Dizi Oyunculuğu Oyunculuk Alanının En Zoru

Dizi Oyunculuğu Oyunculuk Alanının En Zoru Dizi Oyunculuğu Oyunculuk Alanının En Zoru

Ünlü Sanatçı Murat Aygen çok yönlü kişiliğini ve kariyer hikayesini Klass’a anlattı...

Sanat dolu kariyerine tiyatro oyunculuğu ve yapımcılığı ile adım atan, Türkiye’nin en gözde üniversitelerinde aldığı eğitimler, yer aldığı yerli ve yabancı sayısız projeyle ekranların en sevilen isimlerinden birisi haline gelen Murat Aygen son olarak reyting rekorları kıran “Mucize Doktor” dizisinde canlandırdığı Tanju karakteriyle yeniden gönüllerde taht kurdu. Pozitif enerjisi ve muhteşem gülümsemesi ile yeniden ekranlara dönerek gösterdiği performans ile önemli bir çıkış yakalayan Murat Aygen, müzik tutkusu, eşi Nihan ve kızı Nil ile sürdürdüğü mutlu aile yaşantısıyla da adeta bir rol model. Hayat duruşu ve mesleğindeki başarılarıyla yeni oyunculara ilham kaynağı olan Murat Aygen ile tiyatro geçmişini, tiyatro sahnesiyle dizi setinin farklarını, mutlu aile yaşantısını ve sinema sektörünün günümüzde geldiği noktayı çırağan Palace Kempinski İstanbul’un muhteşem atmosferinde Klass okurları için konuştuk.

 

“Sahneyle setin teknik açıdan farkları var. Duygusal anlamda benim için önemli bir fark olduğunu söyleyemem. Bana göre dizi oyunculuğu oyunculuk çeşidinin en zoru, çünkü 8-10 saat boyunca farklı sahneleri belirli sıralamayla oynamak kolay değil. Bazen senaryoda sonra gelen bir sahneyi önce oynuyorsunuz. Bunu yaparken de duygu geçişlerini belirli bir enerjide tutmanız gerekiyor.”

 

“Eşimi ilk gördüğümde “Bu benim evleneceğim kadın.” dedim. Kızımız olmadan önce de kızımızın olacağını hissettiğimizi ve ona Nil ismini vermek istediğimizi herkese söylemiştik. Bunu söyledikten beş sene sonra da Nil dünyaya geldi. Nil henüz doğmadan önce gittiğimiz yerlerde ve hayatımızdaki önemli insanlarla onun için mesaj videoları çektik. 10. yaş gününde hep birlikte seyredeceğiz.”

 

Murat Bey, tiyatro kültürüyle yetişmiş bir oyuncu olarak hem tiyatroda hem de dizi sektöründe birçok projede yer alıyorsunuz? Sizin için tiyatro sahnesiyle dizi setlerinin farkı nedir?

Sahneyle setin teknik açıdan farkları var. Duygusal anlamda benim için önemli bir fark olduğunu söyleyemem. Bana göre dizi oyunculuğu oyunculuk çeşidinin en zoru, çünkü 8-10 saat boyunca farklı sahneleri belirli sıralamayla oynamak kolay değil. Bazen senaryoda sonra gelen bir sahneyi önce oynuyorsunuz. Bunu yaparken de duygu geçişlerini belirli bir enerjide tutmanız gerekiyor. Bunun yanında birçok kez tekrar yapmak zorunda kaldığınız zaman performansınızı sabit bir noktada tutmak çok zor oluyor. Tiyatroda belirli bir zaman diliminde çalışıyor, sonrasında performans yapıyorsunuz. Kişisel yeteneğinizin yanında ahlakınız ve terbiyenizle doğru orantılı olarak, yaptığınız performans da değişiyor. Tabi ikisi arasında tercih yapmam gerekirse, sanırım kamera önünde olmayı daha çok seviyorum.

 

Tiyatro geçmişinizden de bahsedebilir misiniz?

Tiyatroda oyunculuk, prodüksiyon tasarımcılığı ve yapımcılık yaptım. Prodüksiyonu başarılı bir şekilde tasarlar, iletişim kanallarını da düzgün kurup uygular ve pazarlama stratejisini de eksiksiz yerine getirirseniz, çok iyi para kazanabilirsiniz. 20 yıldır hizmet veren bir yapım şirketim var. Prodüksiyon ve tasarım kökenli bir insanım. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nda onlarca prodüksiyonda çalıştım. Binlerce organizasyon ve mekan işletmecilikleri yaptım. Bu anlamda organizasyon tecrübem çok fazla. Bir şey kurarken çok duygusal bakmıyorum. Olayı tiyatroyla örneklersek; oyunu ezberleyip, çok iyi bir reji ve oyuncularla çalışsanız da ya tekniği ya da iletişim kanalları yarım kalabiliyor. Bu yüzden tamamen profesyonel bir bakış açısıyla hareket ediyorum. Yapımcı gözüyle baktığımızda tiyatro sadece oyunun kalitesiyle değerlenmiyor. Teknik aksamlar ve iletişim kanallarını kullanabiliyor olmanız da çok önemli. Daha önce kendim de bir salon açtım. Açtığımız salonda senelerce kendi prodüksiyonlarımızı yaptık. Maddi imkanı olmayan arkadaşlarımız için workshoplar düzenleyerek ve salon tahsisi yaparak, bu alanda sanatsal gelişime katkı sağlamaya çalıştık. Bir işi yapıyorsak her şeyi kusursuz düşünmek ve uygulamak temel prensibim.

 

“OYUNCULUĞA PROFESYONEL YAKLAŞMAYA çALIŞIYORUM”

Bugüne kadar hem yapım aşamasında hem oyuncu olarak birçok projede yer aldınız. Duygusal anlamda sizi etkileyen projeler oldu mu?

Oyunculuğa çok duygusal bakmamaya, daha çok profesyonel yaklaşmaya çalışıyorum. Hayatta yalnızca aileme karşı duygusallığım vardır. Mesleğimi iş olarak da yaptığım için şanslı bir insanım. çoğu insan mesleğini iş haline getiremez ya da bundan para kazanamaz. Doğru zamanda doğru yerde olmak önemli. Oyunculuk yapmayı çok seviyorum. 2000 yılında sahneden ve ekrandan kendimi çektim. 2013 yılında yani 13 yıl gibi uzun bir aradan sonra mesleğime dönmeye karar verdim. 40 yaşından sonra ekrana dönüş yapmaya karar verip bir başarı yakalayabilen çok fazla kimse yoktur sanırım. Bu biraz şans ve en önemlisi iyi planlama yapabilmeyle mümkün oluyor.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Temmuz sayısında...