Çırağan Palace Kempinski Yönetimi Bizim İçin Büyük Bir Onur ve Sorumluluk

Çırağan Palace Kempinski Yönetimi Bizim İçin Büyük Bir Onur ve Sorumluluk Çırağan Palace Kempinski Yönetimi Bizim İçin Büyük Bir Onur ve Sorumluluk

Çırağan Palace Kempinski İstanbul’un Genel Müdürü ve Kempinski Residences Türkiye Bölge Direktörü Ralph Radtke, yöneticilik anlayışını, hayata bakış açısını ve başarı sırlarını Klass’a anlattı..

İstanbul’un en güzel noktasında konumlanan büyüleyici atmosferi ve manzarasıyla tüm dünyanın hayran olduğu çırağan Palace Kempinski İstanbul, 8 yıldır turizm dünyasının dünyadaki duayen isimlerinden Ralph Radtke’nin yönetimine emanet. 45 yıllık tecrübesinin dışında kalpten gelen yönetim anlayışıyla tüm ekibiyle birlikte tek yürek olarak hizmet veren Ralph Radtke, başarılarıyla sık sık uluslararası arenada ödüllendirilen bir profesyonel. Misafirlerinin çırağan Palace Kempinski’de kusursuz bir şekilde ağırlanması ve onlara “Ben çırağan Sarayı’nda bulundum” dedirtebilmek için yüksek kalitede hizmet anlayışı ile çalışmalarını sürdüren Ralph Radtke, çırağan Sarayı’nın kendisi için önemini, Türk turizmindeki yerini, başarı sırlarını ve yaşam felsefesini Klass okurları için anlattı.

“Burada hizmet verirken en çok önemsediğim konulardan birisi misafirlerimizin çırağan Sarayı’ndan ayrılırken buranın tarihi konusunda da bilgi sahibi olmalarıdır. Sadece burada 5 yıldızlı otelde konaklamıyorlar, ayrıca çırağan Sarayı tarihini, Osmanlı tarihini ve Türk tarihini öğreniyor misafirlerimiz. Bu da beni çok mutlu ediyor.”

 

“Bu sektörle alakalı ne kadar iyi eğitim alırsanız alın yüksek enerjinizle kalpten gelen o sıcaklığı misafirinize veremiyorsanız hiçbir şekilde başarılı olamazsınız.”

 

“Farklılaşma başlığı altında önemsediğim tek şey misafirime günümüz teknolojisinde, günümüz dünyasında ihtiyacı olan hizmetler sunabilmektir.”

 

“çırağan Sarayı, benim genel müdür olarak yönettiğim son otel. Benim için bundan sonraki süreç 45 yılı aşkın deneyimimi başka bir şekilde aktarmak yönünde olur. çırağan Sarayı dışında herhangi bir yerde başka bir yerde yönetmek istemem. Burası benim için o kadar özel. Ve burayla böyle bir aşk yaşıyorum.”

 

Ralph Bey, uzun yıllardır Türkiye’desiniz ve Türkiye’nin en güzel noktalarından biri olan çırağan Palace Kempinski’yi yönetiyorsunuz. Dünyanın pek çok ülkesinde otel yöneten bir profesyonel olarak buradaki deneyiminizin sizin için önemi nedir?

Yaklaşık 8 yıldır buradayım ve çok güzel deneyimler yaşadım. Hikayem bir tesadüfle başladı. Biliyorsunuz benim eşim de Türk. Aslında ben otelciliği bırakmıştım. Fakat o dönemde çırağan Sarayı’nın yönetimini devralmak ister miyim diye, o dönemdeki CEO tarafından bir teklif geldi. Ben de bunu düşünürken eşim de Türk olduğu için ve çırağan Sarayı’nı çok iyi bildiği için “Bunu yapmalısın” dedi. Biz burada sadece bir otel yönetmiyoruz aslında bir tarihi yönetiyoruz. Herhangi bir lüks otelden ziyade, aslında tarihi olan çok özel bir bina burası. Burada ben geçici biriyim. Evet bir profesyonelim, evet belki çok iyi bir profesyonel olabilirim ama ne de olsa burada bir ziyaretçiyim. Benim Türk insanlarına karşı büyük sorumluluğum var. Türk misafirperverliğini dünya çapında başarıyla yönetmem gerekiyor. çünkü bu saray onların ama ben de onu en iyi şekilde yönetmek ve dünyada Türk misafirperverliğinin en iyi şekilde elçisi olabilmek için bunu elimden geldiğince çok iyi bir şekilde yapmaya çalışıyorum.

 

“BİZİ BİR HİKAYE ANLATICISI OLARAK YORUMLAYABİLİRSİNİZ. BURADAKİ SORUMLULUĞUMUZ çOK ANLAMLI VE çOK BüYüK”

Bu konuda oldukça başarılı olduğunuzu uluslararası arenada aldığınız ödüllerle de anlayabiliyoruz…

Tabii ki ödül almak çok önemli bir başarı göstergesi fakat bu tamamen bir ekip işi. Ekibim olmadan ben bu ödülleri çırağan Sarayı’na kazandıramazdım. çünkü burada verdiğimiz hizmet öncelikle onları en iyi şekilde karşılamak ve onları en iyi şekilde en profesyonel haliyle rahat ettirmek. Evet belki hiç kimsenin evinin sıcaklığını hiçbir yer sağlayamaz ve evinizde hissettiriyoruz lafı belki birazcık yanlış ama biz onları bu hissiyata en yakın şekilde ağırlamak adına hizmet sunuyoruz. öncelikle sektör tarafından bana verilen ödüllerden çok mutlu oluyorum. Ne olursa olsun bu sektörün Oscarları yerine geçiyor. Dünyada herkes seni daha da iyi tanıyor. Elbette kaç yaşında olursam olayım kişisel kariyer için bunlar çok güzel. Ama artık benim için en önemli şey, kariyerimde ve sahip olduğum bu konumda misafirlerimin beni takdir etmesidir. Misafirlerimin benim için ne düşündüğünü bilmek beni çok motive eden bir şeydir. Elbette bu kişisel ödüllerin arkasında da çok büyük emekler var. Ben kendimi her yeni gün, tiyatroda oynayan bir aktör olarak hissediyorum. Her yeni gün yeni bir oyun benim için. Sabah kalkıyorum perde açılıyor ve oyun başlıyor. Günün sonunda da o perde kapanıyor. Burada hizmet verirken en çok önemsediğim konulardan birisi misafirlerimizin çırağan Sarayı’ndan ayrılırken buranın tarihi konusunda da bilgi sahibi olmalarıdır. Sadece burada 5 yıldızlı otelde konaklamıyorlar, ayrıca çırağan Sarayı tarihini, Osmanlı tarihini, Türk tarihini öğreniyor misafirlerimiz. Bu da beni çok mutlu ediyor. Burada eklemek istediğim bir şey var; Kempinski 120 yılı aşkın deneyimi ile lüks bir otelcilik markası ancak çırağan Sarayı tarihi 17. yüzyıla dayanan başlı başına bir ikon olarak Türkiye’nin benzersiz değerleri arasındadır. Dünyada bazı ikonik oteller vardır, Raffles Singapore, Ritz Paris gibi… Bu tarz otelleri yönetmenin omuzlara yüklediği farklı sorumlulukları vardır. çünkü çok derin bir tarihler ve özel kimlikleri vardır. Buraya giden insanlar sadece bu otellerde belirli bir ücret karşılığında konaklamak için değil farklı bir deneyim yaşayabilmek adına bu tarz otelleri tercih ediyorlar. çırağan Sarayı tarihinde birbirinden önemli padişahlara ev sahipliği yaptı. 1910’da çıkan yangından sonra adeta bir müddet yalnız kaldıktan sonra adeta yeniden bir doğdu. Biz de bu yeniden doğuşa aslında bu yönetimle beraber ortak olduk. Burada en büyük sorumluluklarımızdan biri biz misafirlerimize gerçek bir Saray’da gerçek hikayeler anlatıyoruz. Bizi bir hikaye anlatıcısı olarak yorumlayabilirsiniz. çünkü birçok zincir otelde ya da birçok lüks otelde olmayan bir şey var. Ne İstanbul’da ne de Türkiye’de çırağan Sarayı gibi tarihe sahip olan bir otel var. Arjantin’den Şanghay’a yaptığım seyahatlerde dünyanın çırağan Sarayı’nın adını bildiğini kulaklarıma defalarca şahit oldum. Yani buradaki sorumluluğumuz çok ama çok büyük. Dolayısıyla da bu sorumluluğun gerektirdiği gibi özen ve özveri ile çalışıyoruz.

 

Fotoğraflar: Yavuz Kaynar

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Nisan sayısında..