Brand Week 2016

Brand Week 2016 Brand Week 2016

Sabah erkenden yola düştüm. Rotam, Beylikdüzü’nden Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Salonu’ydu. Brand Week’e katılacak ve pazarlama, dijital dünya, sektörde yaratıcılıkla ilgili gelişmeleri takip edecektim. Programa dünyanın dört bir yanından değerli konuşmacılar katılıyordu.

Hepsine bu yazımda yer veremem ama en etkilendiğim bölümleri paylaşacağım. Pazarlama ve Marka Stratejisi Otoritesi Dr. Erich Joachimsthaler’in “UBER Etkisi: Yeni Düzende Güçlü Marka Yaratmak” adlı sunumu aklımda oldukça yer edip, olaylara farklı bir bakış açısıyla bakmamı sağladı.

Olaylardan yola çıkan sunumda GoPro Aksiyon kameralarının nasıl ortaya çıktığından bahsetti. Nick Woodman, başarısız bir iş girişiminden sonra kafasını dinlemek için Avusturalya’ya gider. Burada sörf yaparken koluna bantlarla sabitlediği bir fotoğraf makinesiyle kendisini dalgaların içinde çeker. Bu fotoğrafı gördükten sonra sabitlenebilir, su almaz, sağlam bir makine yapmak için kolları sıvar.

Diğer fotoğraf makineleri megapiksel ve fiyat konusunda kendi içlerinde rekabet ederken, olan pazarı düşünerek hareket ederler. Woodman ise GoPro ile kendi pazarını yeniden yaratır ve diğer markaların sormadığı soruyu sorar: “Müşterilerin günlük kullanımlarını nasıl kolaylaştırırım?”. Böylece hareketli anlarda sabitlenen makinelerle anları ölümsüzleştirir. Piyasayı farklı bir bakış açısı ile yeniden yaratmak demek, kalıpların dışına çıkıp başarı elde etmek demekti!

Yeni Nesil Uzmanı Joeri Van den Bergh, “Markalar Nasıl Genç Kalır?” adlı sunumunda yeni nesli mükemmeliyetçilikten uzak olarak gördüğünü belirtti. Bunu fotoğraflarla da kanıtladı. Kadınlar artık doğalarından gelen özelliklerini kusur olarak saklamıyorlardı. Regli oluyorlarsa bunu saklamaya gerek görmüyorlardı. Koltuk altı kılı da bir sorun değildi ki, bunu protesto etmek istercesine reklam kampanyalarında kullanıyorlardı.

Eskiden ünlü simalar markaları tanıtmak amaçlı kullanılıyorken, artık tüketiciler kendilerini ya da kendileri gibi kişileri marka tanıtımlarında görmeyi tercih ediyordu. Dünyaca ünlü markalar da artık kendi tüketicilerini tanıtımlarında kullanmaya başlamıştı.

SapientNitro Marka&Pazarlama Stratejisi Global Başkanı Darren McColl da “Hikaye Deneyimi” adlı sunumunda bu düşünceyi desteklercesine artık yeni dünya düzeninde tüketicinin kendisine masal anlatılması değil, masalın bir parçası olması istediğini vurguluyordu.

Buna güzel de bir formül bulmuştu:

Hikaye+Deneyim=Müşteri Değeri

çok ama çok etkilendiğim ve bir markaya beni aşık eden konuşmayı ise OPET Yönetim Kurulu Kurucu üyesi Nurten öztürk yaptı.

Nurten öztürk, Köy Enstitüsü mezunu aydın bir babanın yetiştirdiği Cumhuriyet kızı. Annesinin okuma-yazması yokmuş, kocasından öğrenmiş. Annesi, eğitimin önemini bilen bir köy kadınıymış. Kızına "sofrada izin olsun, yemeye yüzün olsun" diyerek kadının iş hayatına atılmasının önemini öğretmiş. Kızı biyoloji öğretmeni olmuş. Okulda tanıştığı kocasıyla evlenmiş. İki öğretmen "oda kadar bilip kapı k konuşmuş", bilmedikleri yerde susmuşlar. Darbeleri, sıkıyönetimleri görmüşler. öğretmenlikten ayrılıp küçük bir akaryakıt istasyonu kurmuşlar. İşleri büyümüş. Opet olmuşlar. Sosyal sorumluluk işlerine soyunmuşlar. Memleket sevdalısı, cumhuriyet kızı iş başında olursa bilinçli işler yapar elbet. Akaryakıt istasyonlarında çalışan erkeklerin eşleriyle yan yana fidan dikmelerine öncülük etmiş. çanakkale'de şehitliklerin bakımını yaptırmış. Yurtdışı gezisinde "Türklerin tuvaletleri pis" dediklerinde içi cız etmiş. İl il Opet'in olduğu yerleri gezip kendi akaryakıt istasyonlarında temiz tuvalet kampanyası başlatmış. Bugün uzak yola gidince kim "yolda tuvalet görürsen dur" diyor ki? Herkes Opet'in temizlik standartlarını biliyor "Opet varsa dur" diyor. Bu kadın hayatta iziniz olsun derken, Atatürk'e de kadınlara verdiği özgürlükler için duyduğu minnettarlığı tekrar edip duruyor. İşte bu kadın Opet Kurucu Yönetim Kurulu üyesi Nurten öztürk! adar konuşmuş", bilmedikleri yerde susmuşlar. Darbeleri, sıkıyönetimleri görmüşler. öğretmenlikten ayrılıp küçük bir akaryakıt istasyonu kurmuşlar. İşleri büyümüş. Opet olmuşlar. Sosyal sorumluluk işlerine soyunmuşlar. Memleket sevdalısı, cumhuriyet kızı iş başında olursa bilinçli işler yapar elbet. Akaryakıt istasyonlarında çalışan erkeklerin eşleriyle yan yana fidan dikmelerine öncülük etmiş. çanakkale'de şehitliklerin bakımını yaptırmış. Yurtdışı gezisinde "Türklerin tuvaletleri pis" dediklerinde içi cız etmiş. İl il Opet'in olduğu yerleri gezip kendi akaryakıt istasyonlarında temiz tuvalet kampanyası başlatmış. Bugün uzak yola gidince kim "yolda tuvalet görürsen dur" diyor ki? Herkes Opet'in temizlik standartlarını biliyor "Opet varsa dur" diyor. Bu kadın hayatta iziniz olsun derken, Atatürk'e de kadınlara verdiği özgürlükler için duyduğu minnettarlığı tekrar edip duruyor. İşte bu kadın Opet Kurucu Yönetim Kurulu üyesi Nurten öztürk!adar konuşmuş", bilmedikleri yerde susmuşlar. Darbeleri, sıkıyönetimleri görmüşler. öğretmenlikten ayrılıp küçük bir akaryakıt istasyonu kurmuşlar. İşleri büyümüş. OPET olmuşlar. Sosyal sorumluluk işlerine soyunmuşlar. Memleket sevdalısı, cumhuriyet kızı iş başında olursa bilinçli işler yapar elbet.

Akaryakıt istasyonlarında çalışan erkeklerin eşleriyle yan yana fidan dikmelerine öncülük etmiş. çanakkale'de şehitliklerin bakımını yaptırmış. Yurtdışı gezisinde "Türklerin tuvaletleri pis" dediklerinde içi cız etmiş. İl il Opet'in olduğu yerleri gezip kendi akaryakıt istasyonlarında temiz tuvalet kampanyası başlatmış. Bugün uzak yola gidince kim "yolda tuvalet görürsen dur" diyor ki? Herkes Opet'in temizlik standartlarını biliyor "Opet varsa dur" diyor. öztürk, hayatta iziniz olsun derken, Atatürk'e de kadınlara verdiği özgürlükler için duyduğu minnettarlığı tekrar edip duruyordu.

Nurten öztürk’ün anlattıklarının etkisiyle eve gittiğimde bir sonraki günü iple çektim.

Ertesi gün, J. Walter Thompson Worldwide’ın Trend Tahminleri Direktörü Shepherd Laughlin’in “önizleme: 2017 Trendleri” sunumunu izledim. O da daha önceki konuşmacıların bazılarının değindiği gibi kadınların tabularını yıktıklarından ve kadınlıkları ile ilgili konuları “ayıp” diyerek saklamamaya başladıklarından bahsetti.

Tatil anlayışının değiştiğini, eskiden insanların her şey dahil gemi turlarını tercih ederken, artık yeni neslin her şeyi kişiselleştirmek isteyip, önlerine sunulan “şunu yiyeceksin, burada gezeceksin” programlarından uzak durduklarına değindi. Yeni neslin ilgi gösterdiği tatiller arasında gönüllü olarak çalışma olanakları olanların büyük yer tuttuğunu belirtti.

Bloomberg HT ekonomi kadrosu da “Markaları 2017’de Nasıl Bir Finans Ortamı Bekliyor?” sunumu ile Brand Week’deki programdaydı. Doların ne kadar yükseleceği ile ilgili herkes topu birbirine atıp, kimse sorumluluk almak istemiyor ve net bir cevap vermiyordu. özetle 2017 yılında 2016 yılını arayacağımızı anlıyordum.

Bloomberg HT Radyo Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen, 3,5 milyon Suriyeli’nin Türkiye’ye geldiğini ve bunların para harcayarak ekonomiye katkılarının yadsınamaz olduğunu söyledi. İçimden “Açıl Sezen herhalde hiç sokağa çıkıp Suriyelileri gözlemlemiyor” diye düşünürken, Bloomberg HT Program Sunucusu Aslı Şafak, benim yerime harika bir cevap verdi:

“Gayri safi milli hasıladan 3,5 milyon daha pay alınca bizim payımızın küçüldüğü de bir gerçek”

Açıl Sezen’in artık buna bir cevabı olmadı. Neticede görünen köy kılavuz istemezdi!

Sektörle ilgili birçok yeni şey öğrendim ve ufkum açıldı diyebilirim ama onlarca konuşmacının hepsine burada yer vermem imkansız. Siz şimdilik bunlarla yetinin ve seneye yine Brand Week’de buluşmayı dileyelim.