Conax Olarak Yüzde Yüz Yerli Üretim Kapasitesine Ulaşabilmeyi Hedefliyoruz

Conax Olarak Yüzde Yüz Yerli Üretim Kapasitesine Ulaşabilmeyi Hedefliyoruz Conax Olarak Yüzde Yüz Yerli Üretim Kapasitesine Ulaşabilmeyi Hedefliyoruz

Conax Su Arıtma Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Fırat Karabalık, su arıtma sistemlerinin avantajlarını ve hedeflerini Klass’a anlattı...

Kaliteli ve son teknoloji ürünler kullanarak sektöründe güvenilir ve tercih edilen firma olan Conax Su Arıtma Sistemleri, insan vücudunun ihtiyacı olan en iyi değerlere sahip suyu müşterilerine sunuyor. Yaptıkları Ar-Ge çalışmalarıyla teknolojilerini sürekli yenilediklerinin altını çizen Conax Su Arıtma Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Fırat Karabalık, su ihtiyacı olan her alana uygun cihazlar üretebildiklerini belirtiyor. Gelecek yıllarda yüzde yüz yerli üretim kapasitesine ulaşabilmeyi hedeflediklerini söyleyen Conax Su Arıtma Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Fırat Karabalık, su arıtma sistemlerinin avantajlarını ve hedeflerini Klass’a anlattı.

“Biz bu sektöre ilk adım attığımızda sektörün yüzde yüzü ithaldi. Ama Conax bunun Ar-Ge çalışmasını yaptı. Şu anda Conax’ın mevcut sattığı ürünlerin yüzde 60’ı yerli üretim. Bunları Manisa’daki 10 bin metrekare alana sahip fabrikamızda üretiyoruz. İstanbul’da da 4 bin metrekare olan fabrikamızda montajını gerçekleştiriyoruz. 2023 yılına kadar Conax olarak yüzde yüz yerli üretim kapasitesine ulaşabilmeyi hedefliyoruz.”

Fırat Bey, su arıtma sistemleri son zamanlarda insanlar tarafından çok fazla tercih edilmeye başladı. İnsanlar neden su artıma sistemleri kullanmalı, avantajları nelerdir?

öncelikle su arıtma sisteminde taze ve anlık su üretiyorsun. Suyun kontrolü sizde oluyor ve suyun kirliliğini ve pH seviyesini kendin kontrol edebiliyorsun. Kapalı sularda ise ne kadar süredir taşınıyor veya dolum yerini de bilemiyoruz. Sular genelde plastik ile taşınıyor. Bilindiği üzere DPI çok zararlı kanserojen bir madde. Plastik sularda dolum ve tüketim süresi 36 saat olmalı. Ama arıtma sistemlerinde öyle değil. Arıtmayı tezgaha kurduğunuzda anlık su üretiyorsunuz. Biz şu anda yeni “Class” serimizde Türkiye’de ilk ve tek Dünya Sağlık örgütü ve Dünya Su örgütü’nün standart olarak saydığı 7,5-9,5 arası pH’ı kilitleyen bir fitre sistemi kullanıyoruz. Ve bu ürünlerimizden üretildikten sonra ayda bir kere ürünümüzü alıyoruz büyükşehir belediyesinin resmi kuruluşu olan hıfzıssıhhaya götürüp test yapıyoruz. Bu testlerde sistemden çıkan suyun kalitesini ve değerlerini ölçüyoruz. Bizim ISO9001, 14001, 18001, CE Belgelerimiz var. Böyle bir arıtma alındığında vücudun ihtiyacı olan en iyi suyu su arıtma sistemlerinden alabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra su arıtma sistemleri kendini 9 ayda amorti ediyor. Su arıtmaya karşı insanlarda bir mesafe var. Kafalarda suyun minerali gidiyor düşüncesi var. Ama incelendiği zaman tam tersi; iyi bir su arıtma, ISO Belgeleri olan, CE Belgesi olan, Ar-Ge’si güçlü olan su arıtma şu anda içilebilir kalitesi en yüksek üründür.

 

“YILLIK GELİRİMİZİN çOK BüYüK BİR BöLüMüNü AR-GE’YE AYIRIYORUZ”

Peki, Conax’ın diğer su arıtma markalarından farkları nelerdir?

Conax gelirinin büyük bir bölümünü Ar-Ge’ye ayırıyor. Biz buna çok önem veriyoruz. çünkü insan vücudunun yüzde 80’i su ve vücut için en önemli unsur su. Suyun pH seviyesini yüksek tutmaya çalışıyoruz. Yenilenen yeni yeraltı su kaynaklarından dolayı suyun kirlilik şekilleri sürekli değişiyor. Bugün bir mikroorganizmayı yakalarken yarın başka bir mikrop üreyebiliyor. Biz de Ar-Ge çalışmalarımızda sürekli bunların önüne geçecek yeni teknolojik çalışmalar yapıyoruz. Yıllık gelirimizin çok büyük bir bölümünü Ar-Ge’ye ayırıyoruz.

 

“SU İHTİYACI OLAN HER ALANA UYGUN CİHAZLAR üRETİYORUZ”

Cihazlarınız hakkında biraz bilgi alalım… Ne tür cihazlarınız var?

Biz sadece evsel içme suyu cihazları üretmiyoruz. Endüstriyel ürünler de üretiyoruz. Yani kafelerde, restoranlarda, cateringlerde, bir pastanede, fabrikada su ihtiyacı olan her alana uygun cihazlar üretiyoruz. Bizim evseldeki avantajımız; arıtma cihazlarımızı sadece içme suyu olarak kullanılsın diye üretmiyoruz. Meyve ve sebzelerin özellikle yeşilliklerin mutlaka bir arıtmayla yıkanması lazım. Şebeke suyu ile yıkıyorsunuz ama klor ve şehir şebekesinin içinden gelen mikroplar yine sizin o yeşilliklerinizin üzerinde kalıyor ve onu yiyorsunuz. Böyle bakınca bir şey değişmemiş oluyor. Pazarda, serada değen elleri yıkıyorsunuz ama yine o mikroplu suyla yiyecekleri yıkayıp yemiş oluyorsunuz. Ama yeşilliğinizi arıtma cihazıyla yıkadığınızda temiz hatta pH’ı yüksek bir suyla sebzenizi yıkıyorsunuz. çay da bu şekilde. Arıtma su ile yapılan bir çayla ambalajdaki su veya çeşme suyuyla yapılan çay arasında çok bariz bir fark ortaya çıkıyor.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Ağustos sayısında...

Röportaj: Erdi Kartal

Fotoğraflar: Ahmet çevik