Dr. Ender Saraç, Genç ve Sağlıklı Bir Cilde Sahip Olmanın Sırlarını Paylaştı

Dr. Ender Saraç, Genç ve Sağlıklı Bir Cilde Sahip Olmanın Sırlarını Paylaştı Dr. Ender Saraç, Genç ve Sağlıklı Bir Cilde Sahip Olmanın Sırlarını Paylaştı

Son teknolojik gelişmeleri araştırdık ve Monopolar Radyofrekans’ın etkilerinden çok memnun kaldık...

Türkiye’nin tanınan ve güvenilen hekimlerinden biri olan Dr. Ender Saraç kurucusu olduğu özel Hay Polikliniği’nde hastalarının sorunlarına bütünsel bir anlayışla yaklaşıyor ve uzman kadrosuyla birlikte hastalarının daha genç ve daha sağlıklı bir vücuda sahip olmasına katkı sağlıyor. Estetik dünyasındaki son gelişmeleri yakından takip edip FDA onaylı ve etkili cihazları da bünyesinde bulunduran özel Hay Polikiliniği ameliyatsız cilt gençleştirme yöntemleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Bunlardan birisi de Monopolar Radyofrekans sistemiyle çalışan Thermage. Thermage ile ciltteki kırışıklıkları onaran sonuçlar sunan özel Hay Polikliniği dünyanın prestijli bakım markalarından biri olan Valmont eşliğinde cildin gençliğini destekleyen bakım kürleri uyguluyor. ünlü Dr. Ender Saraç, daha genç ve sağlıklı bir cilde sahip olmanın yollarını ve bu konuda özel Hay Polikliniği’nde sundukları hizmetleri Klass’a anlattı.

 

 

“Monopolar radyofrekans ışınları acıtmaz ama hafif yakar. O yüzden halk arasında cilt ütüsü diye bahsediliyor. Monopolar radyofrekans ışınları yüzün gergin olmasını sağlayan kolajen ve elasten ağlarını parçalar sonra vücut bunları ilerleyen aylarda kendi tekrar baştan örerek çok daha gergin, doğal, mimikler kaybolmamış ve şişmemiş ama çok daha sıkılaşmış, kırışıklığı azalmış bir cilt oluşturur.”

 

“Somon balığı, DNA, RNA ve kolajenlerinden elde edilen çok yoğun bir bakımdır. En özel cilt bakımı ve tedavi edici yöntemlerinden biridir ve dünyada uzun yıllardır çok prestijli olarak kullanılan, çok iyi sonuç alınan bakımlardan biridir. Bu bakım içerisinde özellikle kolajen maskeli bakım yer alıyor. Bu kolajen maskeli bakım da ciltte çok büyük ölçüde nem sağlanıyor ve ince kırışıklıklar, doku gevşekliği, renk lekeler gibi birçok şeyde çok şaşırtıcı derecede ve doğal yolla olumlu bir sonuç elde ediliyor.”

 

Ender Bey, zaman geçiyor ama biz zamana karşı vücudumuzun dirençli, genç kalmasını istiyoruz. Anti-aging anlamında da hem tıp hem de teknoloji çok güzel gelişmeler gösteriyor. Sizin zamana karşı meydan okuyan bir cilt görünümü için tavsiyeleriniz nelerdir?

Anti aging ve cilt bakımı son zamanlarda çok duyduğumuz kelimeler. Cilt kırışıklığı ve ciltteki doku gevşemesi gibi sorunlar şu an tıbbın en çok üstünde durduğu konulardan birisi. Daha önceden hemen ameliyata başvuruluyordu. Yüzümü gerdiririm, boynumu gerdiririm, göz kapaklarımı aldırırım diye düşünülüyordu. Fakat şu sonuçlar ortaya çıktı; estetik ameliyatlar ömür boyu kalıcı değil. 6-9 sene sonra tekrarlamak gerekebiliyor. İkincisi bir komplikasyon olursa geri dönüşü olmuyor. Estetik ameliyatları destekliyorum. Fakat onlara olan ihtiyacın yaşını ve süresini geciktirip azalttığınız zaman başarılı sonuçlar elde edebileceğimizi gözlemliyorum. Bir dönem estetik ameliyatları çok abartılmıştı. Tamamen gergin plastik gibi yüzler vardı. Fakat aşağı doğru bir iniyorsunuz boyun kırış kırış, eller tamamen kırış kırış. Bu doğal olmayan çok tezat görüntüler göze batmaya başladı. Tamamen kırışıksız gergin bir yüz fakat boyun gitmiş, eller gitmiş. Gerçekçi olmuyordu. Şimdi bu yeni yöntemlerde insanların tercihleri de değişmeye başladı. Bir grup insan estetik ameliyatları tercih etmiyor. Bir grup insan da aşırı botoks ve dolguya karşı çok sempatik bakmamaya başladı. çünkü insanların çoğunun birbirine benzemesi, hatların kaybolması, bugün bir yere gittiğinizde benzer elmacık kemikleri, benzer çeneler, benzer gözaltlarını görünce aynı doktorun elinden geçtiği anlaşılıyordu. Ve kişinin ifadeleri ve mimikleri kaybolmaya başlayınca biraz buna karşı bir mesafe başladı. Botoks ve dolgu uygulamalarını tavsiye etmekle birlikte iyi ellerde yapıldığında güzel sonuçların ortaya çıktığına şahit oluyoruz. Ama sürekli yapılan dolgu ve botoks elmacık kemikleri daha çok ön plana çıkartıp daha küçük gözler ve burun ortaya çıkarıyor. Bu durum da kişinin yüz hatlarının bozulmasına yol açıyor. Kişinin mimiklerini kısıtlandırıp ifadelerinde anlamsızlık yaratabiliyor.

 

Her şey dozunda güzel. Peki, özel Hay Polikliniği olarak ameliyatsız cilt kırışıklığında hangi teknoloji ve yöntemlerle hastalarınıza cevap veriyorsunuz? 

Klinik olarak  son teknolojik gelişmeleri araştırdık ve monopolar radyofrekans’ın etkilerinden çok memnun kaldık. Bu uygulamada özellikle daha soğutmalı, yanma etkisinin daha az olduğu bir işlem daha etkili oluyor. Bu yöntemin en büyük özelliğinin yüzün mimikleri etkilenmeden doğal görüntüsü bozulmadan kişiyi o kişi yapan yüz hatlarıyla oynanmadan ve yüz şişmeden doğal yolla kırışıklık tedavisi ve sıkılaşma tedavisi uygulanabiliyor olması.

 

Bu yöntemi ciltte hangi bölgelere uygulayabiliyorsunuz?

Bu yöntem yüze, boyuna, kırışıklık olan kolların iç kısmı, bacakların iç kısmı özellikle de karındaki gevşeklik ve doku gevşekliğine karşı çok başarılı bir şekilde uygulanabiliyor. Ve bu yöntem bilimselliği ispat edilmiş yani FDA onaylı bir yöntem.

 

“KOLAJEN AĞLAR BAŞTAN öRüLEREK DAHA GERGİN, DOĞAL, MİMİKLER KAYBOLMAMIŞ SIKI BİR CİLT ORTAYA çIKAR”

Uygulama acılı mı? Bir yan etkisi var mı?

Bu yöntemin en büyük özelliği ciddi bir yan etkisinin olmaması. Monopolar radyofrekans ışınları acıtmaz ama hafif yakar. O yüzden halk arasında cilt ütüsü diye bahsediliyor. Monopolar radyofrekans ışınları yüzün gergin olmasını sağlayan kolajen ve elasten ağlarını parçalar sonra vücut bunları ilerleyen aylarda kendi tekrar baştan örerek daha gergin, doğal, mimikler kaybolmamış ve şişmemiş ama  daha sıkılaşmış, kırışıklığı azalmış bir cilt oluşturur. Bu karındaysa karın zayıfladıktan sonra sarkıklık nerede ise orası, kol içi, bacak içi vücudun neresinde sarkma kırışma varsa… Boyun da yüzde de bu şekilde etki eden bir yöntemdir. Bilinen ciddi bir zararı ve yan etkisi yok. Genelde çoğu kişiye uygulanabiliyor. Açık yaralar, egzama, kanamalı bir cilt gibi bir şey varsa tabi hiçbir uygulama yapılmaz. çok ekstrem durumlar dışında uygulanabiliyor. Yaş sınırı da kırışıklıkların başladığı yaşlar genelde. Fakat ileride kırışmayayım diye genç yaşta bu uygulamadan yararlanan kişiler var. Onlarda bu şekilde güzel bir önlem almış oluyorlar. Uygulamadan yararlanan kişiler hemen normal yaşamlarına dönüyorlar. Herhangi bir mevsim seçimi de olmaksızın her dönem uygulanabilen konforlu bir yöntem. En iyi maksimum sonucu 6 ay sonra veriyor. Fakat 3-4 hafta sonra olumlu sonuç oluşmaya başlıyor. İkinci aya doğru gözle görülür bir fark oluşmaya başlıyor ama esas o sıkılaşma 6.ayda elde edilebiliyor. Aynı zamanda biz bu monopolar radyofrekans uygulamasından sonra özel bir cilt bakımından yanayız. Somon balığı, DNA, RNA ve kolajenlerinden elde edilen çok yoğun bir bakımdır. özel cilt bakımı ve tedavi edici yöntemlerinden biridir ve dünyada uzun yıllardır  prestijli olarak kullanılan,  iyi sonuç alınan bakımlardan biridir. Bu bakım içerisinde özellikle kolajen maskeli bakım yer alıyor. Bu kolajen maskeli bakım da ciltte çok büyük ölçüde nem sağlanıyor ve ince kırışıklıklar, doku gevşekliği, renk lekeler gibi birçok şeyde çok şaşırtıcı derecede ve doğal yolla olumlu bir sonuç elde ediliyor.

 

Peki tedavi sürecinde Monopolar Radyofrekans ve Somon DNA bakım kürlerinden kaç kere yararlanılmasını tavsiye edersiniz?

Kişi Monopolar Radyofrekans uygulamasını bir kere alır. Ardından alınan 7 haftalık kolajen maskeli kür çok iyi bir sonuç elde ediyor.

 

Bu uygulamalardan en çok kimler yararlanıyor?

İlk olarak ‘Ben estetik ameliyat istemiyorum veya estetik ameliyat yaşımı çok geç yaşlara atmak istiyorum’ diyen kişilerin tercih ettiği bir yöntem. İkincisi ‘Yüzüm çok şişmesin, burnum ve gözlerim küçük kalıp devamlı dolgularla mimiklerim kaybolmasın. Ben yine ağlayabileyim, gülebileyim üfleyebileyim, ıslık çalabileyim, şaşırabileyim, hayret edebileyim’ diyen kişiler için şu an bizim başarılı bulduğumuz yöntemlerden birisi. Hastalarımızın genelde çok memnun olduğu daha doğal olan dışarıdan bıçak, anestezi, kanama, acı, yan etkili müdahalenin olmadığı, uygulama sonrasında 2 dakika sonra normal hayata dönülebildiği uygulamalar bunlar. özellikle tüp mide ameliyatı olanlarda sarkıklık ve doku gevşekliği olabiliyor. Sezaryenle doğum sonrası olabiliyor, yaşla ilgili olabiliyor, çok kilo verildiğinde olabiliyor ve bazı kişilerin yapısal olarak dokusu gevşek olabiliyor. Onlar için uygun bir yöntem.

 

“KİŞİNİN CİLDİ  TOKSİN, LEKELİ çOK SORUNLU BİR CİLTSE EGZAMALI, PüTüRLü İSE O ZAMAN HACAMAT çOK İYİ GELİYOR”

Yararlanabileceğimiz bu yöntemler dışında cildimizi içeriden nasıl besleyebiliriz?

Cilt güzelliğinde, gençliğinde ağızdan beslenme çok önemli. Son dönemlerde vejetaryen beslenen, vegan beslenen yeterince hayvansal protein veya mineral almayan kişilerin oranında artış var. Veya sürekli diyet yapıp bazı gıdaları yeterince tüketemeyebilen veya çok zorla diyet yapıp kilosunu düşük tutup ondan sonra ince kalmaya çalışanlar var. Dolayısıyla böyle durumlarda ince dokuların olduğu yerlerde gevşeme olabiliyor. çünkü kişi zayıf kalıyor ama bu sefer yüz gidiyor, boyun gidiyor, karın gidiyor veya kol içi, bacak içi gidiyor. Böyle durumlarda ise biz mutlaka kişiye vücut analizi yapıyoruz. Ne kadar kemik, mineral hücre içi su, hücre dışı su, kas, yağ dağılımı gibi oranlara bakıyorum. Ve orada gerçekten çok yağı düşmüşse veya aşırı kası gitmişse veya mineral gitmişse o zaman kalsiyum, D3 vitamini, multivitaminler ve protein destekleri veriyoruz. Mesela piyasada, deniz proteini, çinko, çam özü ekstresi, likopen yani domates antioksidan, C Vitamini gibi hazır kokteyl haplar var. Bunlar düzenli kullanıldığında birkaç hafta sonra bu kolajen ve elasten ağlarındaki üretimi destekliyor ve ciltte bir sıkılaşma meydana geliyor. Artı olarak hyaluronik asit destekleri de öneriyorum. Hyaluronik asit de aynı şekilde cildin dokusunu, kırışıklığını aynı zamanda gözü, eklemleri ve birçok yeri de kolluyor. Onun dışında beslenmede yağsız kuzu eti, dana eti, hindi, tavuk etinin beyaz kısmı, özellikle bol balık, Klorella veya Spirulina gibi tatlı su yosunu hapları yüksek ölçüde protein içerirler. Yine protein içeren bakliyatlar kinoa, özellikle organik doğal yumurta, yoğurt, peynir, süt ürünleri gibi hayvansal ve bitkisel proteinleri bol miktarda kişiye veriyoruz. Kişinin bol miktarda protein alması lazım. Protein almazsa ne yaptırırsan yaptır çabuk kırışırsın. O yüzden beslenmede proteini arttırıyoruz. Bir de mineral açısından maden suyunu arttırıyoruz. Hem alkali hem de içinde iyon ve mineral içeriyor. Onun dışında kalsiyum ve D3 desteği genelde veriyoruz. Onlar dokularda bir sıkılaşma sağlıyor, doku kalitesini arttırıyor. Yeri geldiğinde ihtiyaca göre kişi de kansızlık varsa demir destekleri, onun dışında bazen anti oksidan destekleri, omega 3 desteği, koenzim q10, üzüm çekirdeği ekstreleri gibi cildi destekleyen birtakım maddeler de veriyoruz. Vücuttaki olası bir eksiklik de cilde yansıyor. Bir de Ayurveda Tıbbı’na göre cilt karaciğerin aynasıdır. Eğer kişinin cildi toksin, lekeli çok sorunlu bir ciltse egzamalı, pütürlü ise o zaman hacamat çok iyi geliyor. Vücudu detokslamak adına etkili bir yöntem. Hacamattan sonra hemen cildin rengi bile değişiyor.  Cilt berraklaşıyor, rengi açılıyor. Onun dışında bir de karaciğer detoksunun çok faydası oluyor. örneğin enginarın şu an tam mevsimi. Taze hindiba, zerdeçal bunlar da karaciğeri detokslamak için fevkalade ve cildi güzelleştiren destekler.

 

Cilt için faydalı sebze ve meyveler nelerdir?

Cilt kuruysa çok kuru bir cilt ise gece çuha çiçeği bitkisi yağı ve omega 3 desteği gibi, çörekotu yağı gibi cildin nemlenmesini arttırıcı destekler verebiliyoruz. Su olmazsa olmaz. Sigara en çok mücadele ettiğimiz konulardan biri. Bir kere bir kişi sigara içiyorsa ve fazla alkol tüketiyorsa ve çok fazla antibiyotik, ağrı kesici, hormon, kortizon gibi şeyler kullanıyorsa bunlar cildi hızlı yaşlandırıyor. Ve cilde çok zarar veriyor. O nedenle gereksiz kimyasal ilaç kullanmayan, iyi beslenen, bol sebze, meyve, tahıl, çeperli tahıl, bakliyat tüketen, bolca maden suyu ve bolca su içen,  bitki çayları en çok da yeşil çay, beyaz çay, kuş burnu çayı, hibiskus çayı, papatya çayı, bunlar özellikle cilt için çok faydalı çaylar ve rezene çayı, anason çayı bunlar alkali özellikteki bitki çayları. Bu arada hanımların çok sevdiği bitter çikolata da cilt için çok faydalıdır. Cildi destekleyen gıdalar da bal kabağı, havuç, mandalina, mango, Trabzon hurması gibi turuncular çok faydalı. Kırmızılar da çok yararlı; domates, karpuz, kırmızı kapra biberi gibi gıdalar da cilt için faydalı. Daha sağlıklı, nemli, daha geç yaşlanacak bir cilt isteyenlerin avokado tüketmesinde fayda var. Bir de içerdiği yağlardan, vitamin ve çinkodan dolayı kavrulmamış olmak şartıyla badem, Hint Fıstığı, Antep Fıstığı, fındık, ceviz, bunlar da cilt için çok destekleyici besinler.

Fotoğraflar: Ahmet çevik