlama ile yapıldığına bakıyoruz. Bir dönem bahçeli villalar daha çok inşa edilirken bugün daha çok toplu konutlar inşa ediliyor. Yaşam alanları küçüldüğü için mekanlardaki ürünlerin formları da değişti. Buna göre ürünlerimizin boyutlarını öncelikli olarak tasarlıyoruz. Trend anlamında da ışıkları gizli duvardan aplikleri, köşeden tekli aydınlatmalar, masa üstlerinde dikdörtgen ve yuvarlak şeklinde uzunlamasına camların içinden verilmiş aydınlatmalar hala çok revaçta ve bunların 2021’de de aynı şekilde revaçta olacağına inanıyorum. Müşterilerimizin bu kadar çok farklı tasarıma sahip çeşidi barındıran başka bir üretici firma bulabileceklerini düşünmüyorum. Biz bu ürünlerin hepsini kendimiz üretiyoruz.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Aralık sayısında...