Benim Sanatım İnsanların Ruhunu ve Karakterini Tablolara Yansıtmak

Benim Sanatım İnsanların Ruhunu ve Karakterini Tablolara Yansıtmak Benim Sanatım İnsanların Ruhunu ve Karakterini Tablolara Yansıtmak

İranlı Ressam Nina Hakimi, eserlerini farklı kılan detayları Klass’a anlattı...

İnsanların kişisel özelliklerini spiritüel anlamda değerlendirip onlara uygun tablo çizimleri yapan İranlı Ressam Nina Hakimi resim sanatına yeni bir anlayış getiriyor. Sanat eserlerinin dekoratif bir parça olarak değil kişinin karakterini ve zevklerini yansıtan farklı bir değer olarak görülmesi gerektiğini düşünen Nina Hakimi, ünlü ressam Salvador Dali’yi örnek alarak sürrealist tarzda kişiyi yansıtan tablolar çiziyor. Tıp fakültesinde başlayan Türkiye serüveninde moda tasarımcılığı ve iç mimarlık deneyimlerinin ardından sanatı ile ün kazanan Nina Hakimi ile Türkiye’ye geliş hikayesini, resme olan tutkusunu, kişiye özgü çalışmalarını ve sanat anlayışını Klass okurları için konuştuk.

Nina Hanım, yaptığınız kişiye özgü çizimlerle sosyal yaşam ve sanat dünyasında oldukça dikkat çeken bir ressamsınız. İranlısınız ve Türkiye’ye 10 yıl önce geldiniz. Türkiye serüveniniz nasıl başladı?

Türkiye’ye 2010 yılında geldim. Ailem doktorluk mesleğinden geldiği için benim de doktor olmamı istedi. İlk olarak Ankara’ya geldim ve Başkent Üniversitesi’nde tıp eğitimi almaya başladım. Ailemden gizli olarak Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Fakültesi’ne geçiş yaptım. Ben aslında doktorluk mesleğini yapmak istemiyordum. Küçüklüğümden itibaren el zanaatları ve resim gibi alanlara ilgi duyuyordum. Bir şeye yeni bir şekil vermek her zaman hoşuma gidiyordu. Tıp fakültesini bırakmam ailem için kabullenmesi zor bir durumdu ama zamanla beni anlamaya başladılar. 2015’te üniversiteden mezun olup İstanbul’a geldim. İstanbul’da mimarlık anlamında beklediğimi bulamadım. İnsanların mimarlığa bakış açısı ile benim bakış açım arasında büyük farklar vardı.

“LAKABIM “SİYAH BEYAZ SALVADOR DALİ” OLDU”

İç mimarlıktan ressamlığa geçişiniz nasıl oldu?

Mimarlıkta kendimi bulamayınca Vakko Esmod’a kaydolarak moda tasarımı eğitimi almaya başladım. Öğretmenlerimin hepsi Fransız’dı, çizdiğim elbiseleri gördüklerinde bana “Senin çizdiğin elbiseleri ancak Madonna veya Lady Gaga giyebilir, senin yurt dışına çıkman lazım.” dediler. Tasarımlarımı çok uçuk buldular. Normal tasarımlar yapmak da beni tatmin etmiyordu. Bunun üzerine hocalarım bana hayal gücümden dolayı tablolara yönelmeyi tavsiye ettiler. Lakabım “Siyah beyaz Salvador Dali” oldu. Zamanla çizimlerime renk katmayı, kendi bakış açımla insanların beklentilerini bir araya getirmeyi öğrendim. İnsanlar benim çizdiğim tabloyu ellerine aldıklarında “Bunu Nina çizmiş.” demelerini istiyorum. Daha çok sürrealist tablolar çiziyorum. Aynı zamanda astroloji ve spiritüel yaşamla da ilgili bir insanım. Tam bir kova kadınıyım. Bir arkadaşım bana burçlara olan bu merakımı sanatıma taşımamı ve bununla ilgili bir seri hazırlamamı önerdi. Bu tarz oldukça ilgi gördü. Burç temalı, kişiye özel tablolar konusunda yoğun bir talep oluştu. 

 

“SANAT ESERİ İLE SÜS EŞYASI BİRBİRİNDEN AYRILMALI”

Kişiye özel tabloları hazırlamadan önce ön hazırlık süreci nasıl ilerliyor?

Bugüne kadar tanıdığım, dost olduğum insanlarla bir ön görüşme yapmam gerekmiyor. Tanımadığım kişilerle bir ön görüşme yapıp kişilik özelliklerini ve sevdikleri renkleri öğreniyorum. Daha sonraki aşamada bu kişinin burcu hakkında bir araştırma yapıyorum. Bir tablonun asılacağı yer ve çerçevesi de çok önemli. Evinin ve eşyalarının tarzını da öğreniyorum. Uzun ve titiz bir çalışmanın sonucunda kişinin karakterine ve özelliklerine hâkim olduktan sonra bilgilerimi resme yansıtıyorum. Katıldığım sergilerde insanlar eserlerimi gördüğünde bilgisayar çizimi olduğunu düşünüyor. Tablolarımdaki renkler ve detaylar ancak bir sanatçıların fark edebileceği bir inceliğe ve sıra dışılığa sahip. Ortaya çıkardığım eserlerle insanlardaki eşyaları birbirine uydurma mantığını değiştirmek istiyorum. Koltuğunuzun rengi kahverengi olduğu için evinize alacağınız bir sanat eserinin rengi de kahverengi olmamalı. Sanat eseri ile süs eşyası birbirinden ayrılmalı.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Şubat sayısında...