Aşk Taklit Sevmez

Aşk Taklit Sevmez  Aşk Taklit Sevmez

Köşemizi takip eden okurlarımızla kurduğumuz gönül bağı öyle hoş ki… Sosyal medyada da tanıştığımız, her yaş grubundan kıymetli insanlar var.. Güvenle, temiz yüreklerinizi açtığınız paylaşımlarınız bana da iyi geliyor.. Adı bende saklı bir takipçimizin mektubundan çok etkilendim.

Tüm ayrıntılarıyla aşkını ve sonunda uğradığı hayal kırıklığını anlatıyordu...

Aşk kelimesinin artık anlamını yitirdiğini, taklit aşklardan nefret ettiğini yazıyordu.

Bana göre de; aşkın kendisi taklit sevmez! Adı da aşk olmaz zaten…

Düşünüyorum da; gerçekten aşık olup, acısını çekmeyen insan biraz eksiktir..!!..

 

Aşık olduğumuzda; sabahları Güneş'in bizim için özel doğduğunu düşünürüz.

Güne başlarken çok daha canlı, enerji dolu hissederiz...

Aynaya baktığımız da, gözlerimizin başka türlü parladığını fark ederiz.

Daha sevecen, daha anlayışlı, çok daha hoş görülü oluruz...

Aşkta halden hale dans ederiz.!. Yüreğimizin içinde kayboluruz..!!..

Hiç olmadığımız kadar bir güzellik gelir üzerimize..!!..

Kimyamız tamamen değişir, içimizden tanımadığımız şahane bir kadın çıkar…

Bastırdığımız duygularla, hatta yok zannettiğimiz duygularla sevişmek isteriz.

Belki yanlış zamanda ,yanlış insana aşık olmuşuzdur..!!..

Fark ettiğimizde kendimizle girdiğimiz savaş hali de aşkın başka bir halidir…

Aşkı doyasıya yaşayamadıysanız veya sonu hüsranla bittiyse eğer,

Gözlerinizin ışığı kaybolur, yüzünüz gülmez, tek başınıza kalmak istersiniz...

Mektubu yazan güzel kadının da aynı durumda olduğunu görüyorum...!..

 

AŞK PİŞMANLIK DUYMAMAKTIR!

Okurumuz şimdilerde yaşadığı büyük pişmanlığı anlatıyor...

Tamda burada itirazım var! Katılmıyorum..!!.. Katılamıyorum...!!...

Ne mutlu ona ki, her kadına nasip olmayacak derinlikte yaşamış aşkı..!..

Heyecanıyla, çoşkusuyla, gözyaşıyla, uykuya hasretle, dolu dolu yaşamış...

Belki daha çok sevmiş... Belki daha çok vermiş kendinden…

Ne güzel yapmış. Bence sevinmeli. Gönülden verilenlere paha biçilir mi?

 

Fransız yazar Victoria Hugo'nun "aşk" için şöyle bir tanımı var;

“Aşk bir Deniz, kadın ise onun kıyısıdır” diyor…

Bu sözü hatırladığım da hep aynı soruyu sorarım kendime...

Aşkı yaşarken; doyasıya yüzerek, denizin tadını mı çıkarıyoruz?

Yoksa dev dalgaların arasında boğuşuyor muyuz?

Ben, dev dalgalar arasında batıp-çıktığımı itiraf etmeliyim..!!..

Hem de nasıl ama..!!.. Evlerden ırak.!. O derece:)) Yine de iyi  ki yaşamışım.!.

Bu sayede çok farklı bir kadınla tanıştım…

Gün gelecek mektubu yazan güzel kadın da pişmanlık duymayacak.

Aynaya baktığında farklı bir kadınla tanışacak ve çok sevecek..!!..

Yaşadıklarının onu daha da güzelleştirdiğini görecek, Şükredecek!

 

İŞİNE AŞIK GENç BİR ADAM...

 

Aşkın hayatın özü olduğuna inananlardanım...

Aşkla bağlı olduğunuz her şeyde enerjiniz, yaratıcılığınız artıyor..!!..

İşine aşkla sarılan insan yorgunluk nedir bilmeden, başarıdan başarıya koşuyor.

Dergimizin sahibi Muammer Kapucuoğlu bunun en güzel örneklerinden....

Onu dokuz yıl evvel bir lansman da tanıdım.. Davetler de, yemekler de karşılaştık..

Her zaman gülen yüzü, saygıyla-sevgiyle yaklaşımı içimi ısıtmıştı...

Onu tanıyan herkes ondan övgüyle bahsediyordu..!..

Ve en önemlisi çevresinde müthiş bir güven halkası oluşturmuştu.

Bir gün dergisinin yazar kadrosuna girmemi teklif etti.

Memnuniyetle kabul ettim... İyi ki de etmişim..!!..

Genel Yayın Yönetmenimiz Sevgili Muammer Kapucuoğlu;

çalışkanlığı, zekası, samimi ve dostça kurduğu ilişkilerle,

ekibini sıcak bir aile ortamında bir arada tutmayı başararak dergimizi zirveye taşıdı.

En çok aranan, okunan ve en çok ödül alan dergi oldu Klass Magazin...

Ne mutlu ona, ne mutlu bize, Klass Magazin ailemize...!!..

 

12. Yılımız Kutlu ve Mutlu Olsun!